Gerçek Gryfindor

5.4K 430 70
                                    


Belki de hiç doğmamalıydım."

"Gözleri ellerine kaydı, o eldivenleri çıkarmayı gerçekten düşündü. Sonra kafasını iki yana salladı. "Hayır daha o kadar delirmedim."

Aniden ayağa kalktı, başının dönmesiyle düşmemek için yatağa tutunmak zorunda kaldı. Birkaç saniye bekledikten sonra banyoya ilerledi. Şuan soğuk su ihtiyacı olan şeydi.

Başı dönüyordu, ve iyi hissetmiyordu. Duvarlardan destek alarak banyoya ulaştığında, Daha fazla dayanamadan yere yığıldı.

Sırtını soğuk mermere yasladı, ve asasının bir hareketiyle başından akan buz gibi suya tepki bile vermeden, başka anılara daldı.

Burası Hogwarts bahçesiydi. Birinci sınıfa yeni başlayan kızın ellerinde eldiven vardı. O malum olaydan kısa süre geçmişti.

"Canavar!"

"Sen bir canavarsın!"

"Dumbledore nasıl senin burda olmana izin veriyor anlamıyorum!"

"Ucube!"

Alanis önünü kesen ve ona hakaret eden çocuklara
nefretle baktı. Eğer Dumbledore onu uyarmasaydı,
Muhtemelen o çocuklar haftalarca hastane kanadından çıkamazdı.

Derin bir nefes aldı ve yönünü değiştirmeye karar verdi. Arkasını döndüğünde başkalarının da geldiğini gördü.

"Canavar!"

"Ucube!"

Ona edilen  hakaretlerle gözlerini kapadı ve dişlerini sıktı.

"Ona böyle diyemezsiniz! " sinirli çıkan başka bir ses duydu.

Gözlerini açtığında onun yaşlarında gibi gözüken bir çocuk gördü. Çocuk uzun boylu, koyu renk saçlı ve açık tenliydi, cübbesinin üstünde Slytherin arması parlıyordu. Gözleri kısarak diğer çocukları nefretle süzüyordu. Alanis'in derslerden tanıdığı kadarıyla adı Tom Riddle'dı.

Tomdan korktukları herhalinden belli olan çocuklar hızla uzaklaştı.

"Neden geldin! Yardımına ihtiyacım yoktu!"

"O iğrenç bulanıkların sana öyle demesine neden izin verdin!"

İkisinin de aynı anda söylediği laflarla, Alanis kafasını salladı ve Tom'a arkasını dönerek, yoluna devam etti.

Arkasında kalan Tom da neden ona yardım ettiğini sorguluyordu. Ona "ucube" demişlerdi, "O iğrenç bulanıkların onun gibi bir safkana öyle demesine kızdım." dedi kendi kendine.

Uzun zamandır kıza yaklaşmak için bir fırsat arıyordu. Kız güçlüydü ve onun yanında olmalıydı.
Ani bir kararla kızın peşinden gitti.

"Teşekkür etmeyecek misin?"

"Hayır."

Tom'un aldığı cevapla kaşları çatıldı.

Onun bu halini gören Alanis alayla sırıttı.
"Senden yardım istemedim ki?"

Tom Riddle'ın bir kaşı havaya kalktı. Kız onunla nasıl böyle konuşabiliyordu? Sonra aniden,
"Slytherin olmalıydın," dedi,
"Diğer Gryfindor'lara hiç benzemiyorsun."

Alanis dudağını büktü ve yürümeye devam etti.
" O zaman sen hiç gerçek bir Gryfindor'la tanışmamışsın."

Tom Riddle'ın aldığı cevapla ağzı açık kaldı.
Kız gerçekten de diğerlerine hiç benzemiyordu.

"Dumledore'a çok benziyorsun."

Kız bunu duyunca durdu, yüzündeki sırıtışın yerini ciddiyet aldı. Tom Riddle ise kızın neden böyle bir tepki verdiğini anlamazken, sonunda onun dikkatini çektiği için memnundu.

"İnan bana Grindelwald'a benzeyen tarafımı görmek istemezsin."

***
Alanis güneş yeni doğarken uyandı, halbuki ne zaman uyuduğunu bile hatırlamıyordu.
Üzerinde askılı beyaz bir elbise olduğunu farketti. Beline gelen altın sarısı saçları hala ıslaktı. Sonra dün yaşananlar doluştu beynine ve aniden yataktan kalktı.

Terastan baktığında daha erken olduğunu farketti. Güneş yeni doğuyordu ve Kahvaltıya daha vakit olmalıydı.

Bugün derslere girmek istemediğini karar verdi.
Daha fazla iyi kız rolünü oynamayacaktı.
Zaten bugün Dumledore'un Harry'ye anlatacağı şeyler ile ondan nefret edeceklerdi. Uzatmanın ne anlamı vardı ki?

Ani bir kararla gölün oraya indi.
Çimlerin üzerine oturdu ve temiz havayı içine çekti. Arkasını döndüğünde Hogwarts tüm zarafiyle karşısında duruyordu. Ezberlediği manzaraya hayranlıkla baktı.

Sonra yanına birinin oturduğunu hissetti.
Kafasını çevirdiğinde Dumbledore'u gördü.

"İyi misin?" dedi Dumbledore endişeyle.

Alanis gülümsedi, "Şu manzara karşısında kim iyi olmaz ki?" Dedi Hogwarts'ı göstererek.

Dumbledore o gülüşün sahte olduğunu hemen anladı, ve kızın konuyu değiştirme çabasına onaylamazca kafa salladı, ama üzerine gitmedi.

"Bakanlığa gitmemiz gerekiyor." dedi, halinden hoşnutsuzca.

Alanis kafa salladı. "Nurmergand'a gidecek miyiz?" dedi aniden. Dumledore bunu duyunca gülümsedi, ama sadece onu çok iyi tanıyanlar anlayabilirdi o gülümsemedeki acıyı.

Düşüncelere dalan Alanis bunu görmedi.
"Beni özlemiştir." dedi, heyecanla, ama sesindeki acı hissediliyordu.

"Çok özlemiştir." dedi Dumnledore, Gellert'in ona geçen elli yılda her hafta gönderdiği, ve tek konusu Alanis olan mektupları düşünerek.

Alanis heyecanla devam etti. "Peki Newt, Tina Queenie, Jacob?"

Dumbledore bu isimleri duyunca yutkundu.
Acıyla kafasını salladı. "Özlediler."


Ya aslında eklemek istediğim şeyler vardı ama işler biraz karışacağı için diğer bölüme kaldı.

Gri Prenses (Grindelwald'un Kızı)Where stories live. Discover now