1. bölüm

830 23 5
                                    

Parkta oturmuş ve sevgilimi bekliyordum. Bir süredir aramız soğuk. Eskisi gibi değildi sanki. Kaç kez sebebini sorsam da beni geçiştirmişti. Şimdiyse beni parka konuşmak için çağırmıştı. Sonunda ne sorunumuz varsa halledeceğimiz için seviniyordum.

Geldiğini gördüğümde ayağa kalktım. Öpecekken geri çekildi. Bu hareketi kalbimi kırsa da bir şey demedim ve banka oturduk.

SJ: Seni dinliyorum..

Derin bir nefes aldı ve parmaklarıyla oynamaya başladı. Ne zaman konuşmakta zorlansa, utansa ve yanlış bir şey yapsa parmaklarıyla oynardı.

JH: Soo Jong.. ben çok düşündüm. Tüm her şeyi.. dört senedir birlikteyiz ve güzel anlar biriktirdik. Ama her şeyin bir sonu vardır. Bir buçuk aydır artık seninleyken mutlu değilim, heyecanlanmıyorum, içten gülmüyorum. Kalbim eskisi gibi hızlanmıyor. Bunu sana yapamam, seni daha fazla incitemem. Üzgünüm, ayrılalım..

Yaşlı gözlerimle ona baktığımda o da bana dönmüştü.

SJ: Seni bırakmamı istiyorsun Jee Hyun.. bunu nasıl yapabilirim ki? Deneyemez misin? Şans veremez misin? Elimden gelenin daha fazlasını yapacağım..

JH: Çok denedim. Kendimi zorladım ama olmuyor, yapamıyorum..

SJ: O zaman.. seni son kez öpebilir miyim? Lütfen..

Başını sallayınca yüzüne yaklaştım. Dudaklarımız arasında santimler kalmışken durdum. Beni sevmeyen birini öpemezdim. Hızla başımı geri çektiğimde bana baktı.

SJ: Bunu sana yapamam.. üzgünüm..

Banktan kalkıp arabama doğru koştum. Kemerimi takıp arabayı çalıştırdım ve eve gittim. Kaza olmaması için ağlamayıp kendimi sıktım.

Eve varmamla göz yaşlarım ortaya çıkmıştı. Yavaş adımlarla odama çıkıp banyoya girdim. Suyu açıp altına oturdum ve sesli ağlamaya başladım.

Dört senem gözümün önünden geçti. Jee Hyun benim mutluluğumdu. Üzgün olduğumda beni güldüren, gerektiğinde tarafımı tutan, beni koruyan, ağladığımda yanımda olan tek kişiydi. Arkadaşlarım Seoul'a taşındığında fazlasıyla üzgündüm. Bu beni çok sarsmıştı. O zaman tüm gününü benimle geçirmiş ve unutturmuştu.

Şimdi o da hayatımdan çıktı. Hem de sonsuza kadar.

Ailem mi? Onlar yok. Daha altı yaşımdayken evimiz yanmıştı. Annem ve babam yanarak öldü. Oppa'm ve ben kurtulmuştuk. Akrabalarımız bize bakmak istemeyip ayrı ayrı yetimhanelere verdiler. O günden sonra onu görmedim. Nerede olduğunu bile bilmiyorum. İsmini bile o anın korkusuyla unutmuştum. Kendimi zorlasam bile hatırlayamıyorum. Karşılaşsak büyük ihtimalle bir birimizi tanımayız. En azından ben tanımam. Onunla ilgili hatırladığım tek şey benden üç yaş büyüktü. Yirmi beş yaşında olmalı..

Islak kıyafetlerimi çıkarıp tekrar suyun altına girdim. Yarım saatin ardından banyodan çıkıp üzerimi giyindim. Aç olduğumu hissettiğimde mutfağa indim. Aklıma yemek yaptığımız an gelince tekrar gözlerim doldu. Gözyaşlarım daha akmadan sildim ve dünden kalma yemeğimi ısıttım.

Bundan sonra ne yapacaktım? Beni nasıl bir hayat bekliyor? Yalnız ne yapacağım?

Bilmiyorum.. bildiğim tek şey hayatımın mahvolduğu..


ASİ PLATONİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin