Vingt est Cinq

268 24 78
                                    

Yorumlarınızı okumayı çok seviyorum.

İyi okumalar papatyalarım.

-

Seni seviyorum Jennie.

İyi ki hayatımdasın.

Nini'm seni çok özledim.

Ellerini kız kardeşimin üzerinden çekmen için üç saniyen var.

Seni seviyorum abim.

Yaklaşıyor değil mi?

Burada olan burada kalır.

Yoksa puf. Kaybolurlar.

Boşver şimdi zili.

Sevişmenizi böldüğümüz için üzgün değiliz.

Seni istiyorum.

Hoşlandığım biri var.

Seni istiyorum.

Bize söylememen gerekiyor öyle mi?

Seni istiyorum.

Hayatımdan siktir git.

Jongin, içeriden gelen acı dolu seslere karşın sadece duraksamıştı. İçini endişeyle karışık bir korku sararken kendini toparlamış, kapıyı kırarcasına tekmelemeye başlamıştı.

Elindeki papatya buketi çoktan yerle buluşmuştu.

Bobby, yerde kanlar içinde yatan dostuna bakıyordu sadece. Bacaklarındaki güç çekilmiş olacak ki yerle buluşmuştu bedeni. Korkuyordu. Ölesiye korkuyordu. Arkadaşı, dostu, hatta kız kardeşi olan insana bunu yaptığı için lanet ediyordu kendine.

Jongin'in kapı tekmeleme seslerine yerde yatan bedenin de telefon sesi karışmıştı şimdi. Sanki zil sesi de biliyordu olacakları.

Our time is up.
/Zamanımız doldu/
/061818 Billie Eilish/

Bobby, midesinden yükselen hise engel olamayarak koşturmuştu banyoya. Midesindekileri boşaltırken bir yandan da ağlıyordu şimdi.

It's dark enough
The moonlight doesn't show
/Yeteri kadar koyu
Ay ışığı görünmüyor/

Jongin kapıyı kırdığında anında içeri dalmıştı. Tüm bedeni titriyordu, buna karşın ayakta durabildiği için minnettardı kendine.

Sonra onu gördü.

Bir miktar kan vardı aşık olduğu bedenin yanında. Yerde uzanıyordu boylu boyunca.

Kalbinin durduğuna yemin edebilirdi Jongin. Duraksamıştı tekrar. Aklında ne yapması gerektiği dönerken o sadece bakmıştı sevdiği kadına.

-

Bobby, yüzünü yıkadıktan sonra hızla ilerledi arkadaşının yanına.

İkisi de birbirini beklemiyordu.

Bobby, Jongin'i görmesiyle neye uğradığını şaşırmıştı. Jongin ise Jennie'yi kucaklamış, arabasına ilerlemişti. Yapılacak en önemli şey onu hastaneye götürmekti çünkü.

Jennie'nin telefonu tekrar çalarken Bobby yanıtlamıştı bu sefer. Evde tekti, üşüyordu. Daha çok korkuyordu. Hem kendinden hem de verdiği zarardan.

"A-alo." sesi zor çıkmıştı.

"Bobby? Jennie oralarda mı? Ulaşamadım ona." Jiyong'un endişeli sesi kulaklarına dolarken ağlıyordu Bobby.

Une Dernière Danse | JenKaiWhere stories live. Discover now