30.●AJAN●

2.7K 168 274
                                    

¤30. Bölüm¤
K ü ç ü k  C a d ı

 Bölüm¤K ü ç ü k  C a d ı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡

"Bende seni bir çocuğun dürüstlüğü kadar seviyorum." 

Sessiz odada ağzımdan gırtlağıma giden tükürük, büyük yankı oldu. Göz kapaklarımı istem dışı defalarca açıp kapadım. Heyecandan kalbim ağzımda atıyordu. Karan'ın üzerime vermiş olduğu sıcaklığı da hesap edersek, utancımla beraber soba borusuna dönmüştü bedenim. Duymuştu! Söylediğim her şeyi duymuştu. Ben onu bir çocuğun masumluğu kadar sevindiğimi itiraf etmiştim o ise bir çocuğun dürüstlüğüne benzetmişti sevgisini. Hangi duyguyu yaşayacağımı şaşırmıştım. Beni sevdiğini düşünerek sevinmeli mi, yoksa ona olan aptalca sözlerimi duyduğu için utanmalı mıydım, bilmiyorum.

Gözlerimi Karan'ın gülen sonbahar yaprağı gözlerinden çekip başımı eğdim. Zamanın durduğu yerde bekçilik yapıyordum sanki. Başımızın dibinde öten hastane cihazlarını unutturan kalp atışım, bal gözün sevgiyle bakan gözleri yüzündendi.

Yarasına zarar vermeden yatağın başlığına dokunarak dikelip kalktım yataktan. Az önce uykum var demiştim ya, hah şimdi ondan eser yoktu.

"Be.. Beeen öyle bir şey demedim. Hayal görmüşsün sen. Narkozun etkisiyle, hayal alemine dalmışsın demek ki. " Hem geri gidiyor, hemde titreyen sesimle uyduruk bir yalan sıralıyordum.

Alev alan yanaklarım, buz çağrısı yaparken bana bakarak kahkaha atan adamın kızgın lavları üzerime sıçrıyordu. Bu hasta haline tezat olan kahkahası, yan odadaki hastayı uykusundan edecek cinstendi. O böyle gülünce de bir tuhaf oluyordum. Tabi gülerek yerinden kalkmaya çalışması da cabası. Zorlanarak kendini iteleye iteleye ayaklarını sarkıt yapıp yavaşça kalktı yerinden. Çıplak ayakları yere değmişti. Ah şu utangaç halim olmasa gidip giydirirdim ayakkabılarını.

Biraz ayakta dikelip kendine geldikten sonra başını kaldırarak gülümsedi. Üzerinde saten siyah bir pijama vardı. Lamba sönüktü. Sadece perdesi olmayan kocaman camdan hastane bahçesinin ışıkları odanın belirli bölgelerine yansımıştı. Yansıyan ışıklardan biride bal gözün bedeniydi. Öyle güzel bakıyordu ki, hayır hayal falan görmedin söylediklerimin hepsi doğruydu, demek istiyordum.

Çıplak ayaklarıyla bir adım ve onu takip eden adamlarıyla üzerime üzerime geldi. Tanrım bu gülüşü, bu bakışı içime nakış nakış işlenen en güzel çeyizimdi sanki. Önümde durup alnıma değen saçlarımı kulağımın arkasına nazikçe koydu. Yüzümü keşfe çıkmış gibiydi.

" Ben sana seni duydum, bana ilanı aşk ettin demedim ki. " gülen gözleri beni yerden yere vuran utanç dolu bir limanın yine utanç dolu gemisine uğurladı. Kendimi nasılda güzel ele vermiştim öyle. Bal göz yüzümdeki şaşkınlığı fark edip daha fazla gülümseyerek bedenini bana yasladı. Arkam duvar, önüm bal gözdü. Bakışları  utanmak için öyle güzel bir fırsattıki gözlerimi kaçırmamam elde değildi. Birde bedenime değen iri cüssesi sanki bana oyun oynuyordu.

KIRMIZI | AJANWhere stories live. Discover now