to see your face once

1.8K 183 35
                                    

Sirius Remus'la beraber soğuktan titreyerek çıktıkları bahçede, yasak saat olduğu için altına girdikleri pelerini cebine tıkarken ormana girmiş çocuğun arkasından seslendi. "Rem, neden burada olduğumuzu artık söyleyecek misin?"

Remus ona dönüp neredeyse alayla güldü. "Burası bu saatlerde tehlikeli mi diyeceksin?"

Sirius sızlayan kalbine aldırmadan seslenmesiyle duran çocuğun yanına gidip tek elini tuttu. "Saçmalama, bir aptal olur da bize saldırmaya karar verirse, siyah ve çok güzel bir köpek tarafından parçalanır."

Remus, Sirius'un onun dediğine atıfta bulunmasıyla gözlerini kaçırıp etrafta gezdirdi. Hala onunkiyle birleşik duran elini baş parmağının bir hareketiyle okşadı. "Buraya neden geldik Rem?"

Remus, gecenin karanlığının bakışlarına bulaştığı gözleriyle, yüzündeki bastırmaya çalıştığı, muhtemelen Sirius gibi asla bastıramadığı, hafif gülümsemesiyle, karanlık yüzünden neredeyse siyah görünen bukleleriyle, soğuğun getirisiyle kızaran burnu ve yanaklarıyla kendisine baktı.

Sirius bununla ne yapacağını bilmiyordu, kalbi sanki yaramazlık yaparken yakalanmış gibi hızla atıyordu.

Eğer yaptığı bir yatakhaneye tezekbombası atmak veya birinin yüzünde inanılmaz büyük bir yara çıkarmak olsaydı, muhtemelen arsızca sırıtmasını tutmaya çalışır, dirseğiyle profesörler bakmıyorken James'i dürter ve daha az ceza almaya bakardı.

Oysa şimdi hissettiği şey rahatsızlık veriyordu. Sonuçta kim sürekli midesinin garip bir kasılma içinde olmasını isterdi? Ama bu his Sirius'un içinde öylesine bir yere tam oturuyordu ki, Sirius o rahatsızlığa aşık oluyordu.

Sirius karşısındaki çocuğa aşık oluyordu.

"Sadece, buradan ayrıldığımızda sırf ben birkaç gecesini mahvettim diye buranın aklımızda kötü kalmasını istemiyorum."

Sirius, son zamanlarda Remus'un neredeyse sürekli Çapulcular'ı Yasak Orman'a getirmeye çalıştığını fark etti.

Remus'u sandığından daha farklı şekilde sevdiğini fark ettiğinden beri gözünde, akmak için hazırda bekletilenler adlı bir gözyaşı kesesi olduğuna yemin edebilirdi.

Boyu ondan kısa olmasına rağmen karşısındaki çocuğun omuzlarına sarıldı. "Burasının gecesini asla mahvetmezsin. Eminim bu ağaçlar dolunaya gün sayıyordur, Rem. Ben ağaç olsam sayardım." Geri çekilip çocuğun dolmuş gözlerine baktı. Sağ elini onun yanağına götürdü. Eliyle değil gözleriyle sevdiğine inanıyordu, hissediyordu... Biliyordu.

Çocuğun elleri onun belinin biraz üstünü buldu. "Yüzünü bir kere görebilmek için."

 We're Not Friends / ❝Wolfstar❞Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin