42

3K 324 74
                                    

42

"Çok fazla."

Çok fazla kişiye yazmıştım. İnsanların dertlerine öyle muhtaçtım ki sanki derdim yokmuş gibi bir de bunu dert edinmiştim. Ve onlara dert olmuştum. Kim bilir ne dertleri vardı? Ne sırları vardı? Yaptığım çok zararsız gibi görünüyordu. Dertlerini dinleyecek bir dost ya da ortak olacak bir hemdert. Fakat meğerse bazılarının yaralarını deşiyormuşum. Ortaya çıkmasından korktuğunuz büyük bir sırrınız varsa ve biri çıkıp size 'Derdini anlat,' dese onun bir şey bilip bilmediğinden şüphelenmez miydiniz?

Okul birden çok büyük ve çok kalabalık gelmeye başlamıştı. Sanki etrafımda büyüyor, büyüyor ve daha da büyürken ben bir karınca kadar küçük kalıyordum. Etrafımdan devasa ayaklar geçiyor, ezilmemek için ne tarafa kaçacağımı şaşırıyordum. Hiçbir lisede şansım yaver gitmemişti, hiçbirinden iyi ayrılmamıştım. Hayatım tam olarak liseye başlayacağım o yaz tatili dönüşünde kararmıştı ve bir daha da aydınlanmamıştı.

"Umut," dedi Sinem, omzuma dokunarak.

Sıçrayarak düşüncelerimden ayrıldım. "Bilmiyorum," dedim. Ses benden çıkmıyor gibiydi, sanki çok uzaktan geliyordu, yaklaşık dört yıl öncesinden kadar.

"Sakin ol, kimse seni tanımıyor, kimse gerçek adını bilmiyor."

Elimin üzerindeki ele baktım. Ardından kafamı kaldırıp Günhan'ın bana odaklanmış gözlerine baktım. Rahat bir nefes almaya çalışırken avuç içimi, Günhan'ın eline doğru çevirdim. Tereddüt etmeden elimi tutarken hâlâ gözlerimin içine bakıyordu. "Sen biliyorsun," dedim. "Sen beni buldun."

"Bana çok fazla ipucu verdin, Valkyrie. Ayrıca seni bulmak o kadar da kolay olmadı." Kendi sesim çok uzaklardan gelirken onun sesi tam dibimden geliyordu. Mükemmel, tok, boğuk bir ses. Brutal vokalin ruha dokunup tüyleri diken diken eden titreşimleri. Beni ana çeken de sonunda bu ses oldu.

Kendi sesimi artık normal bir şekilde duyarken, "Ya onlara da verdiysem?" diye sordum.

Günhan gülümsedi. "Seninle konuşanlar, zaten senin amacını anlayan ve yardım eline uzanan insanlardı. Bunlar ise sadece hayalet. Seninle seni anlayacak kadar konuşmadılar, seni hiç anlamadılar ve yüzden onlara bilerek ya da bilmeyerek bir ipucu verecek kadar zamanın olmadı."

"Haklı," dedi Sinem. Ne zaman ayağa kalkıp elini omzuma koyduğunu hatırlamıyordum ama şimdi yeniden yüzü bize dönük bir şekilde masasına oturuyordu. "Endişelenme, Umut. Sadece dikkatli olman gerekiyor, o kadar."

"O yazıyı yayımlayacak mısın?" diye sordum Sinem'e.

"Asla," dedi hiç düşünmeden, tereddüt dahi etmeden. "Sen, Ali'yi ne yapacaksın peki?"

"Ne olmuş Ali'ye?" diye sordu Günhan.

"Dunkles Licht'i arıyor, onun intihara meyilli olduğunu düşünüyor," dedim.

Günhan tek kaşını kaldırarak bana baktı. "Değil misin?"

"Değilim."

Bana şüpheyle baktı. İntihar konusunu hiç konuşmamıştık ama düşüncelerini tahmin edebiliyordum. O, bunu ilk elden, kendi gözleriyle görmüştü. En yakınının, sevgili annesinin bu yolu seçişini en ön sıradan adım adım izlemişti.

"Öldürüp denize atalım diyorum ben. Zaten deniz de hemen şurası," dedi Günhan, başıyla denizin olduğu tarafı gösterirken gayet ciddi bir sesle.

"Atladığımda Ali beni o denizden kurtarmıştı," diye itiraz ettim.

Günhan, sıkkınlıkla burnundan soludu. Tam olarak neye sinirlendiğinden emin değildim; denize atlamış olmamdan mı, yoksa beni Ali'nin kurtarmış olmasından mıydı? "Bir de intihara meyilli değilim diyorsun," diye söylendi. Zil çaldığında sınıfta bir koşuşturma başladı. "Gitmem lazım," diyerek yerinden kalktı. Elimi en son bıraktı. Parmaklar parmaklarımdan yavaşça, gitmek istemez gibi kaydı. Sadece başımı salladım.

"Sana dönmeyenlerin ya da olumsuz dönenlerin listesini çıkarabilir misin?" diye sordu Sinem, masasından inip sırasına yan bir şekilde otururken fısıltıyla konuşuyordu.

"Birçoğunu sildim, bazıları da beni engelledi. Kim olduklarını hatırlayamıyorum."

Ağrıyan başımı hafifletmesini umarak alnımı ovarken yüksek ve suçlarcasına bir ses duydum.

Hexe.

Ürpererek başımı kaldırdım. Sesin geldiği yönü ararken kapının önünden geçen nöbetçi öğretmenin "Hadi gençler, derse," diye tekrarladığını duydum. Hexe değil, derse diyordu. Ama ses geçmişten yankılandı.

Hiç iyi değildim. Burada kurduğum yeni düzen yıkılmaya başlamıştı.

Verbrenn die Hexe!

Umut Seansları | TextingWhere stories live. Discover now