20. Bölüm

37 5 3
                                    

Selam nasılsınız? Ben biraz değişik hissediyorum çünkü bu serinin ilk hikayesinin finaline geldik. Sonuna kadar okuyun ve şunu söylemek istiyorum şu anlık final fakat ikinci kitabı gelecek bu hikayenin merak etmeyin ve hiçbir şey düşündüğünüz gibi çıkmayacak yani bunu söyleyeyim de  ama bu bölümde mesela bazılarınız şey diyebilir; Ya bu ne aşırı klişe zaten buradan belli ikinci kitaptan ne olacağı. Kim bilir? Belki de hiçbir şey düşündüğümüz gibi çıkmayacak değil mi? Hayatımızda böyle değil midir? Bir şey yaşarız hep mutlu gideceğini ya da hep mutsuz gideceğini düşünürüz ya da bir olay olur onun üstünden kesin şu yaşanacak deriz ama inanın bana görmediğiniz o kadar şey oldu ki... Ben daha fazla spoiler vermeden siz okumaya başlayın seviliyorsunuz yukarıdaki şarkıyı açıp okumaya başlayabilirsiniz.

 Ben daha fazla spoiler vermeden siz okumaya başlayın seviliyorsunuz yukarıdaki şarkıyı açıp okumaya başlayabilirsiniz

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Gözlerimi araladığımda güneş ışığının gözüme vurmasıyla yatağımdan kalkıp banyoya doğru ilerledim. Karşımda duran aynaya baktığımda sesli bir şekilde yutkunup kırılmış saçlarıma,soluk tenime,kızarmış gözlerime baktım ve aynadaki kızın ben olduğuna inanmak istemiyormuş gibiydim. Ben daha güzel,daha iyi olmalıydım sanki. Ama değildim,başka biri olmak istiyordum,başka bir hayat yaşamak istiyordum. Ya da artık daha fazla yaşamak istemiyordum. Ölsem ne olurdu ki? Kim üzülürdü? Kim gerçekten ağlardı? Kimse üzülmezdi,kimse gerçekten ağlamazdı,ve hiçbir şey olmazdı. Şu küçücük dünyada kimse kimseyi umursamazdı. Bir küfür mırıldanıp dolu gözlerime baktım. Önümde duran jileti görünce titreyen kolumla jileti elime aldım ve kolumu kesmeyi düşündüm. Kesince ne olacaktı? Damarlarım kanasa ne olacaktı? Ölecek miydim? Ölmek istiyor muydum? Ölmemek için bir nedenim yoktu. Sinirle elimde duran jileti yere fırlatıp ağzımdan küçük bir hıçkırık kaçırdım. Bu hayatta tek bir şeyi bilmem gerekiyordu ki o da kimsenin beni umursamadığı ve bu hayatta hiçbir şeye yaramadığımdı. Gözlerimden akan yaşlarla banyodan çıkıp aşağı indim. Salona geçip soğuk zemine oturup gözlerimi kapattım. Dizlerimi göğsüme kadar çekmiş ağlıyordum. Şu an bile bir hiçtim ve ağlamaktan başka hiçbir şey yapmıyordum. Ben sadece bu dünyada koskocaman bir yüktüm. İnsanların hayatlarına giren ve istenmeyen kişi...

Aslında ölmeme gerek yoktu eğer telefonumu kapatsam ve evden çıkmasam zaten yaşamıyor bilinecektim. Burnumu hafifçe çekip telefonumu kapattım ve evin kapılarını kilitleyip,perdeleri de çektikten sonra tekrardan ağlamaya başladım.

Gözlerimi tavana dikip ne için yaşadığımı düşündüm. Onun için miydi? O beni umursamazken ben onun için yaşıyordum. Biri için ölmek kolaydır ama biri için yaşamak çok zordur...

Bu zamana kadar neler olmuştu? Dört sene önce annem beni bu şehre gönderdi. İlk geldiğimde ağlıyor gelmemek için adeta direniyordum. Sonrasında teyzeme gittim ve onu gördüm. Sonra yeni bir okula başladım ve Rüzgar ilk arkadaşımdı benim. Bana aşık oldu ben de başkasına aşık oldum. Bir anda da babam geliverdi. Annemle tartıştım burada kalmaya karar verdim. Onun annesi de geldi ama gitti. Sonra da o benden gitti... 

Maviliğin İçinde KaybolmakWhere stories live. Discover now