K.Ö. 🖤 Bölüm 30

6K 671 478
                                    

Selam K.Ö. okurları..

Başlamadan önce yıldıza basalım olur mu?


Ertesi gün hem Eskişehir hem de Seattle grubu ile Laurel konusunu masaya yatırdık. Çıkan sonuç tırnaklarımı o sürtüğün suratında denemem yönündeydi. Bu defa sessiz kalmayacaktım. Sevgilimi çalmak isteyen her kim olursa olsun Yaren'in cadı yönünü görecekti.

Jason gün boyu çok yoğun olduğundan kalbini ancak akşam tamir edebileceğimi bilerek işlerime yöneldim. Bir süre sonra gözlerim kapımda beliren Laurel'e takıldı. Yıllar sonra Jason'ın peşine düşmek nereden aklına gelmişti acaba?

En sahte gülümsememi takınarak ayağa kalktım. Fakat o benden önce davranarak konuşmaya başlamıştı bile. Eh, bu da iyi bir şeydi değil mi? Sonuçta düşmanımın hamlesini görüp ona göre davranabilirdim.

"Patronunla bir görüşme istiyorum tatlım." Dedi güzel sesiyle.

Evet, savaşmaya ve Jason'ı aklınca geri kazanmaya gelmişti. Davette anlamıştım ilişkimizden rahatsız olduğunu ve hiç vakit kaybetmeden şirkete koşması da bunu ispatlar nitelikteydi.

"Patronum değil, sevgilim şekerim."

"Neyse geldiğimi haber ver." Dedi ukala bir biçimde.

"İmkânsız. Birincisi sekreteri değilim, ikincisi tüm iş görüşmelerini ben yaparım. Sen hangisi için geldin? İş mi, Jason mı?" dedim. İşin aslı görüşmeleri Jason ile ortak yapardık ama buna tek başıma yeterdim.

"Jason iş yerinde ona adı ile hitap ettiğini biliyor mu?"

"Jason yalnız kalalım diye koskoca katı boşalttı, sence biliyor mudur?" dedim korumalarıma sorun yok diye işaret ederken.

"Bu arada sen Bay Anderson diyeceksin. Jason arkadaş bile olmadığınızı net bir şekilde belirtti. Aksi halde seni binadan çıkartmak zorunda kalacağım."

Laurel bir süre bocaladıktan sonra devam etti. "Şirketimiz için bir yazılım satın almak istiyoruz. Müsaitseniz şimdi görüşmek isterim."

"Müsaidim ve sizin firmanıza satılacak bir yazılımımız yok." Dedim büyük bir keyifle. Ah! Kızlar şu halimi görseler kesin heykelimi yaptırırlardı.

Laurel acayip diye nitelendirebileceğim birkaç yüz ifadesinden sonra "Hiç profesyonel değilsin." Dedi.

"Sen ise çok profesyonelsin. Profesyonel bir yalancısın. Ne düşündün Laurel? Jason ile beni yan yana görünce diyorum, ne düşündün? Yanındaki ben olmalıyım, mı dedin? O yüzden mi hemen koştun buraya?"

" Ben.. Ne?.."

"Kendini zorlama tatlım. Buraya niçin geldiğini ikimiz de biliyoruz. Boşuna çaba harcadın. Şimdi, yolu biliyorsun."

Laurel bir süre ne yapacağını bilemiyormuşçasına sağına soluna bakındı. Sonra kararını vermiş olacak ki duruşunu dikleştirerek bana döndü. "Jason ile görüşmeyi bekleyeceğim. Senin kararını onaylayacağını hiç sanmıyorum." Dedi.

Tam ağzımı açmıştım ki..

"Yanılıyorsun, onun her kararını onaylarım. Hem de hiç sorgulamadan." Diyen Jason'ın sesini duydum. Ne zamandır bizi dinliyordu acaba?

Jason yanıma gelip elini belime koyarak beni kendine çektiğinde ben, zafer gülümsemesi ile Laurel'e bakıyordum.  Şu an ki mutluluğumun tarifi yoktu. Benim canım sevgilim yine eşsizliğini konuşturmuştu.

"Arkadaşlar size yolu göstersinler.  Ben patronunuzla konuşur niçin yazılım satamayacağımızı anlatırım." Dedi Jason kibarlığını asla bozmadan.

KALBİMDE ÖLÜM    (KAÇINILMAZ AŞKLAR-2) (TAMAMLANDI)Onde histórias criam vida. Descubra agora