YB | 11 | Yalan Perdesi

20.3K 1.2K 2.3K
                                    

Selam canlarım!
Keyifli okumalar...
Yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen.

Kara gözleri en yoğun siyahlığa bürünmüş, doğrudan yeşil çeyreklik dilimime bakıyordu. Kaskatı kesilen bedenimi milim oynatabilsem öpmek için tutuştuğum dudaklarına dokunurdum. Göğsüm her inip kalktığında nefesleri hızlanıyordu. 

''Küçük-küçücük kız mı?'' 

Çatallaşan sesim benim lanetimdi. Dudaklarımdan uzaklaşınca ikinci bir lanet daha geldi. Daha ağır bir lanet.

Dudaklarında belli belirsiz bir gülümseme peydahlanırken kulağıma doğru eğildi. Dudaklarının dokunduğu nokta buz keserken kulağıma, ''Eva..." diye fısıldadı. "Sen benim sabrımın sınırı gibisin.'' 

Nefesinin süzüldüğü her bir nokta kemiklerimi titretiyordu.

 ''Sen...'' diyemedim. 

''Ben ne? Söyle...'' dedi usulca.

''Sen bana ne yapıyorsun Alaz?'' dedim sorar gibi. 

Fısıltıma kalp ritimleri hızlanmıştı. Boynuma gömüldüğü yerden kalkıp suratıma yaklaştı.

"Bu hissettiğim şey..." dedim yarım yamalak. "Ne bu hissin adı? Neden böyle hissediyorum?"

İfadesi bambaşka bir hal aldı. Gözlerindeki arzu dolu bakış gitgide yoğunlaşırken bana, dudaklarıma yaklaştı. 

"Nasıl hissediyorsun?" diye fısıldadı nefesi dudaklarıma değerken. 

"Sadece..." diyebildiğim yutkunarak. "Seni istiyorum."

Bu itiraf öyle bir itiraftı ki, Alaz Yargın'ın bakışları da ifadesi de tamamen değişmişti. Esasında ben bilgisiz, cahilin tekiydim; bundan dolayıydı ona her şeyi pat diye itiraf edişimin nedeni. Süreç nasıl işler bilmiyordum ki. Ne yapacağımı da bilmiyordum. Yalnızca karnımdaki kasılma ve göğsümdeki sıkışıklıkla hareket ediyor, konuşuyor, bakıyor ve dinliyordum. 

"Biz..." dedi ve gözlerini kapattı. Yutkundu ardı ardına. "Kalbini kırmak istemiyorum ama..."

Dudaklarımı dudaklarına sürterek, "Benim kalbim kırılmaz," diye fısıldadım. "İnan bana istesen de kırılamaz."

Ufak temasımız ikimizin de tüylerini diken diken ederken bacaklarımın arasında sertleştiğini hissettim. Ben de ondan halliceydim. Islaktım; hiç olmadığım kadar. 

"Yapma," dedi, gözlerini açtı. "Ben--"

"Açıklama yapma bana," dedim yutkunarak. "Biliyorum zaten. Yani... Bizim..."

"Odaklanmamız gereken başka şeyler var," dedi ciddiyetle. 

Yutkundum. "Biz... Bir an önce şu lanet işten kurtulalım."

"Bir an önce," dedi ve hızla üzerimden kalktı. 

Benden uzaklaşacağını zannettim önce. Ancak sonra beni göğsüne çekince rahatladım. Anlaşılan yine ona sarılarak uyuyacaktım. 

''Uyu ufaklık, hemen," dedi yorganı kafama kadar çekerken. 

İçeriye onun kokusuyla boğulma riskini göze aldım ve gözlerimi kapattım.

Neydi bu his? Aramızda neler oluyordu?

•••

Kahvemden büyük bir yudum alırken üst kattaki terasa doğru çıkmaya başladım. Güneş yeni doğmuştu, Alaz ise henüz uyanmamıştı. Dün eve gelir gelmez bütün planımızı gözden geçirmiştik. Gece ikimizin arasında olanları saymazsak yorucu ve çirkin bir gündü. Enes yurt dışındaydı. Birkaç hafta sonra İzmir'deki barına geri dönecekti.

Yara Bandı (Tamamlandı)Where stories live. Discover now