28

25.3K 2K 1.1K
                                    

-

Bir hafta sonra

Taehyung benden tam bir haftadır köşe bucak kaçıyordu. Ona sormam gereken şeyler vardı ama benimle farklı konular konuşarak ortamı değiştiriyordu ve lafı ağzıma tıkayıp yatıyordu.

Annesi gitmişti ama aklıma takılan şeylere cevap almak istiyordum. Taehyung annesinden sonra baya kötü olmuştu. Okula iki gün gitmeyip onunla beraber yataktan ihtiyacımız olmadığı sürece çıkmamıştık. Bazen ağlıyordu, bazen uyurken sıçrayarak yataktan kalkıyordu ve rüyasında devamlı yalvarıyordu.

'Jungkook beni bırakma.. Jungkook gitme.. Jungkook beni yollama..'

Artık dayanılmayacak bir boyuta gelen bu durum ile baş edebilmek için başta hiçbir şey olmamış gibi davranan bendim. Yeter ki o eski haline dönsün de, ne olursa olsun diyordum. Fakat rüyalarında ki konuşmaları hiç kesilmedi.

Depresyon halini üzerinden atmıştı ama rüyaları onu yoruyordu. Güzel bir uyku bile çekemiyordu, biliyorum. O yüzden onunla konuşmak istiyordum. Benden sakladığı bir şey olduğunu bildiğim için bunu öğrenmek istiyordum.

Annesi gitmiş olabilirdi ama üzerimde yine de bir korku vardı. Taehyung'u o hastaneye yatıracakları korkusu bir türlü gitmiyordu kafamdan. Bir şeyler yapıp Taehyung'un hasta olmadığını onlara ispatlamam gerekti. Buna mecburum, bunu yapmalıydım.

Bu nedenle Taehyung'un arkadaşı Jin ile görüşmek için gizlice Taehyung'dan numarasını aldım. Jin psikiyatrist olmak için okuyordu ve yanlış hatırlamıyorsam erkek arkadaşı da bu işi yapıyordu. Onlara güvenebilirdim. Başka bir yolum yoktu açıkçası, evime onları sokabilirdim ve Taehyung bunu anlamazdı. Onların yardımı ile hasta olmadığını da raporlamış olurdum. Hızla verilen bir karardı ama yüzüme gözüme bulaştırmadan sonuca varabilirdim.

Taehyung ile bir sohbet sırasında hiçbir arkadaşının onun küçükken yaşadığı şeyi tam olarak bilmediklerini ve sadece şizofren olduğunu bildiklerini söylemişti. Bu nedenle işim kolay olacaktı. Onlara bir şeyleri anlatmak için uğraşmadan sadece gözlem yapmalarını isteyecektim. Bunu Taehyungdan gizli yapmam gerekiyordu yoksa ona inanmadığımı düşünerek bana daha da çok kırılırdı.

Fakat bütün bunlardan önce ise Taehyung'un benden ne sakladığını bulmam gerekiyordu.

-

Eve gelir gelmez mutfağa girdim ve Taehyung ile beraber günler sonra, gülerek yemek hazırlamaya başladık. Marketten aldığım birkaç şişe birayı da buz dolabına atarak soğumaya bıraktım. Artık onu konuşturmam gerekti ve bu yöntemi kullanmak zorunda olduğum için de kendimi kötü hissediyordum.

"Hadi yiyelim çok açıktım," diyerek masaya oturdum ve de dolaptan biraları çıkarıp yanına bıraktım.

"Ohh sevgilim benim.." diyerek biradan bir tanesini açarak ağzına dikledi. Bu hayattan çok bir şey istemiyordum. Bu karşımda oturan adamın, mutlu olmasını ve gülmesini istiyordum. Hiçbir endişe barındırmayan şekilde mutlu olmasını istiyordum.

Sohbet ederek ve yavaşça yemek yiyerek onu izliyordum. Üçüncü biraya geçmişti çoktan. İçince daha rahat konuşurdu Taehyung.

Yemek bitti masayı öylece bırakarak salona geçtik. Dördüncü şişesinin de dibine geldiğinde, kolları arasında ki bana daha da sıkıca sarılıp, saçlarımı okşadı. Her zaman, beni sevdiğini söylemekten bir kez bile geri durmuyordu. Ben de onu seviyordum. Her şeyden çok seviyordum. Yaptığım bütün her şey, sadece onun içindi..

"Taehyung..," dedim biraz tereddütlü bir şekilde.

"Hmm?"

"Sevgilim, bana anlatmanı istediğim bir şeyler var."

I'm Lost - TaekookWhere stories live. Discover now