Treize

367 23 11
                                    

Kampüsün bahçesinde tek başıma oturmuş, Dostoyevski okuyordum.

'Bazı insanlara, sadece bizimle aynı anda yaşadıkları için bile teşekkür ederiz.'
Alıntı defterime bunu da eklemiştim hemencecik. Uzun zamandır tutuyordum bu defteri. Yazarların düşünce tarzların yakalamaya çalışıyordum bu sayede.

O sırada yanıma gelen Sehun ile gülümsemiş, cümlenin yakıştığı biri olduğunu fark etmiştim.

"Selam Jen." yanıma oturmuştu.
"Selam Hun." elimdeki kitabı görünce gülmüştü

"Etrafına bir baksana, onca insan, onca gözyaşı, onca acı, bir soluk bile alamadan koşuşturmayla geçip giden onca yaşam!" Alıntı yapmıştı.
"Güzel kitap." sonuna da eklemişti.
"Öyledir." gülmüştük.

"Dün Jongin geldi." bana dönmüştü.
"Ne demek geldi?" ben de ona dönmüştüm.
"İşte yürüyerek, ayaklarıyla?" Gülmüştüm.
"Geldi diyorum işte Hun. Sarhoş olup kapıma dayandı, öküz." dudaklarımı büzmüştüm. O ise gülüyordu.
"Gülme ya." ben de onunla gülüyordum.

"Ee sonra ne oldu?" gülmemiz geçince sormuştu.
"Bir sürü itiraf yaptık sonra birlikte uyumuşuz." Göz kırpıp sırıtmıştı. Kan hücrelerim yüzüme hücum etmiş, yüzümü buruşturmuştum.
"Anladım." benim halime gülüyordu bu sefer.
"Aranızda ne var şimdi?" yönelttiği sorunun cevabını bilmiyordum aslında. Cevap veremeyince o da anlamıştı zaten.
Gözlerimi ondan çekip etrafta gezdirmiştim bir süre. En sonunda yuvamı bulmuş, bana bakan gözlere karşılık sıcacık gülümsemiştim.
O, çoktan gülümsüyordu zaten.

O, Chanyeol ve Lisa yanımıza doğru geliyorlardı.
"Selam herkese." Lisa yanımıza atlayarak Sehun'un yanına oturmuştu. Sormayın, bu oturuşun nasıl olduğunu pek de anlatamam. Jongin benim yanıma oturmuş, Chanyeol de elindeki gitarı bana verip Jongin'in yanına oturmuştu.

Uzun zamandır elime gitar almamanın verdiği acemilikle gitarı kucağımda oturtmaya çalışıyordum. En sonunda Jongin gitarla cebelleştiğimi fark etmiş olacak ki gülmüştü.
"Koltuğunun altında duracak. " Bir elini belimden uzatmış, uzaktaki elimi tutarak gitara yerleştirmişti. Diğer eli de boştaki elimin üzerindeydi. Arkadan sarılmış gibi bir görüntümüz vardı tam anlamıyla.

Nefes almayı unutmuştum. Ellerim yanıyordu. Bu heyecanlı halimden çıkmaya çalışırken o, kimse bakmazken omzuma minik bir öpücük kondurmuş, ardından geri çekilmişti.

Kendime gelmem uzun sürmüştü, ama bir şekilde toparlanabilmiştim sonunda.

Tek hatırladığım şarkıyı çalıyordum. Chanyeol şarkıyı ritimden çıkarmış, bana eşlik ediyordu.

"What's going on in that beautiful mind
I'm on your magical mystery ride"
Chanyeol gerçekten güzel sesiyle şarkıyı söylüyor, ben de ara ara ona eşlik ediyordum.

"Aa, bu Boboyla benim şarkım!" Lisa heyecanla söylediğinde Jongin ona ters ters bakmış, susturmuştu. Ardından bakışları beni bulmuştu.

"'Cause all of me
Loves all of you
Love your curves and all your edges" Ben de ona dönmüştüm. Birbirimize bakıyorduk sadece.

"You're my end and my beginning
Even when I lose I'm winning
'Cause I give you all of me
And you give me all of you"

Chanyeol susmuş, sadece ben söylüyordum şimdi. Nakaratı bitirdiğimde susmuş, utanmıştım.
"Sesin güzelmiş Jennie." Chanyeol gamzeleriyle bana bakıp gülüyordu.
"Bundan sonra burada oturup seni dinleyeceğiz miniğim." Sehun mırıldanmış, Jongin ona küçük bir bakış atıp tekrar bana dönmüştü.
"Teşekkür ederim arkadaşlar. Ama ben ChanBaek'i dinlemekten daha mutlu olurum." gülmüştüm.
"Sen de söyleyeceksin." Lisa bana bakıp neşelice söylemişti bunları. Onları kırmamak adın tamam demiştim sadece.

Une Dernière Danse | JenKaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin