08.09

218 54 26
                                    

|8.09|

× × ×

Pencere kenarına yasladım kafamı. Gün aktı içime içimden. Solmuş cildim üstünde son bir güneş demeti... Kıstım gözlerimi, duymamaya çalıştığım suya, üstüme parlayan gökyüzüne, uykumuzcasına gittikçe azalan bulutlara ve herkese ama herkese kendinden bile yukarıda bakan sana kıstım gözlerimi. Islanmış tişörtümün altındaki karnımı okşadım içinde hâla Canan varmışcasına, sanki önlüğü kanlı bir ebe onu benden çalmamışçasına.

Tanıdıklarım doğumdan çıktıklarında ilk çocuklarını görmek istemişler her seferinde, ben ise kanımı geri istemişim. Hemşirelerin, doktorların, hademelerin sanki bir kirmiş gibi eldivenleriyle beraber attıkları, dezenfektan sıka sıka temizledikleri kanımı geri istemişim. Ahmet'in spor salonu minderlerinde kanattığı iki bacak aramı, her operasyonda ama hepsinde birilerinin daha öleceği düşüncesiyle kanayan burnunu geri istemişim.

Vermediler.
Veremediler.
Ağızları açık kaldı.
Kahraman'ın ailesi bana vebalıymışım gibi baktı.
Babam Canan'ın adını kulağına fısıldayıp gitti.

Beni kucağımda bir bebekle o odada yalnız bıraktılar. Şimdi bile, elimde musluk suyu dolu bir şişeyle boş, bomboş bu dairede dikilirken bile biri ne yaptığımı, nasıl olduğumu sormadı.

Sırf Canan'ı yeniden yanımda hissedebilmek için karnımı suyla şişirirken neler düşündüğümü bir kere bile sormadılar bana.

6:58 | (Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin