20

648 40 193
                                    


* Beni yoldan çıkaran FiaLea 'e burdan selamlar olsun 🙋🏼‍♀️🙋🏼‍♀️

Magnus, Alec'i bardan sapasağlam çıkarıp onu evine bırakmayı düşünüyordu sonra kapı açılınca ne diyeceğini düşündü, doğru ne diyecekti.

"Evde ders çalışırken bilinmeyen bir numaradan Alec'in gay barda olduğunu ve onu ordan almam gerektiği ile ilgili bir mesaj aldım mi diyeceğim. Bu tamamen saçmalık, böyle bir açıklama yapamam. Yalan söylemeyi denesem... Alec alkollu ya ağzından birşeyler kaçırırsa."

Magnus düşüncelerinin arasında boğulurken fark edemeden kendi küçük evinin yolunu tutmuştu bile.

Alec'in , Magnusu gördüğümden bu yana yaptığı eziyetler yetmiyormuş gibi şimdide ona yardım ederken bile bunu hissettiriyordu.  Yapması gereken tek şey yolda doğru dürüst yürümekti ama Alec bunun yerine sürekli kollarını Magnus'un boynuna dolamaya çalışarak ağırlığını ona yüklüyordu.

"Alexander!!! Bana biraz yardımcı olman lazım seni taşıyamam."

"Çok güzel kokuyorsun Magnus. Kokun başımı döndürüyor."

Magnus, bir uçurumun kenarına doğru yürüdüğü hissetti, Alec'ten hoşlanıyordu belki daha fazlası....  bu davranışlar ona mutlu ışığı vadetsede ondan uzak durması gerektiğini de biliyordu  ve öylede yaptı sınıf değiştirmeyi çözüm olarak görmüştü.  Peki işe yaramış mıydı bu çözüm.

Kesinlikle hayır.

Magnus, Alec cephesinde neler olduğunu  bilmesede, kendini hep onu düşünürken buluyor.

Ama Alec gibi biriyle beraber olmak işte o yürüdüğünü hissettiği uçurumdan atlamak olurdu.

"Başın, kokum yüzünden dönmüyor, içtiğin alkoller yüzünden dönüyor."

"Ses tonun çok güzel biliyor musun, hep duymak istediğim yumuşak, beni uysallaştıran naif bir ses."

"Hep içmelisin Alexander, yoksa senden böyle iltifatlar duymam imkansız. Diğer ihtimalsa ölüp cennete gittiğim olur."

"Sana bu dünyaya da cenneti yaşatabilirim biliyorsun değilmi."

Alec, ağzı iyi laf yapan biriydi, birini etkilemeyi, yoldan çıkarmayı iyi bilirdi. Sözlerini söylerken Magnusun gözlerinin içine bakarak söylüyor ve dilini dudaklarının üstünde gezdirmeyi ihmal etmiyordu.

Magnus'sa karşısındaki adama hayranlık ve hayretler içinde bakıyordu, acaba daha ne kadar çekici olabilir, kalbimi daha ne kadar hızlı atmasına neden olabilir diye düşündü. Boğazı şimdiden kurumuştu,  gecenin onun için iyi bitmeyeceğini anlamış oldu.

"Benimle dalga geçme Alec!, hadi eve geldik zaten merdivenleri çıkarken bana yardımcı olmalısın."

Düşmeden merdivenleri çıkmayı başardıklarında Magnus derin bir ohhh çekti. Cebinden anahtarlarını çıkararak kapıyı açıp Alec'i içeriye davet etti.

Adımlarını attıkları ilk andan başlamıştı işte herşey. Alexander yine Alexander'lığını yaparak Magnus'u kendi ateşine çekiyordu.

Magnus'sa yanacağını bilsede, hissettiği sıcaklık o kadar güzeldi ki, yanmayı gözardı edebilirdi.

Alec kollarını kapıya dayayarak Magnusu kendisiyle kapı arasına sıkıştırdı. Dudaklarını Magnus'un yüzünde gezintiye çıkmışcasına  dolaştırıyordu, Yanakları, alnı, burnu, çenesi ve en son dudaklarına değdirdi dudaklarını.

MALEC - İnadmissibilityHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin