K.Ö. 🖤 Bölüm 11

8.3K 900 479
                                    

Selam K.Ö. okurları..

Başlamadan önce yıldıza basalım olur mu?


GÜNÜMÜZ

"Ah be Yaren! O kızı hiçbirimiz sevmeyiz bilirsin. Sırf senin hatırına aldık aramıza. Dolayısıyla onun yaptıklarına hiç şaşırmadım ama Emre'den beklemezdim doğrusu."

"Ben de beklemezdim Zeynep." dedim. "Gerçekten beklemezdim."

"Yine de Emre'ye katıldığım bir nokta var. O sarı çıyan onu tuzağa düşürmüş."

"Bu neyi değiştirir ki?" dedim hüzünle.

"Bilmem." diyen Zeynep'in duydukları nedeniyle gözleri gölgelenmiş, karamsar bir ruh haline bürünmüştü.

Ortamı değiştirmek için onu yemeğe çıkardım. Sonra tüm arkadaşlarımızı görüntülü arayarak lisedeki gibi monologlar yaptık ve neye güldüğümüzü dahi bilmeden kahkahalarla güldük. İstanbul toplantısından sonra vakit bulabilirsem, ki bulabilmek için gerekirse patronumla yatmam önerilmişti, buluşmaya karar verdik. Aylar sonra ilk kez, belki de birine anlatmanın rahatlığıyla içimde huzur kırıntıları belirdi. Zeynep bana tüm kalbiyle deva olmaya çalıştıktan sonra çarşamba günü Türkiye'ye döndü. Tabi öncesinde Grace ve Cole ile tanışıp; beni kime emanet edeceğini görmek istedi. Önceden tahmin ettiği gibi, ikisini de sevdi.

İstanbul toplantısı üzerinde çalışmak sandığımdan zor geçiyordu. Evan ve Jason, toplantı yapacağımız şirketle proje ortaklığı istiyordu ve karşı taraf çetin cevizdi. Başarılı ve bilenen bir firmaydı. Hataya yer yok diyorlardı. Eğer bu ortaklık olursa şirketimizin İstanbul ayağı çok güçlenecekti. Jason, Evan, Evan'ın asistanı ve ben sık sık toplantı yapıyorduk ve bu toplantılar oldukça hararetli geçiyordu. Proje ekibinin ve maalesef bu ekibe dahil olan Grace ve Cole'un resmen canı çıkmıştı ve neredeyse hiç görüşemiyorduk. Patronlar ateş küpüydü ve Jason ile defalarca fikir ayrılığına düşmüştük. Evan'ın stratejisi bana daha mantıklı geliyordu ve anladığım kadarıyla Jason buna ciddi anlamda bozuluyordu. Sonuç olarak Jason daha inatçı olduğunu kanıtladı ve onun fikirleri üzerinden stratejimizi oluşturduk

Tatlı tatlı gülmüştü Jason, hepimiz pes ettiğimiz zaman. Grace, ciddi patronlarının yüzünde güller açtıran kişinin ben olduğumu söyleyip duruyordu ama ben pek emin değildim. Jason ile çalışmaya alışmaya başlamıştım. İlk zamanlar yakışıklılığına bakmaktan söylediklerine adapte olamıyordum ama dediğim gibi alışmıştım artık. 

Ve gerçekten, bir patron olarak son sözü söylemeyi seviyordu ve benim haricimde kimse verdiği kararları sorgulamıyordu. Ben sık sık sorguluyordum açıkçası, özellikle pazarlama kısmını. İkimiz elimize kahve fincanlarımızla şirketin terasında uzun uzun tartışıyor, tartışmanın sonunda Jason'ın muhteşem gülüşüyle ödüllendiriliyordum. Jason farklı bir adamdı, düşüncelerini kabul ettirme çabası olmuyordu asla. Ben tezimi ortaya atınca o da kendi teziyle fikirlerimi çürütmeye çalışıyor, bu esnada en derin ormanlar kadar yeşil gözlerini üzerimden bir an olsun ayırmıyordu.

Ve bazen, bana baktığında sanki bir hüzün yerleşiyordu gözlerine ve oradaki bariz endişenin benim için olduğunu düşünmeden yapamıyordum. 

Proje tamamlanıp İstanbul yolculuğu vakti geldiğinde, Grace yorgunluktan çökmüş gözleri ile kapımda belirip, "Yolculuk tam olarak ne zaman?" diye sordu ben masamı toplarken.

Bıkkınlıkla "Yarın akşam." dedim.

"Oh be! Patron gelene kadar şirkete uğramayacağım. Bittim resmen."

KALBİMDE ÖLÜM    (KAÇINILMAZ AŞKLAR-2) (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin