sunflower, vol. 2

87 22 1
                                    

2 | Güzellik nedir?

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.



2 | Güzellik nedir?


"Fotoğrafınızı çekebilir miyim?"

Hatırladınız değil mi? En son bunu sormuştum müstakbel komşumuza. Beklediğim gibi hemen evet demedi, evet demesine fırsat vermeden çekmiştim zaten. Onların resmini çizmek istediğimi söyleyip ortamı tuhaf gerginlikten kurtarmaya çalışmıştım ama sanırım onların resmini çizmek istemem olayı daha da tuhaflaştırmıştı. Şimdi ise elimdeki fotoğrafa bakarak çiziyordum. Dünden beri ancak genel hatlarını bitirebilmiştim, boyama işlemleri kalmıştı geriye ki en zor olanı benim için buydu. Renklerin düzgünce karışmasını ve renk geçişlerini çok önemsiyordum. Yanlış veya kötü yaptığımı düşündüğüm anda onu kurtarmaya çalışıyordum ama her seferinde batırıyordum. Odam bitmemiş birçok tuvalle doluydu.

Kapımın çalınmadan açılmasıyla derin bir nefes aldım, özel hayata gram saygı yoktu bu evde. Özellikle ablam bu sözü yıkıp geçmek için dünyaya gelmiş gibi davranıyordu. "Odayı süpüreceğim, bahçede yap resmini."

"Ben kendi odamı süpüremiyor muyum? Senin işin bitince ben-"

"İkimizde süpürmeyeceğini biliyoruz uzatma çık işte. Koskoca adam olmuşsun hâlâ odanı süpürmek konusunda yalan söylüyorsun." Yirmi yaşıma basalı çok olamamıştı. Yetenek sınavlarına girmiştim ve kabul mektubunu bekliyordum. Sınavı başarıyla tamamladığıma inancım tamdı. "Ayrıca şu dondurmacıdan aradılar yarın başlıyorsun." dediğinde keyfim yerine gelmişti. Bir hafta önce dondurmacıda çalışmak için başvuru yapmıştım, annem attık bana para yetiştiremiyordu ve benim için fazladan mesai yaptığını anlamıştım. Her zaman resim yapmamı destekliyor ve hiçbir zaman 'bunu hobi olarak yaparsın sen eline mesleğini al' nutuğunu çekmemişti bana. Nasıl istiyorsam o şekilde yaşamamı istemişti. İkimizde biliyorduk ki çok para kazanacağım bir işte bile olsam mutlu olmadığım sürece hayat bana dar gelirdi, yaşayamazdım.

"Tamam, kolay gelsin. Ayrıca boyalarıma dokunma, çöp diye aldıklarının hepsi aslında dolu." Ahşaptan yapılmış oval bir paletim vardı, onu ve birkaç boyayı yanıma aldığım gibi çıkmıştım. Bugün sadece saçları boyamak istiyordum. Şövalem odamdaydı, onu dışarıya çıkartamayacağım için bahçedeki cam masanın üzerine yatırdım tuvali. Bir süre geçmişti ki tanıdık bir gölge kendini göstermişti tuvalin üzerinde.

"Güzel gözüküyor şimdiden, güzellikler içinde doğmuşsun anlaşılan." Dünkü kıvırcıktı, anlaşılan büyükbabamın varisi olabilecek potansiyele sahipti. "Bu büyük bir armağan, kullanmasını bilene tabii." diye ekledi.

"Sence güzellik nedir?" Büyükbabam derdi ki çok şaşırtırmışım insanları, olup olmadık yerlerde sorular sorar onların düşünmesine yol açarmışım. Biraz doğruydu, bu 'nedir' sorularını sürekli sorar ve duyacağım sözleri bir bir zihnime kazırdım. Bir insanı tanımanın en önemli adımı buydu bana göre, herhangi bir şeyi tanımlaması ve onun düşüncelerini görebilmek. Gözümün önüne gelen kaküllerimi karıştırdım, artık daha net görüp odaklanabilirdim.

"Benim güzellik kavramım seninkiyle uyuşur mu bilmem fakat ağustos ayının güneşi mint yeşili saçlarına vurduğunda, boya ile süslenmiş ellerinin onların yanında yer alması güzel." dediğinde hareket eden ellerim durmuştu. Her şeyden önce saçlarıma yeşil dememişti, mint yeşili olduğunun farkındaydı ve bunun için oturup ağlayabilirdim. İnsanlara yeşil ile mint yeşili arasındaki farkı anlatmaktan çok sıkılmıştım. Tek bir cümleyle anlatabilirdim hissettiklerimi, etkilenmiştim. Bunu belli etmemek adına fırçamı sarı boyaya batırıp çıplak bileğini yakaladım.

"Hoş geldin, ben Min Yoongi." dedim. Bu hoş geldin benim için farklıydı, mahallemize hoş geldin demek değildi. Minik testimi geçmişti, hayatımda ve etrafımda böyle düşünebilen insanların olmasını istiyordum. Siyah rengiyle işimi bitirdiğimde gülümseyerek bileğinde yer alan ayçiçeğine baktım. Bu bir hayatıma hoş geldin çiçeğiydi.

"Hoş buldum, ben de Jeon Jeongguk." Ne yaptığımı anlamış gibi gözlerimin içine bakmasıyla tebessüm edip resmime geri döndüm. Her detayı ile mükemmel olsun istiyordum. Soyadı dikkatimi çektiğinde onu ilk gördüğümden beri sormak istediğim soruyu sordum.

"Bay Jeon'un bir akrabası mısın? Eğer öyleysen şimdi nerede öğrenebilir miyim acaba?" Resim gönderme işinde oldukça ciddiydim. Yapmamı istediği bir resim vardı ve onu ona gösterememiştim. Basit bir ağaç resmi gibi gözüküyor olsa da Bay Jeon çocukluğunu o ağaçta geçirdiğini, en sadık dostunun o ağaç olduğunu söylerdi. Bunu söylemesinin üzerine mahallemizin o güzelim çınar ağacının kesilmesi kararı alınmıştı. Ben de dahil birçok kişi itiraz etsede engel olamamıştık ve kesilmişti. Birkaç gün boyunca sadece o ağacı ve Bay Jeon'un en sadık arkadaşını kaybetmesinin üzüntüsünü yaşamıştım.

"Büyükbabamdan bahsediyor olmalısın, o eskiden büyükannemle kaldığı evde kalmaya karar verdi. O gidince de evin boş kalmasını istemediğim için ben ve ailem buraya taşındık."

"Peki, ona bir şey göndermek istiyordum daha sonra bana yardımcı olur musun?" dedim. Saçları bitirmiştim, biraz geriye çekilip tekrar inceledim. Gayet hoş ve yumuşak bir görünüm vermiştim. Böyle devam edersem üç dört güne işim biterdi. Onaylayan bir ses duydum arkamdan ama emin olamadığım için ona doğru döndüm. Bileğindeki armağanıma gözlerini dikmiş bir şekilde bakıyordu. Biraz daha o şekilde bakarsa kahkaha atacaktım, şu an dünyada değilmiş gibiydi.

"Hoş geldin hediyem bu gidişle orada filizlenecek, ayrıca merak etme ıslak mendille bile çıkarabilirsin rahatlıkla." Gülümseyerek konuştum, güneş daha da yükselmiş gözlerime batmaya başlamıştı. Elimi siper ettim. Ablam süpürge yapmayı şimdiye kadar bitirmiş olmalıydı.

"Ayçiçeğinin filizlendiği ilk yer bileğim değil."

"Büyümesini bekleyelim o halde," dedim. Gerçekten bunun ne anlama geldiğini çözmeye çalışıyordum ama önyargıyla yaklaşmakta istemiyordum. Eşyalarımı toplamaya başladım, içeriye geçecektim. "Daha sonra görüşürüz, bitince göstereceğim sana." Eve doğru giderken belli belirsiz çıkan sesini işittim.

"Görüşürüz, ayçiçeği."








düşünerek yaşayın bu hayatı, detaylara bakın, onlarla mutlu olmayı öğrenin lütfen.

ayrıca belirtmek istediğim bir şey var, yayımdan kaldırmak istiyordum ama o kadar yazmışsın dedim kendi kendime ve devam etme kararı aldım. en kısa zamanda tüm bölümleri yayımlayıp bitireceğim bunu, aklım kalsın istemiyorum burada

sunflower, vol. 6 |  yoonkookOn viuen les histories. Descobreix ara