YB | 19 | Karanlık Azap

17K 1K 1.1K
                                    


~Unutmayın ki; gecenin en karanlık vakti, güneşin doğmasına en yakın olan vakittir~


Şeytan birinden;

Kaç dakika geçti? Kaç saat? Kaç gün? Kaç hafta? Hep sayardım çünkü saymam gerekirdi. Bu sefer korktum, sayamadım.

Kötülüğü doğuran anneler geçmişte bir yerde hala yaşamaya devam ediyorlar. Yeni doğumlar, henüz ölümler getiriyor peşi sıra, dönmekten asla vazgeçmeyen dünyanın akışına katılan hayatta... Benim kötülüğümü kim doğurmuş? Hangi baba katmış tohumunu anne rahmine? Kaç saniye sürmüş döllenmesi? Büyümesi kaç gün?

İlk defa sayılarla zihnimi bulandırmıyorum. Berrak mavi denizin rengi yeşile dönüşüyor, bir tek ona odaklanıyorum. Beşik sallanıyor, kız çocuğu içinde uyuyor, ben karanlığa pusuyorum. Gölgem karışıyor pencereden vuran gecenin ışığına. Gülümsemek istemiyor gibiyim, zaten dudaklarım kapalı tutuyor kendini mıh gibi. Bakıyorum ve görüyorum. En önemlisi anlıyorum. Net hissediyorum kendimi, içten içe emin olamıyorum. Deliriyorum. İkilimdeki aklıma zamanın kattığı sayılardan yenisi eklendikçe daha çok deliriyorum.

Kısacık saçları rüzgarı bir yel gibi estirmiş... Biliyorum aslında fırtınanın, benim dokunmaya kıyamadığım, saç tutamlarını okşadığını. Açsa harikaları yaşatan gözlerini rengârenk, belertse iri iri, ince kaşları bir yay misali yükselse... Dudakları büzülse, narin boynu yüzüme bakmak için geriye düşse...
Beyaz tenine, kızıl güneşin ışığı çarpsa...

Kalp atışlarımı bile duyamam onun hayalinin güzelliğine dalmaktan...

Ancak yine de yapamam, kötülüğün sevgisi olamaz, bilirim... Kalbi yanar, ruhu kırılır, umudu bölünür, kıyamam... Kötülüğüm bile onun acısına dayanamaz. Ağlarım. O rengârenk gözlerden süzülen bir damla yaş, kocaman acımasız bir adamı çocuk gibi ağlatır.

Benim acımın sebebi olur güzelleri güzeli suratının asılması... Yine de ifadesiz kalırım. Bilirim çünkü eğer uzak durmazsam, o benim ateşimde cayır cayır yanar. Kalbim parçalanır kırgınlığına, ben de susarım, saklarım gerçeği, yüreği daha çok sıkışmasın diye...

Kız çocuğu diyerek severim onu, büyüsün isterim ancak bir yandan da küçük kalması için dua ederim geceleri... Büyüyünce kötü olacak, gerçeklerle yüzleşmek zorunda kalacak, hayatın yükünü sırtlanacak, bilirim. Biraz daha çocuk kalsın... Kalsın ki ben onun hiç şımartılmamış çocuk duygularını şımartabileyim isterim... Fakat ben bunu beceremem. Sadece kötülüğümü bulaştırırım ona, o da benden gelen her şeyi kabullendiği gibi kötülüğü de kabullenir, ateşe atılır, yanar.

Bana sürekli 'ben cesur değilim, çaresizim' dese de ben bilirim aslında onun kız çocuğu yüreğinde cesaret olduğunu, kokusuzluktan gözünün dönebileceğini, hiç acımadan can yakabileceğini, umursamaz durabileceğini, bir gün hiç düşünmeden çekip gidecek kadar korkusuz olabileceğini... Kocaman adam küçücük kızdan korkar mı? Korkar, ben onun yokluğunu düşündükçe korkarım. Korkumu yenmek için uzak dururum çünkü bu yangın bizi küle çevirir ve eğer o geride kalırsa bensiz yapamaz. Ben onun bensiz acı çekmesine dayanamadığım için ona bağlanmaktan korkarım.

Düşüncelerimin kasvetine gece karardı. Ay ışığının yükü çöktü lacivert gökyüzündeki tane tane yıldızların her birine.

Zamanın kattığı sayılara şimdi bir yenisi daha eklendi. Akrep yel kovana vurdu. Tiz bir ses duyuldu. Beşik sallandı. Kız çocuğu uyumaya devam etti.

Aklımdaki ikilime şimdi bir yenisi daha eklendi. Kötülüğüm her yere sıçradı. Beşik karalara bulandı. Kız çocuğu uyandı. Büyüdü. Koca kadın oldu.

Yara Bandı (Tamamlandı)Onde as histórias ganham vida. Descobre agora