12. ●AJAN●

3.5K 243 39
                                    

12. BÖLÜM

T.U.Z.A.K!

●●●●●●

Karanlık ortamda yüzüne vuran renkli spot ışıklar, yüzüme bakarak gülen gözlerini gösterdi. Palyaço kılığına bürünmüş kötü bir katil misali gülümsüyordu. Elimi elinin içine alıp nazik bir şekilde üzerini öptü. Bu bir, tanıştığımıza memnun oldum ifadesiydi. Zorlanarak gülümseyip şaşkın bedenimi Melis'e çevirdim. Bizim tanışmamızdan büyük bir zevk alıyor gibi mahçup bir yapı ile tebessüm etti.

İlk olarak Melis yuvarlak halka gibi olan masaya oturdu, ardından Kelebek. Masada Karan'da vardı. Şakaydı sanki, tuzaktı! Bunun başka bir tasviri dile gelmiyordu. Karan'ın kardeşi, Melis'in erkek arkadaşıydı. Hatta Kelebek Melis'i sevmiyordu. Öyle demişti bana. O hiç kimseyi sevmez demişti Melis.

" Ağabeyim, Karan." Kelebek, Melis'e Karan'ı işaret ederek tanıttı. Melis ilk bana baktı. Karan'da değildi gözleri. Benim üzerimdeydi. Oda bilmiyordu belliki. Melis'ten bakışlarımı alıp sinirli yüzümü dans eden kişilere çevirdim. Bu işte bir bit yeniği olduğu zaten belliydi. O kum saati olan kartı gördüğüm zaman anlamıştım fakat bilmediğim detaylar yüzünden pazılım birleşmedi. Kelebek ve sayre Karan, fark etmiyordu. Bu yüzden ikisininde aynı barı kullanması normaldi. Peki anormal olan şey neydi? Kelebeği ilk gördüğüm andan itibaren sormam gereken soru... Neden Melis? Sanki Karan'ın benim için kullandığı bir oyundu bu. Bana Melis üzerinden ulaşmaya çabalıyor olabilirdi. Belki Kelebek bu sahnede kralından aldığı emirleri yerine getiriyordu.

Korkak bedenim, gözlerimi usluca Karan'a çevirdi. Mahallenin kabadayıları misali kurulmuştu koltuğa. Melis'in onu yeni tanıyor olması umrunda değildi. Kıza tek bir söz dahi etmemişti. Gerçi Melis'te konuşmamıştı. Dört kişide susuyordu şu an. Kalkıp Melis'i alarak gitmek istiyordum. İçimdeki ses, sanki bir oyunun içindeymişim hissi yayıyordu tüm bedenime. Derin bir nefes alıp boş boş baktım. Diken üzerinde oturuyorum lafı benim için idealdi. Koltuğun ucuna ilişmiş etrafıma bakıyordum. Aklım askeriye tenceresi gibiydi. Tatsız tuzsuz, dışı simsiyah olmuş kocaman tencere...

Karan'ın el işareti ile bayan bir garson geldi yanımıza. Garson kızın ödü kopuyordu. Titrek ellerini önünde bağlayıp, gözlerini Karan'a sabitledi.

" Beyaz şarap," dedi umursamazca. Ardından Kelebek'e baktı kız. Oda beyaz şarap istedi. Melis bu beyaz şaraplara inat yapar gibi kırmızı şarap istemişti. Korkak kız bana baktığında birbirine yapışan dudaklarımı harekete geçirdim. Sürü psikolojisine uymayacaktım.

" Soğuk su, lütfen. " naif kız başını sallayıp bizden uzaklaştığında Kelebek gülümseyerek yüzüme odaklandı. " İyi gider şimdi. " mantığını düşününce anladığım söz, yüzümü kıpkırmızı yaptı. Bu kelimelere ise Karan sinirle bakmıştı. Kelebeğe öldürücü bakışlarını sunduğu için benim üzerimdeki bakışlar kalkmıştı. Sanki Karan Kelebeği sevmiyor gibiydi. Hâl ve hareketleri bunun ispatını ortaya koyuyordu.

Kelebek Karan'dan yediği soğuk bakışları yüzünden umursamaz bir halde yüzünü şekillendirip elini Melis'in beline attı. Melis ise huzursuzca kıpırdayıp Kelebek'e baktı. Bana, Kağan için ölüp bittiğini söyleyen kız, oldukça soğuktu sevgilisine karşı. Naz yapma evresi miydi?

" Senin için aldığım elbiseyi niye giymedin?" Kelebek bana bakarak Melis'e soru sordu. Psikopat. Bende diyorum, neden Melis benim elbiseme bu kadar çok şaşırdı. Bana göz kırpıp yine kıyafetime baktı. Sabah üzerimde görmüştü. Büyük bir ihtimallede aynısını alıp Melis'e hediye etmişti ruh hastası.

KIRMIZI | AJANWhere stories live. Discover now