Şüphe

19.7K 1.1K 101
                                    


DESTEKLERİNİZİ BEKLİYORUM

Keyifli okumalar(Düzenlendi)

Mert sonunda dediği gibi beni pişman etmeyi başarmıştı. Herkesin içine şüphe tohumları ekmişti. Abim duyduğu sözler karşısında kızgınlıkla Mert'in yüzüne sert bir yumruk attı. Mert kendini beton zemin de bulduğunda burnundan akan kan beyaz gömleğini kırmızıya boyamıştı.

"Ne diyorsun sen ulan şerefsiz!  Ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu senin! Pezevenk! Sen kimsin ki kardeşimin namusuna dil uzatıyorsun? Senin yediğin bokları bilmeyen var mı? " Abim sesini iyice yükselterek devam etti. "

Kabahat benim, kardeşimi sevdiğini söylediğin zaman sana inanıp kardeşimi sana vermekti. En büyük hatam bu oldu." Abim beni savunduğu için yüreğime su serpilmişti. Artık hiçbir şey umurumda değildi ama bu durum uzun sürmeyecekti. Babam yanıma gelerek yere siz çöküp başımı eliyle kendine çevirdi. "Kızım Mert'in dediği doğru mu?" Babamın mavi gözlerinin içine bakarken hayal kırıklığını görebiliyordum. Halam yüzünden yaşadıklarını şuan benim yüzümden de yaşıyordu.

"Doğru değil baba! Yemin ederim bunu sana demeye utanıyorum ama sadece onunla birlikte olmaya korktum. Baba evlilik için küçüğüm sen ısrar edince hayır diyemedim. Onu sevmiyorum kendi de biliyor bu yüzden bana iftira atıyor. Yemin ederim seni üzecek hiç bir şey yapmadım... Senin masum küçük prensesinim ben.'" derken sözlerime, gözyaşlarım karışmıştı. 

Bakışlarını aniden Mert'e çeviren babam "Doğru mu bu?" Diye sordu. Babamın oldukça sert bir ses tonuyla sorduğu soru karşısında Mert burnundan akan kanı elinin tersiyle sildi.

"Korkusundan yalan söylüyor kızınız bakire değil kim bilir kimlerle düşüp kalktı. Gerçi Kuzey varken başkasına gerek yok." Mert sinsi bir gülümseme eşliğinde söyledikleriyle istediğini yaparak abimin içine şüphe tohumlarını serpmeyi başarmıştı.

" Kuzey'in bununla ne alakası var! Lan geberteyim mi seni?" O anki öfkeyle abim Mert'in karnına sert bir tekme attı.

"Konuş ulan gebertmeyeyim seni!" Mert'in abimin sert tekmesi yüzünden canı yandığı için derin derin nefesler alırken yüzünü acı içinde buruşturdu. 'Dilerim Allahtan bana yaşattıklarının bedelini en ağır şekil de ödersin.' diye içimden geçirirken Mert acı içinde inliyordu. Ancak bu konuşmasını engellemiyordu. Aksine acı içinde olsa da kendinden emin tavrından vazgeçmiyordu. 

" Geçen gece yemekteki tatsız konuşma için Dilara'dan özür dilemeye gelmiştim. Biraz geç bir saat olsa da Dilara'yla konuşmak istedim. Ama gördüklerimle neye uğradığımı şaşırdım. Dilara bahçede Kuzey'le öpüşüyordu." derken yüzünde çarpık bir gülümseme yerleştirdi. Aşağılık, pislik!

"Ulan şerefsiz! Kuzey'e gözüm kapalı güvenirim. Yalan söylediğin nasıl da belli. Kuzey aşkından öleceğini bilse Dilara'ya yan gözle bakmaz. Seni öldüreceğim." diyerek abim belinden çıkardığı silahı Mert'in alnına dayadı. Silah abimin bir parçasıydı. Neredeyse yirmi dört saat yanından ayırmazdı.

Şu an Mert'in ailesi bizimle gelmediğine seviniyorum. Ne ironi ama onların yüzünden bu haldeyim, yine onların burada olmadığına seviniyorum.  Çünkü yanımızda olsalardı bu sabah kesin bu evden birinin cenazesi çıkardı. Mert alnına silah dayalı olduğu halde gayet rahat kendinden emin aynı zamanda umarsız bir tavrı vardı.

"Oğlum yapma onun gibi biri yüzünden katil olma." derken annem hıçkırıklara boğularak abimin yanına gidip eline yapıştı. Babam oldukça tepkisizdi.

"Bırak anne Kuzey'e iftira atacak kadar küçüldüğüne göre kardeşim doğru söylüyor. Eğer böyle bir şey olsaydı niye evlensin ki, o akşamdan vaz geçer, bu söylediklerini o zaman söylerdi. "

 Fırtınaya Vurgun(Raflarda)Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum