Bölüm 7

5.4K 106 223
                                    

Derin...😍

Keyifli Okumalar Güzel Okurlarım...

Kulağıma götürdüğüm telefondan bağlanma sesi geliyordu. Kısa süre sonra bir kadın "155 buyurun" diye telefonu açmıştı. Titreyen sesimle "Bir ihbarda bulunmak istiyorum." dedim ve açılan kapıyla beraber telefonu kulağımdan uzaklaştırdım.

Çınar Bey kızgın gözlerle bana bakıyordu, bende karşımdaki aynadan ona. Elimdeki telefonu bir hamlede ele geçirip kapatmıştı. Bir şeyler yaptığında arama kaydını sildiğini anladım. Bana gerçekten fena bozulmuş görünüyordu. Çatılmış siyah kaşlarının altındaki ela gözleri kızgınlığını ele veriyordu.

Kalbim deli gibi çarpıyor ve bana yaşayabileceklerimin ağırlığını haykırıyordu. Elimi kalbime götürdüm. Terliyordum. Suç üstü yakalanmış herkes gibi göz bebeklerimde irileşmişti. Bunu karşımdaki aynadan çok net görebiliyordum.

Yaşadığım şoktan ötürü Çınar Bey'e dönemiyordum. Aynadaki aksimle bakışmamız sonsuza dek sürebilirdi. Göğsümdeki elimi boynuma ulaştırdım. Hafif nemli oluşu beni şaşırtmamıştı. Çınar Bey benim yerimi değiştirmek için sağ bileğimden tutup çıkış kapısına doğru çekiştirdi.

Tuvaletten çıkan kıza elindeki telefonu verdikten sonra hiçbir şey demeden beni tuvaletten uzaklaştırdı. Sıradakilere çarparak ilerlemeye devam ettik. Transa geçmiş gibiydim. Tepki veremiyordum. Kurbanlık koyun gibi mezata götürülüşe ses çıkaramıyordum.

Sıranın sonuna geldiğimizde aklıma gelen şey ile bir anda durdum. Ani duruşum Çınar Bey'i de durdurmuştu. Aklıma gelen şey gözlerimi dolduruyordu.

"Lütfen Mert'e söyleme. Lütfen." dedim. Çok yüksek sesli ortama rağmen fısıltı gibi çıkmıştı cümleler ağzımdan. Beni anlaması neredeyse imkansızdı ama anlamış gibi görünüyordu.

Mert'e söylememesi için gerekirse yalvarabilirdim. İçimden geçen duygular gözyaşlarıma birikti. Gözümden akan yaş gözlerini gözlerimden ayırmıştı Çınar Bey'in. Onunda yüzü benimki gibi durgun ve üzgün görünüyordu.

"Bu mümkün değil Derin. Üzgünüm." dedi. Biten cümlesiyle diğer gözümden bir yaş daha süzüldü süslü yanağıma. Şu an düşüneceğim son şey bile değildi makyajım. Mert sözünü tutardı. Onu tanımama rağmen buna inanmıştım. Gözlerindeki "Emin ol yaparım" acımasızlığının yansımasına şahit olmuştum oda da.

"Eğer söylersen, yıllardır verdiğim emeklerim boşa gidecek! O üniversite sınavı benim hayata tutunmak için son nedenim!" deli gibi yüksek çıkan sesim etrafta dikkat çekmiyordu.
Ses o kadar yüksek ve insanlar kendinden o kadar geçmişlerdi ki kavga ediyor olsak duymazlar, fark edemezlerdi.

Bileğimde olan elinden kurtuldum. Ellerimle ellerini kavradım. Onu gerçekten yakın hissediyordum ve bunu bize yaparsa aramızdaki bağın yok olacağınında farkındaydım.

Ela gözleri kızarmıştı ama başka çaresinin olmadığı da belliydi. Gözlerimi gözlerinden çekmiyor adeta gözlerimle yalvarıyordum. İki gözü birden pes ettiğini gösterir şekilde kapanana kadar bakışlarımı çekmemiştim. Bu hareketiyle ağlayan yüzüm gülmüş ve ben ellerini bırakıp boynuna sarılmıştım.

"Teşekkür ederim Çınar abi." Dediğimde ben bile şaşırmıştım ağzımdan çıkan kelimeye. Umarım bugün ona "abi" dediğim için yarın çok pişman olmazdım. İçimden ona abi demek gelmişti aniden. Şeref'ten daha kötü olabileceğini ise düşünemiyordum.

Ayağımdaki topuklularla boyuna ulaşabiliyordum. Bu yüzden rahatlıkla boynuna sarabilmiştim kollarımı. Abi dememe karşılık o da ellerini sırtıma kondurdu ve bir kaç kez abi edasıyla vurdu. Gözlerim kapalıydı ama tanıdık bir kadın sesinin bize doğru yaklaştığını hissedebiliyordum.

Dört 1 (+18)Where stories live. Discover now