Bölüm 14: Sarılalım sıkı sıkı

404 51 7
                                    

SEHUN

Tam benden ayrılacağı sırada kendime gelip onu tekrar çektim. Şuan gerçekten yaşanıyor mu yoksa ben rüyada mıyım? Jongin tüm şirketin önünde gerçekten bana sarılıyor mu? Yoksa özlemden serap mı görmeye başladım ben? Elimin altında sıcaklığını, boynumda da nefesini hissediyorum.

GERÇEK GALİBA.

Kollarımın arasında kaplandan minik bir kediciğe dönüşmüştü resmen. Eğer  Jongin'e sarılıyor olmasam düşüp bayılırdım herhalde, feels yüklemesinden. Biraz daha öyle kaldıktan sonra ayrıldık yavaşça. Ve gözlerinin içine bakmaya devam ediyordum. Dünyadan soyutlanmıştım resmen. Jongin ise çekinir halde bakışlarını başka yöne çevirdi.

Onun etrafına bakmasıyla gerçekliğe döndüm ve birazdan toplantıya girmem gerektiği yüzüme dan diye indi. Şuan onu bırakamazdım yapamazdım bu hareketinden sonra asla yapamam. Şu haline bak gittikçe daha da güzelleşmiş! S*ktir et toplantıyı filan benim Jongin'le olmam lazım.

Hemen yanımdaki Namjoon hyunga dönüp toplantıyı iptal etmem gerektiğini söyledim. Zaten az önceki sarılma merasimimizden sonra onun Jongin olduğunu anlamıştır. Şuan onlarla Jongin'i tanıştırmak için hiç uygun zaman değildi. Önce bizim hasret gidermemiz lazımdı.

Jongin ise beklentiyle yüzüme bakıyordu bir şeyler dememi bekliyordu galiba.

"Toplantı iptal arkadaşlar. Herkese işinin başına dönebilir. " dediğimde mırıldanmalar başladı birkaç kişi elini kaldırıp söz almak istedi; neredeydik okulda filan mı?

"İtirazı olan varsa oturup sizin itirazlarınızı dinlemeyeceğimin farkındadır umarım. Şuan çok daha önemli bir işim var gidebilirsiniz. " diyip baş selamı verdim. Kimseden çıt çıkmıyordu.

"Jongin tekrar hoş geldin. " diyerek elimle odamı göstererek önden onun gitmesi için işaret verdim. O önden yürürken ben de arkasından onu takip ediyordum. Neden yanında gitmiyorum? Çünkü kendime hakim olamamaktan korkuyorum. Zaten az önceki gösteriden sonra herkesin bizi konuşacağına eminim ama umurumda mı? Değil tabii ki. Onların arasından fotoğrafımızı bile çeken olmuştur. Ama Jongin benim müstakbel eşim sayılır. Onunla dedikodumun çıkması bile ayrı güzel. Ama yine de dediğim gibi bu kadar gösteri yeterdi.

Odaya girdiğimizde masamın sağ tarafındaki koltuklara doğru yöneldi. Ben de tam arkasındaydım. Ve arkasını dönmesiyle burun buruna gelmemiz bir oldu. Geri çekilmedim. O da geri çekilmedi. Amerika'da ona neler olduğunu çok merak ediyordum.

Bu hareketleri, kalbimin ritmini bozmayı geçtim artık durdurma seviyesine getirdi. O gitmeden önce en son birlikte Daegu'dan dönmüştük ve tensel temaslarımız bir elin parmağını geçmezdi. Şimdi geldiğimiz durum beni çıldırma seviyesine bile getirebilirdi. Onun her şeyine deli oluyorum. Esmer teni, kalın dudakları, güzel burnu hepsi gözlerimin hemen önündeydi.

Burunlarımız birbirine değerken Jongin yutkundu ve geri çekilmeye çalıştı. Ama bırakmadım elimi beline sardım. İlk adımı o atmıştı evet ama benim onun peşini bırakmaya niyetim yoktu. bana bir adım gelirse ona on adım gideceğimi biliyordu. Hiç çekinmeden üzerine gitmeye başladım.

Alınlarımızı birleştirdim ve gözlerinin içine baktım. Alnımıza dökülen saçlarımız birbirine karışmıştı. İkimiz de konuşmuyorduk. Ben adım attıkça o geriye gidiyordu aramızdaki mesafeyi açmaya çalışıyordu ama ben hemen adım atıp kapatıyordum ta ki Jongin'in sırtı duvara gelene kadar.

Şu an kaçacak yeri yoktu. O oynuyorsa ben de onunla oynayabilirdim. Herkesin içinde bana sarılarak ne yapmak istediğini bilemesem de o sarılmanın sadece özlemden olmadığına adım gibi eminim. Tabii Jongin ne kadar etkileniyorsa şuan ki ortamdan ben 10 katı filan feels geçiriyor olabilirdim ama buna değerdi.

Yüzümü iyice yakınına getirdim. Dudaklarımız birbirine değmek üzereydi. Sıcak nefesini yüzümde hissediyordum. Elimi omzunun üzerinden duvara yasladım. Cidden şuan tam bir yavru kediydi gözümde. Nasıl bu kadar masum görünebilirdi? Bakışları aşağıdaydı gözlerime bakmıyordu. Çenesinden tutup kafasını kaldırdım. Dokunmamla birlikte irkilip bakışlarını bana çevirdi. O an dudakları o kadar davetkar görünüyordu ki... kendime hakim olmak çok zordu. Ama yapamazdım onun hislerinden emin olmadan onu öpemezdim.

Yutkundum ve gözlerimi kapatıp diğer elimi beline dolayıp kendime çektim. Başımı onun boynuna yasladım. Kokusunu içime çektim. Boynuna doğru konuşmaya başladım.

" Evet seni çok özledim. Ama ben hep seni özlüyorum Jongin. " dedim ağlamaklı bir sesle.

O an Jongin yerlerimizi değiştirip beni duvarla arasını sıkıştırdı. Gözlerimin içine arzuyla bakıyordu daha yeni utanıp kafasını çeviren o değilmiş gibi yanan gözleriyle bana bakıyordu. Aklımı kaybedeceğim bir gün bu adamla baş etmek çok zor!

Derin sesiyle konuşmaya başladığında tüm bedenini bana yasladı.

" Evet beni özlediğini biliyorum. Bende seni özlemeye başlıyorum, bebeğim. " diyip benden ayrıldı ve gülümseyerek gözlerimin içine giren saçı yana çekip çeneme dokundu.

Şuan dizlerim beni nasıl taşıyor hiçbir fikrim yoktu. Tamamen bitik hissediyordum. Gözlerimi kapatıp duvara yaslandım. Dikkatle beni izliyor ne diyeceğimi bekliyordu.

Ben konuşamayınca o konuşmaya başladı. Masum ses tonu geri dönmüştü.

"Sana kahve almıştım Sehun-ah ama koridorda kaldı. Ben hemen alıp geliyorum. " diyerek genişçe gülümsedi.

Been Through | SEKAI ✅Where stories live. Discover now