Nefret

7.6K 509 181
                                    

Ağladı, herşeye ağladı, o an elinden ağlamaktan başka hiçbirşey gelmiyordu çünkü. Önce elinden alınan elli yıla, sonra tek dostunun, aşık olduğunu kişinin aslında bir canavar olmasına ağladı. Ah, yüreğinin  derinliklerinde Tom Riddle'ın ne olduğunu bilmiyor muydu?  Tabiki biliyordu! ama gözlerini hakikate kapamıştı. Aynı bir zamanlar Dumledore'un yaptığı gibi.

Ama en çok hiçbirşey yapamamasına, kaybolan elli yılda Tom'un mahvettiğini hayatlara ağladı. Kaç saat ağladığını bile bilmiyordu. O kadar zavallı görünüyordu ki onu bu haliyle gören biri Gellert Grindelwald'un kızı olduğunu aklının ucundan bile geçirmezdi. Ne bekliyorlardı ki? Duyguları olmayan bir robot olduğunu mu? Zaten hayatı boyunca sırf Grindelwold'un kızı olduğu için, seçemediği bir şey için canavar olarak gösterilmemiş miydi?

Geldiğinden beri elinde sıkı sıkı tuttuğu asa ile bir ayna çağırdı. Ağlamaktan şişmiş gözlerine ve berbat   görüntüsüne baktı sanki delirmiş gibi bir kahkaha attı. O an ağzından bilinçsizce şu şözcükler çıktı

"Sen tam bir hayal kırıklığısın Alanis Grindelwald"

                                           ****

Şölenin başlamasından kısa süre önce Dumbledore geldi. Alanis o gelmeden kısa süre önce asasıyla yüzünü toparlamıştı. Şimdi yine herzamanki gibi mükemmel gözüküyordu. Dumbledore kızı incitmekten korkarak, yanına oturdu. "Alanis, şölenden önce konuşmamız gerekiyor." Alanis devamını bekler gibi kafa salladı. Dumledore derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.

"Profesörlerin durumdan haberi var. Aynı zamanda Sihir Bakanlığınında "  Benden sonra Hogwarts'ta okuyan profesörler, diye içinden geçirmeden edemedi Alanis. Sihir Bakanlığına gelince böyle olacağını zaten tahmin etmişti. Sihir Bakanlığı, Alanis ile ilgili konuları tamamen Dumbledore'a bırakmıştı. Alanis babası yenilince Dumbledore onu yanına almasa ne olacağını düşünününce titrediğini hissetti. Ama Dumbledore bunu fark etmeden devam etti.

"Öğrencilerin de durumu bilmeleri gerekiyor, biz söylemezsek ailelerinden öğrenirler." Alanis ise Dumbledore'un yüzüne bakmadan kafa salladı.

"Beşinci sınıftan başlayacaksın ve yeniden seçme yapılacak." Alanis hızla kafasını kaldırıp Dumbledore'un tam gözlerinin içine baktı.

"Beni değiştirip değiştirmediğini öğrenmek istiyorsun." dedi alındığını belli etmemeye özen gösterek. Dumbledore ise hızla gözlerini kaçırdı.

"tamam" dedi Alanis, buz gibi bir sesle.
Çünkü o da merak ediyordu Tom'un onuda kendine benzetip benzetmediğini.

Dumbledore tekrar beşinci sınıftan başlamasını istiyordu çünkü Harry Potter'a yakın olmasını istiyordu. Sesini çıkarmadı.

Ve onbir yaşındaki ilk seçimi geldi gözleri önüne, o Hogwarts'ta büyümüştü ama yinede  o tabureye otururken nasıl titrediğini hatırladı. Seçmen şapkanın sesi kulaklarına geldi ardından

"Güçlüsün Alanis, haddinden fazla güçlü.
Herkes senin Slytherin'e gideceğini düşünüyor olabilir, Ama sen tam bir Gryfindor'sun, Gryfindor'dan başka binada düşünülemezsin. GRYFİNDOR!"

Yine tam bir Gryfindor mu olacaktı ya da seçmen şapka ona artık Gryfindor'a uygun olmadığını mı söyleyecekti?

                                           ***

Hogwarts'ta bu yılın ilk ders günü sonrası şöleniydi. Öğrenciler bina masalarını doldurmuştu. Herkes Dumledore'un büyük salona gelmesini bekliyordu.

Önce Dumbledore girdi salona öğretmenler masasına yürüdü Alanis büyük salon kapısının yanında kaldı. Büyük salona göz gezdirdi daha dün şu masada oturuyordu, tabii diğerlerine göre elli yıl önce. Hogwarts hiç değişmemişti ama öğrenciler farklıydı, muhtemelen dün oturduğu masadaki yaşıtlarının torunları. Bunları düşününce kendine acıdı.

Dumbledore yalandan öksürerek dikkatleri üzerine topladı. Salon aniden sessizleşti. Dumledore bir baş hareketiyle Alanis'i yanına çağırdı. Şimdi bütün başlar ona dönmüştü. Herkes kaşlarını kaldırmış onu merakla süzüyordu. Alanis kendinden emin, asil bir şekilde Dumledore'un yanına yürüdü. Omuzlarındaki mor pelerin yerleri süpürüyordu. O an tam bir prenses gibi gözüküyordu. Dumbledore'un yanına vardığında Dumbledore ona güven verici bir şekilde gülümsedi ve konuşmaya başladı.

"Alanis, benim manevi kızım buraya yaklaşık 50 yıl öncesinden geliyor." dediği an salonda ki herkes nefesini tutmuştu. "bazı nedenlerden dolayı 1995 yılına gönderildi."

- Manevi kızınız mı?
dedi şoktan çıkıp, kendine gelen bir Hufflepuff

Tabiki Dumbledore'un büyüttüğü ve esrarengiz şekilde ortadan kaybolan, Gellert Grindelwald'un biricik kızının efsanesini duymuşlardı. Ama kimse gerçek olduğunu düşünmemişti.

-Evet
dedi Dumbledore lafının bölünmesine aldırmadan.

Salonun gerçeği sindirmesi için birkaç saniye bekledi.

-Alanis Fallon Grindelwald - Dumbledore

Salonda alev hışırtıları yükseldi;

-O Gellert Grindelwald'un kızı!

-O da babası gibi bir karanlık büyücü!

-ya kim olduğunu bilirsin sene katılırsa!

-Onu ben büyüttüm!
Dedi Dumbledore, belkide öğrencilere şu ana kadar kullandığı en sert sesi salonda gürledi.

Ama öğrenciler bağırmaya devam etti;

-O karanlık!

-kanında var!

-O bir ucube!

-O bir canavar!

Bütün bunlara dayanamayan Alanis'in gözünden bir damla yaş düştü ve  Dumledore'a döndü tam gözlerinin içine bakıyordu.

-"Bana bunu tekrar yaşattığın için senden nefret  ediyorum Albus Dumbledore"

Gri Prenses (Grindelwald'un Kızı)Where stories live. Discover now