32

12.1K 738 316
                                    

Ertesi gün uyandığımda fazlasıyla kötü hissediyordum.

Dün gece Egemen söylediği şey üzerine daha fazla o ortamda kalmak istemedim. Uykum geldi diyerek çadırıma yöneldim. Peşimden Arda geldi ilk önce. Birkaç adım peşinden de Çağlar geliyordu. İyi olup olmadığımı sorduktan sonra konuşa konuşa geri döndüler. Ne konuştuklarını merak etmiştim aslında ama öyle kötü hissediyordum ki bunu fazla düşünmeyerek kulağıma kulaklıklarımı takıp uykuya daldım. 

Yattığım yerden kalktığımda henüz saatin erken olduğunu anladım. Saçlarımı toplayıp çıktım çadırdan. Hava güneşliydi ancak hafif rüzgar da vardı. Sweat'imin kollarını aşağı çektim ve biraz yürümeye karar verdim. 

Bugün perşembeydi ve yarın kamp bitiyordu. İçim buruktu biraz. Onlarla eğlenmek gerçekten çok güzeldi. Ayrılmak beni üzüyordu. Bunun dışında onlara her şeyi açıklayacak olmamın verdiği tedirginlik de vardı. Her türlü tepkilerine hazırlamalıydım kendimi. Belki de bugün birlikte geçireceğimiz son günümüzdü. Bunu bilerek bugünümü iyi değerlendirmeliydim.  

Bir süre yürüdükten sonra sıkılmıştım. Çadırımıza doğru yürümeye başladım. Arda'nın çadırına yaklaştığımda birden fermuarı açıldı ve kafasını dışarı çıkardı. Bana şaşkın şaşkın gözlerle baktığında yeni uyanmış olduğunu anladım. Boynunu sağa sola eğip gerindikten sonra gülümseyerek "Günaydın!" dedi. "Gelsene..."

Yavaş adımlarla yanına gittim. Çadırdan içeri girdiğimde oturmam için bana yer açtı. Oturup ona döndüm. "Bu saatte uyanmazdın sen?" diye sordu şaşırır gibi.

Yanında ne kadar kasıldığımı fark edip kendimi geriye doğru attım ve onun yastığına koydum başımı. "Tuhafım şu sıralar." dedim ellerimi iki yana açıp. "Nedenini öğrensen benden nefret edersin..."

Aramızda biraz boşluk bırakıp yanıma doğru uzandı o da. Kafasını bana çevirdi. "Senden nefret etmemi ister miydin?"

"Bilmiyorum..." dedim hafifçe ona dönüp. "Seni de kaybetmek istemiyorum."

"Beni kaybetmezsin. Daha doğrusu kaybedemezsin..."

"Öyle san..." diye sırıttım. "Bir gün benden nefret edeceksin. Hayatından çıkmam için yalvaracaksın."

Yattığı yerden doğrulup gülümsedi. "Yani sen, ben isteyene kadar çıkmayacaksın hayatımdan öyle mi?"

"İşi saptırma... Cidden kötü bir şey yaptım!"

"Anlat bana?"

"Yakında öğreneceksin zaten." dedim ben de yattığım yerden kalkıp. Hafif alayla "Önceden anlatıp hayatımdan daha erken gitmeni istemiyorum!" diyerek açık fermuardan dışarı çıktım. Çadırımıza yöneldiğimde hocanın megafonunu hazırladığını gördüm. Gözlerimi devirerek girdim çadırıma.

"Gençler günaydın, kalkın bakalım!"

Bizim kızları dürterek uyandırdım. Onlar da hazırlandıktan sonra çadırdan çıktık. 

"Dün yorulmuşum baya..." diye söylendi ellerini birbirine kenetleyip kollarını ileriye doğru uzatırken. 

Bağcıklarını bağlayan Didem kalktı usulca yerden. Bize dönüp konuşmaya başladı. "Ben de valla... İyi uyuduk bu gece."

"Yarın gidiyoruz." 

Morali bozuk gibi söylemişti bunu Sudem. Azra da anlamış olacak ki sordu. "Üzgün gibisin Sudem?"

"Yok... Yani... Ne bileyim eğlenmiştim onunla." Kafasını kaldırıp yanlış bir şey demiş gibi düzeltti. "Onlarla yani... Sizinle falan..."

KİVİ|TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin