9

350 21 31
                                    



Her bölüme vote atan bir grup var gözümden kaçmıyorsunuz aşklarım sizler kendinizi biliyorsunuz çok seviyorum sizleri ❤️

Arabadan inip Malik Şirketler Birliği'ne girdim.Güvenlik beni başıyla selamlayarak karşıladı.Her zaman ki yerinde duran resepsiyonist kız değişmişti.Asansöre yönelmeden önce ani bir şekilde duraksayıp ona baktım.Hızla yerinden kalktı ve beni selamladı.

" Bay Malik " Gözlerimi kısarak yüzünü süzdüm.Esmer,yaşça benden küçük bir kızdı.Sanırım üniversitesinin staj kısmı için buradaydı.

" Merhaba,Bayan ... ? " Bana hafifçe gülümsedi.

" Taylor,efendim.İsmim Taylor " Başımı salladım ve asansöre yönelirken ona seslendim.

" Aramıza hosgeldin,Taylor "

Asansöre binip 20.kata bastım.Bir kaç sekreterle göz göze geldiğimde bana utangaç bir gülümseme gönderip aynı anda mırıldandılar.

" Günaydın,Bay Malik " Onlara başımla selam verdim.

" Günaydın,hanımlar. "

Onlar kendi aralarında kıkırdaşırlarken onları geride bırakıp odama girdim.Ceketimi çıkartıp astım ve sandalyeme oturdum.Kapım tıklatıldı ve içeri Aida girdi.

" Günaydın,Bay Malik.Ros,AVM projesini konuşmak için sizi bekliyor. " Elimi kaldırıp onu susturdum.

" Boşver Ros'u,bana bir kahve getir "

" Hemen geliyor,Efendim bir de şey Londra'daki toplantınıza cevap vermem gerekiyor " dedi gergin bir ses tonuyla.Benden bir yanıt beklercesine gözümün içine bakıyordu.Uzun süredir,yaklaşık 4 aydır uçakla seyahat edemiyordum.Yerimde huzursuzca kıpırdanırken başımı iki yana salladım.

" Katılmayacağımı ilet,Aida. " Usulca başını sallarken tuttuğu nefesini hafifçe verdi.Anlaşılan o da gitmek istemiyordu.Bana minnet dolu gözlerle bakarken mırıldandı.

" Bu arada tebrik ederim,Bay Malik. " İki numaradan bahsediyordu.Keyfim anında yerine geldi.Ellerimi sandalyeme koyarken ona içten bir gülümseme gönderdim.

" Teşekkürler,Aida. " Bana hafifçe gülümsedi ve odadan çıktı.Ben de masamda birikmiş dosyalara yöneldim.Henüz çalışmaya yeni başlamışken kapım tıklatıldı.Gözlerimi yumarak sinirle soludum.İşimin bölünmesinden nefret ediyordum.

" Gel " dedim sertçe.Fakat içeri girenlerle yüz ifadem yumuşadı.

" Ba-baa ! " Felicity,Renesmee'nin elini bırakarak bana doğru koştu.Yerimden kalkıp küçük bedenini kollarımın arasına aldım ve kendime çekip yanağını öptüm.

" Hoşgeldin,prensesim " Ellerini yüzüme koyarak bir yanağını yanağıma yasladı.

" Sana sürpriz yaptık.Mutlu oldun mu ? " Gözlerimi yumarak güldüm ve başımı sallayarak onu yeniden,öptüm.Gözlerim bir kenarda bizi gülümseyerek izleyen Rene'ye kaydı.Bu sabah beyaz bir elbise giyiyordu ve çok güzeldi.Elimi uzattım,elimi tuttu ve onu yanıma çektim.Bir kolumun arasına da onu alırken kolunu belime dolayıp bana gülümseyerek baktı.Bu bakışlarını görmek için her şeyimi feda edebilirdim.

" Biliyorum,meşgulsun ama Felicity — " Onu susturdum.Uzanıp alnını öperken Felicity'i yere indirdim.Merakla odamı incelemeye ve dolanıp eşyaları karıştırmaya başladı.

" Sorun değil,bebeğim.Kahvaltı yaptınız mı ? " Renesmee beni basıyla onaylarken Felicity yerinde zıpladı.

" Ben acıktım ! " O,bir bibloyu alıp merakla incelerken konuştum.

" Ne yemek istiyorsun ? " Bir parmağını çenesine dayayıp bir süre düşündü.Ardından heyecanla ellerini çırptı.

" Çikolatalı kek ! " Renesmee,kaşlarını çatarak başını iki yana salladı ve masamın önündeki tekli koltuklardan birine oturdu.

" Çikolatalı kek için henüz erken bir saat " Felicity,kollarını göğsünde çaprazlayarak suratını astı ve bir ayağını yere vurdu.O sırada dirseğiyle bibloyu ittirdi ve mermer zemine düşmeden önce hemen yakalayıp yerine koydum.

" Hayır ! Ben çikolatalı kek yemek istiyorum dedim ! " Ah,küçük hanıma bakın.Annesine kafa tutuyor.Renesmee,ona onaylamayan bakışlar atarken anneciği yumuşatmak için Felicity'i kucakladım.

" Eğer çikolatalı kek yemek istiyorsan sihirli sözcüğü kullanmalısın " Bana suçlu olduğunu kabullendiği o masum bakışını atarken parmakları ile oynamaya başladı.

" Tamam ... Lütfen çikolatalı kek yiyebilir miyim ? " Renesmee'ye bir bakış attım.Beni onaylayarak gülümsedi.Felicity'le birlikte sandalyeme oturdum.

" Şimdi Aida'ya söyleyelim ve prensesime çikolatalı kek getirsin " dedim telefona uzanırken.Küçük ellerini yüzüme koyup beni sevgiyle öptü.

" Seni çok seviyorum,babacığım "

Ellerini tutup öptüm.Ah,ben onun için her şeyi yapardım.Kesinlikle ona dayanamıyordum.Benim biricik kızım,prensesim,her şeyimdi.O doğduğundan beri zayıf noktamdı.Önceliğim onun mutlu olmasıydı.

Felicity,masanın üzerindeki şeyleri kurcalayıp dağıtırken Renesmee onu durdurmaya çalışıyordu.

" Fel,uslu dur.Bunlar oyuncak değil " Felicity,huysuzlanarak küçük bir çığlık attı.

" Baba ! Anneme bir şey söyler misin ?  " Renesmee'ye yumuşak bir bakış atıp başımı salladım.

" Sorun değil,bebeğim.Belli ki ilgisini çekiyor " Felicity,annesine dilini çıkararak kindar bir bakış attı.Bu Rene'yi daha da çok sinirlendirdi.Öfkeyle soluyarak arkasına yaslanırken bana sertçe baktı.

" Zayn,farkında mısın ? Bu şekilde olmaz.Her istediğini yapmaktan vazgeç " İç geçirdim.İkisinin arasında kalıyordum.Parmaklarımla masada ritim tutarken başımı salladım.

" Anneden özür dile,babacığım " Felicity,başını iki yana sallayarak kalemle deftere bir şeyler çizmeye devam etti.

" Dilemek istemiyorum " Renesmee,sertçe konuştu.

" Felicity ! "

" Hayır ! " 

Bir kardeşi olacağını öğrendiğinden beri bu şekilde davranıyordu.Kardeşi doğduğunda onu istemeyeceğimizi ve sonsuza kadar onu unutacağımızı söyleyip ağlama krizlerine giriyordu.Bu hareketleri ilgi çekmek için yaptığını düşünüyordum.Kıskanıyordu,hepsi bu.Kardeşi doğduktan bir süre sonra alışacak ve sakinleşecekti.

" Beni artık sevmiyorsun ! Bana hep bağırıyorsun ! Kardeşimi seviyorsun ! " derken Felicity yeniden ağlama krizine girdi.Ah,Yüce İsa ... İki tane dişiyle uğraşmak ne kadar da zordu.İkisi de birbirinden inatçıydı.Renesmee,eliyle alnını ovuştururken derin bir nefes aldı.

" Artık buna katlanamıyorum. " Felicity'i kendime döndürüp gözyaşlarını sildim ve uzanıp burnunu öptüm.Elleri sıkıca ellerimi tutarken içini çekerek ağlıyordu.Ah ... kalbim bu görüntüye dayanamıyordu.

" Hey ... Kardeşinin sana ihtiyacı olacak.Sen onun ablası olacaksın ve o çok küçük olacak.Ona her şeyi sen öğreteceksin.Birlikte oyun oynayacaksınız. " Ağlaması dururken yavaşça soludu.Şimdi daha sakindi.Bir şeyler düşünüyormuş gibi bana bakarken hafifçe gülümsedi.

" Çok mu küçük olacak ? Minicik mi ? " İstemsizce gülerken başımı salladım.

" Evet ... Çok sevimli,öyle değil mi ? Küçücük " Hafifçe kıkırdadı.

" Evet ... Tamam,artık onu seviyorum "

the last song | zmWhere stories live. Discover now