Keşke sende beni sevseydin benim seni sevdiğim gibi...
Şarkı:cem adrian:ben seni çok sevdim...
Ağırlaşan gözlerimi araladığımda sızan güneş gözerimi acıtmıştı.
Hâlâ arkam dönük şekilde uzanıyordum.
Yavaşça doğrulup kafamı toprağın olduğu tarafa çevirdim.
Kendi kendime mırıldandım...
"Günaydın siyah kelebeğim"
Öyle güzel uyuyorduki bir süre öylece izledim onu.
Bir anda bana dün dedikleri aklıma gelince yutkundum.
Ayaklanıp elimi yüzümü yıkamaya gittim.
Daha sonra köşede duran silahı elime alıp dışarı çıktım.
Dünden kalan kırılmamış bira şişelerini vurmaya çalışıcaktım.
Dün içtiğimiz iki birayıda alıp kütüklere yerleştirdim.
Yerime geçip silahı şişelere doğrulttum ve derin bir nefes aldım.
İlk vuruşumda isabet ettirmek beni şaşırtsada tepki vermeden toprağın şişesine geçtim.
Derin nefes alıp heniden tetiği çektim .
Yine vurabilmiştim .sakin olunca becerebiliyordum galiba.
Sıradaki şişeyi kaçırmıştım ama bu canımı hiç sıkmamıştı.
Silaha alışmıştı ellerim yabancı gelmiyordu artık.
"Hiç fena değil"
Kafamı çevirince toprağı görmüştüm.bana doğru yürüyordu.
Sadece hafif bir şekilde tebessüm ettim.
"Bugün ilk görevimiz küçük tarık'ın ipini çekicez."
Kafamı onaylar şekilde sallayıp yanından öylesine geçtim.
Bu hareketim onu şaşırtsada tepki vermeden arkamdan gelmeye başladı.
İçreriye girince silahıa kenara koyup bir kaç şarjör koydum sırt çantama.
Deri ceketimi üzerime geçirip saçlarımı düzeltmeye başladım.
Bu sırada toprak kendi silahını beline takıp bana baktı.
"Hadi gidiyoruz"
Yine tek kelime etmeden beceriksizce silahı belime takıp çantamı sırtıma aldım.
Yüzü asıldı birden onunla konuşmamam kalbini kırıyordu belkide.
Ama ben ağer konuşursam söyliyceğim tek şey 'seni seviyorum'olurdu.
Önden kapıdan çıkarken o bende onu takip ettim.
Motoru çalıştırıp benim binmemi bekledi ben kaskı takmadan bindim hemencecik.
Artık motordan korkmuyordum hoş silah kullanmaktan korkmayan biri motordanmı korkardı.
İlk yavaş ilerlerken bir süre sonra hızlanmıştık .
Beline sarıldım kokusunu içime çekip gözlerimi kapattım.
Galiba bu dünya üzerinde en kötü şey karşılıksız aşktı...
Uzun süren motor yolculuğundan sonra insan trafiğinin çok olduğu bir yere gelmiştik.
Terkedilmiş binaların olduğu bir köşede durduk.
