Geçmişin Vizyonları

122 58 111
                                    

Bert'ün, bu gördüklerinin bir vizyon olduğunu anlaması uzun sürmedi. Patlamış dudağı ve kanayan kaşı ise yaşadığı anın hangisi olduğunu ona açıkça gösteriyordu. Aşina olduğu şeyleri yaşıyordu, tıpkı bir dejavu gibi ama bunun dejavu kadar  kısa sürmeyeceğini hissediyordu. Hatta hissetmekten öte biliyordu bunu çünkü bu bir anıydı ve ne yazık ki sadece bir an sürmeyecekti. 

Yakın geçmişten olan bu anıyı şimdi, sanki bir camın arkasındaymış gibi izliyordu. Önce sandalyeye bağlı olan kendine, sonra camın önünde kollarını göğsünde bağlamış Berene baktı. Bu onun öldüğü anıydı. Berenin gözlerinin önünde nasıl öldürüldüğünün ânı. Beyninin içine birileri girmiş unutmak istediği bu anıyı ona tekrar yaşatıyordu. Hem de hiçbir ayrıntıyı atlamadan.

Bert tüm bunları tekrardan görmekten rahatsızdı ve acı çekiyordu ama bu durumun içinden nasıl çıkacağını da bilmiyordu.

Bert şimdilik sakin olan ortama bir kez de büyük resimden bakmak istedi çünkü içinde bir yerlerde duyduğu o cılız ses ona bir şeyler fısıldıyordu. O günden beridir onu yiyip bitiren 'Beren bunu neden yaptı?' sorusunun cevabı belki de buradaydı. 

Bert odayı inceledi. Gözünden bir şeyin kaçmaması için dikkatle baktı. Büyükçe bir odanın ortasında bağlı halde o vardı. Beren ve patronu pencerenin önündeydi. Odada onların dışında duvarın kenarında bulunan küçük bir masa ve üzerinde bir dizüstü bilgisayar ile birkaç içi boş tüp vardı. Onun yanında ise büyükçe bir masa ve sandalyeler vardı ve üzeri boştu. Odada bulunan üç adet kocaman olan vitray pencere içeriye loş bir ışığın girmesine sebep oluyordu. Biri hafif aralık olan bu pencere Berenin hemen arkasında kalıyordu. Berenin önünde bulunduğu ikinci vitray pencere ise tıpkı üçüncüsü gibi sıkı sıkıya kapalıydı. Beren olduğu konumdan ara ara Bert'e kısa ve endişeli bakışlar atıyordu. Bu bakışların bu kadar kısa sürmesinin sebebi ise aslında patronuyla tartışma içerisinde olmasındandı.

"Bunu neden yapıyorsun!?" diye karşısındaki çileden çıkmışçasına bağırdığında Bert onun sabrının gerçekten de sınırında olduğunu anlamıştı.

Berenin bağırmasından hoşlanmayan patronu, suratını ekşiterek kadına baktı. Kadının bağırmasına sinirlenmişti ama o da kadının sabrının tükendiğinin farkındaydı. Bu yüzden sesini olabildiğince normal tonda tutmaya çalışarak konuşmaya başladı.

"Lütfen daha sakin konuş." dedi

Beren sinirle ellerini açık olan saçlarından geçirdi ve hırsla ensesinde toplayarak bileğindeki yeşil toka ile bağladı. Adamın normal ses tonuna karşılık bu sefer Beren de daha sessiz konuşmaya başladı.

"Cidden soruyorum Tom, bunu neden yapıyorsun? Derdin para mı? Aldığının daha fazlasını veririm." 

Adam kadının  teklifi üzerine alayla bir kahkaha attı ve küçümseyerek kadına baktı.

"O kadar paraya sahip değilsin."

"Ben değilim ama o sahip." dedi kafasıyla Bert'ü işaret ederek. "İstediğini sana verebilir. sadece bu işten vazgeç. Bu tehlikeli oyunu oynamayı bırak artık!"

"İnan bana o bile böylesine sahip değil. Ayrıca tehlike konusuna gelecek olursak. Kimin için tehlikeli? Ben de her şey kesinlikle yolunda."

Beren karşısındaki adama tiksintiyle baktı. Yaptığı şeyin farkındaydı. Güç sarhoşuydu ve bu hoşuna gidiyordu. Beren, Tom'a baktı ve kafasını iki yana salladı.

"Bunu bana yaptırdığın için senden nefret ediyorum." dedikten sonra belinden silahı çıkardı ve adama doğrulttu. Kafasıyla Bert'ü işaret ederek " Çöz onu! "dedi. Sesi tehditkardı.

Tuhaf Hayatımdaki Küçük SırlarWhere stories live. Discover now