a silly game and stay locked in the room with him

2.2K 263 184
                                    

7. saçma bir oyun ve taehyung ile odada kilitli kalmak


jeongguk,

"hadi ama jeongguk, hiç eğlenceli değilsin." ryujin dudağını büzerek arkasına yaslandı ve diğerleri ile konuşmaya başladı. ryujin benim en yakın arkadaşımdı.

"jeongguk, lütfen." dayanamayıp tekrar bana döndü ve yanaklarını tuttu. "sen olmadan eğlenceli olmaz ki!" tatlı bir şekilde bana bakmaya başladı.

güldüm. ellerimi elinin üstüne koyup kafamı salladım. ryujin birkaç saniye ciddi olup olmadığına baktı ve ardından sevinç çığlıkları attı. koşarak aşağı, arkadaşlarımızın yanına indi.

kendi çapımızda arkadaşlarla eğlenecektik bu akşam. neredeyse tüm sitedeki arkadaşlarımız gelmişti. jaehyun ortaya oyun oynama fikri atmıştı yemek yerken.

herkes kabul etmişti fakat ben cesaret edemiyordum. taehyung da vardı bu işin içinde. ve ben emindim ki ryujin ve hyunjin, taehyung ile ilgili bir şeyler ima edeceklerdi.

kabul etmemiştim çünkü oyun fikri çıktığından beri taehyung bana parıldayan gözlerle bakıyordu. aslında onu çağırmayı düşünmüyordum ama dün akşamki küçük çaplı kavgamızdan sonra evine gitmek istememişti.

ryujin'in aşağıdan bana seslenmesiyle derin bir nefes alarak yatağımdan kalktım ve istemeyerek de olsa ayaklarımı yere sürte sürte salona, yanlarına gittim.

onlar çoktan oyun moduna geçmişti zaten. televizyonun önündeki masayı kenara çekmiş, daire oluşturacak şekilde oturmuşlardı. ryujin ve hyunjin'in ortası boştu. beni taehyung'un yanına oturtmadıkları için gülümseyerek yanlarına ilerledim ve bağdaş kurdum.

"oyunumuz şöyle; herkes sırası geldikçe birer fikir ortaya atacak. cümlemiz "ben asla" şeklinde başlayacak. örneğin; ben asla yalan söylemedim gibi."

ryujin hepimizle teker teker göz teması kurarak oyunu anlatmaya devam etti. "eğer bu ortaya söylenen hareketi yaptıysak el kaldıracağız. herkes bu şekilde sorarak devam edecek ve,"

saçını kulağının arkasına sıkıştırdı. "ben yapan herkesin adını bu deftere yazacağım. en çok kim veya kimler yaptıysa ceza alacak. bu cezalara hepimiz karar vereceğiz ve itiraz yok, anlaştık mı?" dediğinde herkes mırıldanarak kafa sallamıştı.

"güzel, o hâlde başlıyorum." oturduğu yere iyice yerleşti ve konuştu. "ben daha önce hiç en yakın arkadaşıma aşık olmadım." harika. bu oyun kesinlikle benim aleyhimeydi.

derin bir nefes alarak elimi kaldırdım. herkes anında gözlerini büyülterek bana bakmıştı. ve yemin ederim ki, taehyung gözlerini bir saniye bile benden ayırmıyordu.

etrafımdaki herkes bir şeyler homurdanırken gözlerimi, taehyung'un güzel gözlerine kilitledim. hafifçe gülümseyerek elini kaldırdı. ryujin bunu bekler gibi yarım ağız güldü ve defterin üstüne, adınızın yanına birer çarpı koydu. hemen yanındaki jaehyum oyuna devam etti.

birkaç dakika sonra

"pekâlâ, şimdi sıra kimin daha çok çarpı aldığına bakıp, ona ceza vermek." hyunjin sevinçle konuşarak bana kısa bir süre baktı. ryujin ise bu sırada defteri kontrol ediyordu.

"en çok çarpı alanlardan birisi taehyung. taehyung, sen ayağa kalk. ve diğeri de bizim küçük jeonggukumuz." ryujin sinsice sırıtarak defteri kapattı. "jeongguk, sen de ayağa kalk. cezanızı verme zamanı.

gözlerimi devirerek ayağa kalkıp taehyung'un yanına geçtim. "ver bakalım cezamızı." ryujin gülümsedi. bir süre düşündükten sonra arkasındaki gruba dönerek, "sizce de onları bir saatliğine odaya kilitlemek nasıl fikir?"

gözlerimi büyüttüm. ne demek kilit kalmak? hem de taehyung ile? "ne? hayır ben bunu kabul etmek istemiyorum!" kaşlarımı çatıp söylendim. yoongi anında lafa atıldı. "itiraz yok demiştik, jeongguk. hem seni yiyecek değil ya."

taehyung'a dönüp baktığımda gayet normal bir şeymiş gibi etrafı izlediğini gördüm. "hadi çocuklar, odaya alalım sizi." merdivenlere zorla ittirilmeden önce gördüğüm tek şey, hyunjin ve ryujin'in birbirlerine çak yapmasıydı.

odama ulaştığımız zaman kolumu taehyung'un elinden kurtardım. "jeongguk, neden bu kadar sinirlisin? alt tarafı bir saat. ayrıca düşman değiliz biz." taehyung odaya girerek kapıyı kapattı ve sırtını yasladı.

ellerimi saçlarımdan geçirdim sinirle. "sen farkında mısın bilmiyorum ama oyunun tek amacı buydu." işaret parmağınla ikimizi gösterdim ve devam ettim. "ikimizi yalnız bırakmak."

onu takmadan yatağıma attım kendimi. "farkındayım, ama yapabileceğimiz bir şey yok. itiraz yok demiştik." yavaş adımlarla yanıma yaklaştı ve oturdu. "ben bu oyuna sırf ryujin'i kıramadığım için oynadım."

güldü. "bu beni ilgilendirmez, ggukie. bir saat beraberiz, şimdiden alış." kendini de benim gibi sırtüstü yatağa bıraktı. derin bir nefes alarak tavanı izlemeye devam ettim.

"biliyor musun, aslında başından belliydi. madem benimle yalnız kalmak istemiyorsun, oyuna katılmasaydın." ne? bir de üzülmüş müydü? yanımdan kalktı ve masamın oraya ilerledi.

"taehyung?" dikkatini çekmek için sorar gibi mırıldandım. "ö-öyle deme. ben-ben sadece sinirlenmiştim biraz." gövdemi yataktan kaldırdım ve taehyung'un sırtına bakmaya başladım.

"ben seni çok seviyorum ki. senden nefret etmiyorum, taehyung. tanrı aşkına, aşık olduğum insandan nasıl nefret edebilirim ki?" bana doğru döndü.

"seni yemek istiyorum, jeongguk." ayağa kalkıp yanına ilerledim. "sana sürekli sevgimden bahsediyorum ama sen sürekli konuyu değiştiriyorsun, taehyung." masayla arasına geçtim ve kollarımı göğsümde birleştirdim.

"ben dün cevabımı verdiğimi düşünüyordum oysaki." ellerini yavaşça tişörtümden içeri kaydırarak belime ulaştırdı. "o-olabilir. ama ben sana hep seni seviyorum diyorum. sen ise görmezden geliyorsun. bir kerelik olsun seni seviyorum desene."

bir süre baktık öylece birbirimize. beni kucağına aldığı gibi yatağa yatırdı. "seni," yanağımı öptü. "seni çok," yavaşça boynuma ilerledi öpücükleri. "seni çok seviyorum, jeongguk. her şeyden çok."

gülümsedim. zaten kollarımı boynuna sarıp dudaklarımızı birleştirmeden önce yapabildiğim tek şey kurduğu cümleye gülümsemek olmuştu.

cherry pie Where stories live. Discover now