49 × Kalp Ritmi & Hastane Duvarı

2.1K 173 55
                                    

 

Bu kapının açılıp benim hayal kırıklığı ile geri çöktüğüm dördüncü zamandı ve üçüncü kahvemdi. İkinci kere Jaebum ve babam McDonalds'a gitmişti ama ilk kez birileri Lisa'nın yanımda olmaması ile ilgili tek kelime etmeye cesaret bulamamıştı, Lisa yanımda o rahatsız koltukta oturmuyordu.

Onun desteği yerine geçen iki saatte Rosé elini elime kenetlemiştim daha sonra Rosienin gidip kız arkadaşını görmesi gerekmişti. (Jisoo'nun kafasında 6 tane dikiş vardı çünkü başını sehpaya çarpmıştı) ve bende Jaebumun elini tutmaya başladım.

Problem Jisoo'nun kalp atışlarının yerine gelmesini beklerken beni destekleyecek birinin olmaması değildi, hatta burada yeterince insan vardı. Problem burada olması gereken kişinin, herkesten daha fazla olması gereken kişinin burada olmamasıydı.

Birilerinin konuşması için iki saatin geçmesi gerekti, doğal olarak bu annemdi, rastgele bir insan daha bekleme odasından içeri girdiğinde Lisa olmadığını görüp hayal kırıklığına uğrarken  elimi sıktı. "Lisa, tatlım," dedi yavaşça "Bence gelmeyecek."

Sert, neredeyse boğulurcasına bir nefes aldım. "Ben, ben gerçekten bunu unutmaya çalışıyorum anne. Şu an önemi olan tek kişi Jisoo, sadece o."

"Biliyorum gerginsin--"

"Anne, Lütfen. Sadece en iyi arkadaşımın neden oturma odamız da az kalsın nalları diktiğini merak ediyorum. Tamam mı? Lütfen."

Yavaşça nefesini verdi ve başımın üstüne bir öpücük kondurdu. "Tamam yaylımi, bir şey yapmamı ister misin? Çıktıklarında oğlanların alması gereken bir şey var mı?"

"Hayır, sadece dikkatimi dağıt lütfen." dedim sızlanarak ona doğru sokuldum. "Düşünmek istemiyorum."

"Sana arka bahçeye tavuk aldığımızı söyledim mi?" 4

Annem taze yumurta için evlat edindikleri 4 tavukla ilgili saçma hikayeyi anlatırken hafifçe güldüm. Ve beklediğimiz gibi çirkin düşüncelerim getirdiği tüm negatif şeylerle beraber çok temiz hastane odasından çıkıp gitti.

Sonunda babam ve Jaebum kapıdan göründü ellerinde kaygan McDonalds torbaları vardı ve ikisininde yüzlerinden hala endişeli oldukları anlaşılıyordu. İkiside hızlıca yanımıza geldiler ve soru sormaya başladılar yemeği es geçmiştik.

"Hala iyi mi?" dedi Jae bana siparişimi uzatırken. "Ve sen? Bir şeye ihtiyacın var mı? Caddede kahve dükkanı gördüm sana hızlıca bir şeyler alabilirim. Hastane kahveleri berbattı biliyorum ve Jisoo iyi mi?"

Dolu gözlerle ona baktım. "Evet ama bu kadar uzun sürmemeliydi. Bilmiyorum EKG sonuçlarının gelmesi bir saat sürermiş."

"Evet, evet. Tamam ve Bayan Kim size o muffin gibi şeylerden aldım. Bay Kim bunların sağlıksız olduğunu söyledi ama istersen başka bir şey alabilirim--"

"Jaebum." dedi annem nazikçe. "Otur şuraya, bana bakmana gerek yok, gerçekten otur."

Jaebum anneme yorgun ama şükran dolu bir gülümseme verdi ve yanıma oturdu. Elleri dakikalar önce Jisoo'nun elini tuttuğu elime kenetlendi. Etrafımdaki destek örgütü Lisa'den istediğimden daha çoktui Lisa olmasa bile.

Elini hafifçe sıktım Jaebum'un. "Teşekkür ederim, kahve için bilirsin. Ve bana meyveli cup aldığın ve bunu hatırladığın için ve burada olduğun için."

"Evet, evet. Şimdi sus ve bana patateslerinden ver. Benimkini unuttum çünkü senin meyveli cuplarınla meşguldüm."

"Hey!"

SUIT | JenlisaWhere stories live. Discover now