16. ●AJAN●

3.3K 191 101
                                    

16. BÖLÜM

A.C.İ.L

••••••••••••••

Kare kare büyük boşluklar arasında düm düz ilerledim. Her bir kareye, bir adım atıyordum. Başım yerde, zihnim düşünceler içerisindeydi. Burnuma gelen kahve kokusu, yoğun sesler, adımlar, topuklu ayakkabılar, parfüm kokuları ve kolumu tutan Çınar... Sadece hislerimle ilerliyordum. Sanki hastaydım da kolumdaki kişinin yardımına muhtaçtım. Boş bakan gözlerim yanımdaki kişinin hareketleriyle yön buluyordu.

Asansörle birinci kata çıkıp sorgu odasına doğru ilerledik. Adımlarım korkaktı. Geri geri gidiyordu sanki. Gitmek istemiyordu. Buna rağmen bir panda gibi yavaş yavaş ilerledim. Her yaklaşmamda bir cümle kuruyordum beynimde. Kapının olduğu hizaya tam gelince, önünde durup içime sağlam bir nefes aldım. Üzerimdeki siyah elbiseyi düzeltip girdim içeri. Belkıs sandalyede oturmuş başı önünde ağlıyordu. Hüngür hüngür, İçine çeke çeke, Burnunun üzerine sile sile, ağlıyordu.

Ellerimi göğsümde bağlayıp bekledim. CD-R yi görür görmez belindeki kelepçeyi çıkartıp tutuklamıştı Belkıs'ı, Çınar. Kimse daha neyin ne olduğunu bilmeden emniyete gelmiştik. Belkıs sanki çok masummuş gibi için için ağlamıştı yol boyunca. Ağzından çıkan tek cümle, ben bir şey yapmadım, demekti. Beynim o kadar büyük bir şok yaşıyordu ki, dönüpte neden yaptın bunu bile diyemedim. Sahte CD-R alınmış olsaydı bir ihtimal belki yanlışlık oldu gibisinden yorum yapabilirdim, fakat orijinal CD-R'nin de çantasından çıkması beni yıkmıştı. Ne ara benim odama gitmişti, ne ara oradan o CD-R'yi almıştı anlamıyorum. Evin sahibi ben ve Melis olduğumuz için pasta servisi gibi işlerle uğraşıyorduk. O sırada da herkes içeriye lavabo bahanesi ile gitmişti. Fakat uzun süre gelmeyen hiç olmamıştı. Bu kız benim odama hem girmiş, hem kurcalamış, hem de kimseye belli etmeden çantasına koymuştu. Bu çok büyük bir başarıydı. Başarı da denmezdi fakat herkes bunu yapamazdı. Ayrıca sabah onunla karşılaştığımda telefondan birine alabilir miyim tarzında bir şey söylemişti. Demek benim odamdaki CD-R'den bahsediyordu.

Allak bullak olmuştu beynim. Şimdi sorgu odasına girip ne demem gerektiğini bilmiyordum. Belkıs iyi bir kızdı. Polisti ancak zeki biri değildi. Yıllardır aynı pozisyonda ilerliyordu. Bu tip birinin böyle şeyler yapmasına şok oluyordum. Ve hatta en çok şaşırdığım konu buydu. Belkıs, Karan kadar zeki birinin ajanı nasıl olmuştu? Karan, Belkıs'ı ajanı yapmazdı ki. Belki de saf görünmlü olduğu için bu işe onu layık bulmuştu. Ki eğer öyleyse mantıklı bir hareketti.

"Ne vardı içinde?" bana dokunarak konuşan Çınar'ın yüzüne bakıp tekrar önüme döndüm. Aklım da farklı şeyler geçtiği için dalgındım. " Neyin içinde?"

" CD-R," deyip ellerinini cebine koyarak yönünü bana çevirdi. Çınar sadece Karan olayını biliyordu. -K'yı değil! K'yı bilmediği içinde neden CD-R'nin üzerinde -K harfi yazıyordu merak ediyordu haliyle.

" Benim ile alâkalı, önem verdim bir şey,"

"İzlemek istiyorum." dedi hemencecik. Gözlerinde merakın izleri vardı. Belkıs'a bakmayı kesip bende yönümü Çınar'a çevirdim. "Hayır! Kimseye izletmek gibi bir niyetin yok. Lütfen bir kez daha açma konuyu. "

" Karan'ın ajanını bile bununla bulduysak belli ki önemli bir şey. Ve ben onu baş komiser olarak izleyeceğim. " ukala tavırları Çınar'ı bana yabancılaştırıyordu. Normalde bu sözleri söyleyecek cinste bir adam değildi.

" Saygı duymanı beklerdim." dedim sinirle. Oda benim gibi bakıyordu yüzüme. Videoyu izlemesi önemli değildi. Daha sonra bunu sana kim verdi gibi sorular peydah olacaktı ve de dolaylı yoldan Yavuz bey açığa çıkacaktı. Sonuçta -K pisliğinin ajanıda Yavuz beydi. Onu öğrenmesi ise tüm taşları tarumar ederdi. Gerek var mıydı? Yoktu!

KIRMIZI | AJANWhere stories live. Discover now