Bölüm 2

274 37 5
                                    

-Hoş bulduk Hazan Hanım.

O teker teker bizim elimizi sıkarken yanındaki hatun bizi görmezden geliyordu. Zaten tavırlarından bizi özel hizmetçisi sandığı da belliydi.

Sedat Bey ve yanındaki hatundan sonra diğer yolcuları da karşılaştık. Önden giden manken bozuntusu Bahar'ın aksine arkadaşı olduğu belli olan Miray biraz daha insandı. İnsandı dediysem biraz. Ben içimden onlara yakıştırdığım sıfatları sayarken Sedat Bey'in ortağı ve arkadaşı Gökhan'a en saygılı gülümsememi takınmıştım.

Uçağa son gelenler belki de bu grupta kendimi en yakın hissettiğin İnci Hanım ve Engin Bey'di. Ne iş yaptıklarını bilmiyordum fakat orta yaşın üzerindeki bu insanların gözlerinde yılların tecrübesini, tavırlarında görmüş geçirmiş insanların nezaketini hissedebiliyordunuz.

Kapıların kapatılmasından sonra uçağın oturma alanına geçiş yaptım. Yolcuların çıkardıkları paltoları toplarken Feyza çoktan içecek siparişi almaya başlamıştı. Ben içecekleri hazırlamak için bize ayrılmış özel bölüme geçerken Sedat Bey'i profilden görebiliyordum. Engin Bey ve Gökhan Bey'e bir şeyler anlatıyordu ve elleri anlattıklarına paralel olarak hareket ediyordu. Bir adamın beden dili bile bu kadar karizma olabilir miydi? Önce onun içkisinden başladım. Özel yapım viskileri her daim hazır olurdu. Diğerlerini de hazırladım fakat içimden bir kez daha küfür etmekten alıkoyamadım kendimi. Bu Bahar yol boyunca diyet kola içecekti belli olmuştu. Yerdeyken sıkıntı değildi de havadayken o kolayı doldurmak ölüm gibi bir şeydi. Kola köpürür ben köpürürdüm bir de geç kaldığım için Bahar Hanım'dan ölümcül bakışlar yerdim. Birisinin şu beyni kıt sarışına moleküllerin basınç altındaki davranışları hakkında bir şeyler anlatmasını umdum.

Viskisini servis ederken eli elime çarptı ve göz göze geldik diyeceğim de onlar galiba Türk filmlerinde oluyor. Ben içecekleri ortalarındaki sehpaya bırakırken sarışın çanta koluna yapıştığı için beni fark bile etmedi.

Boş bardakları topladıktan sonra Necmi babanın sesi duyuldu ve kabin ekibi olarak biz de bize ayrılan koltuklara oturarak kemerlerimizi bağladık.

Oturduğumuz alandan hala onları görebiliyordum. Uçağın hızlanması ve tekerlerin yerle bağlantısını kesmesi sırasında Ziya bir kez daha elime yapıştı. Havadayken sıkıntısı yoktu fakat iniş ve kalkışlarda canım arkadaşımı sakinleştirmek bana düşüyordu. Diğer elimi onun elinin üzerine koydum ve onun boncuk boncuk terleyen alnını sildim.

-Biliyor musun, ölümlü uçak kazalarının çoğu iniş ve kalkışta gerçekleşiyor.

-Biliyorum Ziya.

-Yeterince yüksekliğe sahip olamadıkları için pilotların uçağı toparlama şansı olmuyor.

-Hı hı..

-Bazen bu mesleği neden seçtiğimi ciddi anlamda sorguluyorum.

-Bazen değil, her iniş ve kalkışta.

-O zaman beni sakinleştirecek bir şeyler söyle.

-Şu an son model bir iş jetinin içindeyiz ve patronda uçakta olduğuna göre bakımlarını yaptırmıştır diye düşünüyorum. Sonuçta bindiği dalı kesmez.

-Mantıklı.

Uçak yavaş yavaş yüksekliğini alırken Ziya sakinleşmişti. Kafamı kaldırdığımda bu kez onun gerçekten de beni izlediğini gördüm. Bahar'ın eli elinin üzerine konmuştu fakat onun dikkati bizim üzerimizdeydi. Bu mesafeden beni duyabildiğini sanmıyordum fakat duyduysa pek hoş olmamıştı.

Öğle yemeği servisinden sonra yakıt ikmali için iniş yaptık ve vakit kaybetmeden tekrar havalandık.

Birkaç saat sonra ilk sarsıntıyı hissettiğimde boş bardakları toplamayı yeni bitirmiştim. Uçağın büyük pencerelerinden uğultu halinde sesler gelmeye başlamıştı ve Necmi baba henüz bir uyarı yapmasa da ufak sarsıntılardan fırtına içine girdiğimizi anlamıştım. Gözüm kemer ikaz ışıklarına kaydı ve yandığını gördüğümde bir kez daha koridora yöneldim. Feyza ve Ziya garanti olsun diye koltuklara çoktan oturmuşlardı ve koltuğuma ulaşabilmek için bir kez daha onların yanından geçmem gerekiyordu.

Koridorun ortasında tekrar sarsıldık fakat bu ayaklarımı yerden kesecek düzeydeydi ve kafamı uçağın tavanına çarpmamı önleyen beni sıkı sıkı tutmuş iki koldu. Sarsılmaya devam ederken Sedat Bey beni kucağına hapsetmiş savrulmamı önlüyordu. Nihayet stabil konuma geldiğimizde özür dileyerek kucağından kalktım ve derhal koltuğuma yöneldim.

Kemerimi bağlarken gözlerim Onun üzerindeydi. Dahili iletişim hattını açmış Necmi Babayla konuşuyordu ve ufak sarsıntıları dikkate almadan koltuğundan kalktı. Onun kokpite girmesini ve kapıyı tekrar kapatmasını izledim.

Ziya'nın elimin üzerindeki elini hissettim ve diğer elim Feyza'nın elini buldu. Uçağın kanat üzerindeki motorlardan boğulurcasına sesler geliyordu. Sarsılmamız gittikçe şiddetlenmişti. Kokpitte neler olduğunu tahmin edemiyordum ve ben dua etmeye başlamışken birden her şey değişti. Bir boşluktaydık ve hızla düşüyorduk. Kulaklarıma çığlıklar dolarken gözlerimi kapattım. Bağıramıyordum, önümüze düşen oksiyen maskelerine zorla sarıldım. Burnuma tuttuğumda korkulu gözlerle Ziya'ya baktım. Bayılmıştı. Korkuyla onun maskesini taktım. Hala düşüyorduk. Feyza'nın çığlığı kulaklarımı doldururken hiçlik bulutunun içine daldım.

HAZAN İZİWhere stories live. Discover now