6

6K 352 196
                                    

Odamda yatakta cenin pozisyonunu almış, karnıma sarılı bir,ruhumun şekilde hem gözyaşı döküyor, hemde şarkı dinliyorum. İkisinin inleme seslerinden delirmek üzereydim.

Sanki bilerek daha yüksek sesle inliyor ve beni perişan ediyorlardı.

Karnıma giren sancılarla biraz diklendim. Sırtımı yatak başlığına yaslayıp tombul yanaklarımı sildim. Niye bu kadar acı çekmek zorundaydımki?..

İnleme sesleri artınca artık dayanamamış çığlık atmaya başlamıştım. Başımı dizlerime gömüp hem çığlık atıyor hemde saçlarımı çekiştiriyordum. -tabi ara ara karnıma giren sancılarlada debelleşiyordum.-

Bir kaç dakika içinde kapı hızla açılmış ve kafamı dizlerimden kaldırmayı sağlamıştı. Kafamı kaldırıp dolu gözlerime bakmıştı. Büyük ihtimalle burnum, yanaklarım ve gözlerim kıpkırmızıydı.

İlk başta bakışları yumuşasada hemen eski sinirli haline dönmüş ve parmaklarını çeneme koymuş sıkmaya başlamıştı. Hem karnımın, hem kalbimin ve de çenemin acısıda katlanınca acı bir inilti bırakmıştım dudaklarımdan.

Parmaklarını çenemden çekmiş ve bir adım gerilemişti.

Altında eşofmanı üzerinde ise hiçbir sey yoktu. Her yerinde o kızın izleri vardı.

"Aptalmısın sen?! Ne diye çığlık atıyorsun? Senin yüzünden sexmiz bölündü gerizekâlı!"

Sinirle bağırınca korkuyla irkildim. Bu muydu yani? O bana bağırırken o kız gelmiş ve jungkookun koluna girmiş onu kendine çevirmişti. Ben ise bir yandan acıyla kendimi kasmamaya çalışıyor bir yandanda gözlerimi siliyordum.

Ayaklanmış karşılarına dikilmiştim. Lisa bana doğru gelmiş ve tam dibimde durmuştu.

"Ne? Ne bakıyorsun küçük sürtük? Kıskanıyor musun bizi? Kıskanman hoşuma gidiyor açıkçası. Sen onu özgürce sevemiyorsun, ona sahip değilsin fakat ben ona sahibim! Bence artık siktirip git hayatımızdan. Yoksa bizi izlerden aşkımıza bak. Sen ölüceksin her geçen gün bizde yaşıyacağız. Biliyormusun senin şu aptal kalbinden güç alıyoruz bir yandan. Gerçektende onu sevdiğine inanmıyorum. Tanrı bilir kimin altında yat-"

"Yeter!!"

Yazar~

Bardağı taşıran son nokta olmuştu. Jimin hiddetle bağırmış ve önündeki kıza sert tokadını yapıştırıp saçına yapışmıştı.

" Senin ağzına sıçarım piç! Sen kim oluyorsunda benim sevgimi sorguluyorsun şeref yoksunu?! Sürtük olan ben miyim yoksa sen misin?! Gerçek cevabı ikimizde biliyoruz! Er yada geç herşey ortaya çıkılacak değil mi? O zaman görüncezaman senin ne kahpe olup olmadığını! ŞUAN acı çekiyor olabilir fakat ikinizide süründüreceğimi çok iyi biliyorum!"

Jimin kızın -- namı değer orospoooo- saçını bırakmış ve jungkooka itmişti. Telefonunu ve montunu almış ve odadan çıkmıştı. O ağlayarak ayakkabısını giymiş tam çıkacakken jungkook jimnin kolunu tutmuş ve sert bir şekilde duvara itmişti.

Jimin sırtındaki ve karnındaki sancıyla acı bir şekilde bağırmıştı. Göz yaşları akarken kollarını karnına dolamış nefes alıp vermeye başlamıştı.

Gözyaşlarıyla kafasını kaldırmış ona sinirle bakan jungkooka bakmıştı. Jungkook hemen jiminin boğazına yapışmış ve sıkmaya başlamıştı. Lanet olası boğazını o kadar sıkıyorduki jimin boğulmak üzereydi.

Boğazındaki elini indirmiş ve beline getirip sıkmaya başlamıştı. Diğer elini jiminin çenesine getirip sıkmış ve ona bakmasını sağlamıştı.

" sen kimsin benim sevgilime vurup ona o şeyleri söylersin!"

Jimin jungkooku itip bir adım gerilemesini sağladı. Ellerini boğazına çıkarmış ovalamaya başlamıştı. Kesinlikle kızardığını hessedebiliyordu. Büyük ihtilaflı moraracaktı.

" Onun söylediklerini duymadınmı piç herif! Sabrımız taştı anlıyor musun?! Artık bıktım, yoruldum, bittim. Dayanacak gücüm kalmadı! Bir yandan siz bir yandan ailem ve insanlar! Beni bir piyon olarak görmekten vazgeçin lanet olasıcalar!!"

Jimin boğazının ağrımasını umursamadan öyle şiddetli bağırıyorduki büyük ihtimal sesi dışarıyı bile illetiyordu.

Jungkooka bir kaç adımda ilerlemiş ve önünde durmuştu. Onu dalgınlığından duvara iteklemiş ve ve karşısında bitmişti. Ne yazıkki hala bu lanet olası adamı çok seviyordu. Ona şaşkınlıkla bakıyordu.

Jungkookun ellerini almış ve karnına koymuştu.

"Be-ben kimim biliyor musun? -hıck- bebeğini taşıyan adamım."

Jungkook gözlerini irice açarak elinin olduğu yere baktı. Tahmin edebilmişti fakat...

Jungkook titreyen eline bakmış ve karnını hissetmeye çalışmıştı. Jimin bir adım gerilemiş ve sanki az önce bağıran o değilmiş gibi sakinleşmişti. Jimin elini ağzına koymuş ve hıçkırıklarını dindirmeye çalışmıştı. Lanet olası sevdiğinin kucağına oturup sırtını göğsüne yaslayıp saatlerce ağlayıp ona minik elleriyle vurmak istiyordu.

Ahh jimin bugün ne kadarda çok ağlamıştı değil mi?

Gözlerini silmiş ve kapıyı açıp herşeyi geride bırakarak gizli yerine gidip sakinleşmek isteyip, bebeğiyle konuşmak istiyordu. Birazda düşünüp dönüm noktasını aramak...

Yorum ve vote istiyorummmm♡♡♡

Oy sınırı mı koysam acabaaaa?

  DO I LIVE ONLY?¿Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt