*Bölüm Beş*

47 3 133
                                    

Herkese yeniden merhaba! Nasılsınız?

Ben çok iyiyim çünkü, bölüm gerçekten bomba gibi.

Ayrıca size hikayenin Twitter hesabından da bahsedeceğim. Bölümle ilgili duyuruları takip etmek, küçük ipucuları görmek için lütfen takip edin.

Twitterdan paylaşmak istediğiniz bölüm hikayelerini Labirent hastagıyla atarsanız benimde görmemi sağlarsınız. 

Devrimciler için henüz bir fan adı olamasa da Gündüzcüler kendilerine #daydream adı koydular. Gündüz sevenler bu hastagle paylaşım yapabilir.

Twitter adresi: labirentuclmesi

Sizleri çok seviyorum. Sizleri Sanrı'nın annesini sevdiği kadar seviyorum.

Okuyan gözlerinizden öperim ♥️

🍁

Bölüm Şarkısı : Low - Lulably

🍁

"Kaç kez düştüm diye sorma, daha yere çakılmadın"

🍁

Sanrı. Kimi tercih edersen et. Ben hep ellerinden tutacağım.

Gece gibi mi? Yoksa Gündüz gibi mi?

Devrim Sanrı'yı biraz daha kendine çekerek diğer elini de avucunun içine aldı. Korktuğunu düşünüyordu. Prensesler korkardı fakat Sanrı'nın aklı anlatılan masaldaydı. Alnı, Devrim'in sırtında olan küçük kız çocuğu bir karar vermeye çalışıyordu. Kafasını allak bullak eden bir karardı bu. Mekanizmasını da derinden sarsan bir karar olacaktı, bilmiyordu.

Sanrı'nın uzun, simsiyah saçları dağılmıştı. Bir tutamı Devrim'in omuzlarına evlatlık verilmişti. O an bahçe kapısından içeri Hakan girdi, nefes nefeseyeydi. Onun çıkarttığı sesle tüm silah namluları Devrim'den Hakan'a döndü. İçin de garip bir hisle 'yetişemedim' diye düşündü. Sanrı'nın, dağ gibi duran Gecenin arkasında bir kuş gibi sığındığını bilmiyordu.

O anın verdiği ağırlıkla sesi dahi çıkmamıştı, 'Bu kez öldürdüler' dedi kendi kendine 'Bu kez öldü, bu dünya onun gibi nefes alan bir kadını daha ağırlamayacak. Onun gibi hırsları olan, onun gibi kötülüğe bulaşmış, umursamaz biri gelmeyecek...' Yutkundu.

"İşinin başına dön" diye kükredi Erman. Hakan yavaş hareketlerle arkasını döndü ve uyuşmuş gibi bara doğru yürümeye başladı. Bara ulaştığın da telefonunu eline aldı. Rehbere girdi. 'K' isimli numaraya tuşladı ve kulağına götürdü. Üçüncü çalışta telefon açıldı.

"Öldürdüler" dedi. "Yetişemedim, öldürdüler" telefonu kapattı ve ağlamaya başladı. Bilmiyordu, gözünü kırpmadan insan öldürebilen Sanrı'nın bir omuzun içerisinde saklandığını. Bilmiyordu Sanrı, yaşadığı tüm acıların aslında bir hiç olduğunu. Esas oyun şimdi başlıyordu. Daha büyük yaralar alacaktı, en büyüğünü.

O sebeple şu an 'kaç kez daha düşeceğim' diyordu kendine. Gelecekten gelen Sanrı, bu anıları düşünürken bir sahil kasabasında ki taburede 'Düşmemiştin ki' diyecekti. 'Düşme eylemini gerçekleştiriyorsun, hala. Büyük ve sonu gelmeyen bir kuyuya attılar seni ve sen senelerdir düşmeye çabalıyorsun. Dibini görsen. Yerle bir olup bir bütünleşsen toprakla, kırılsa tüm kemiklerin, belki ayağa kalkabilirdin yeniden' diyecekti. 'Ama sen yerle bir bile olamamıştın o gün Sanrı.'

"Burada 7 tane çam yarması adam, iki lokmalık kıza mı eziyet ediyor? Yazık" dedi Devrim. Sesini duyar duymaz Sanrı gözlerini açtı ve uzaklaşmaya çalıştı. Fakat Devrim buna izin vermedi. Kaşlarını çatarak kafasını sağa yatırdı aniden "Adam demiştim değil mi? Pardon"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 15, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

LabirentHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin