BÖLÜM 11

15.9K 846 30
                                    

Ünal Bey, yatağında uzanmış kara kara kızının söylediklerini düşünüyordu.
Melek,ailesi için yapıyordu bunları.
Aslında tüm gerçeği biliyordu adam.
Ama ne kızını durdurabiliyordu.
Ne de ailesini bu çıkmazdan kurtarabiliyordu.
Ne yapacağını, ne yönde bir karar vereceğini bilmiyordu.
Başka bir işte daha çalışmaya gücü yoktu. Olsaydı sabaha kadar da çalışır ailesine bakardı.
Fabrakadaki işi çok ağırdı zaten. Akşama kadar yorgunluktan kımıldayacak hali kalmıyordu.
Zuhal, kızı uyuyuncaya kadar onun yanında bekliyordu. Meyra, bu gece evde yoktu. Olsaydı ablasına destek olurdu. Oğlanlar ise çok tan uyumuştu. İyi ki de erken uyumuşlardı.
Yoksa babasının bağrışları çocukları çok korkutur, çok üzerdi.
Zuhal Hanım, kızı uyuduktan sonra  ışığı kapatıp kocasının yanına geldi.
 Saat epeyce geç olmasına rağmen kocası hala uyumamıştı.
Uzandığı yatağında dalgın bir şekilde  düşünüyordu.
Zuhal, üzerini değiştirip, kocasının yanına uzandı. Adamın elinin üstüne ellerini koyarak.
"Ünal, yeter artık. Düşünmeyi bırak" dedi
"Ne kadar düşünsen de iş olacağına varır. Hadi uyu lütfen. Sabah işe gideceksin"
"Canım karım. Hayat arkadaşım.
Sana olan sevgim ne kadar büyük bilemezsin. Senin le evlenirken sana ne  söz vermiştim hatırlıyor musun?
Seni hiç üzmeyecektim güya.
Ölünceye dek seni hep mutlu edecektim. Ama bugün geldiğimiz duruma bak. Seni bir gün bile mutlu edemedim. Yüzünü hiç güldüremedim.  Çocuklarıma iyi bir baba olamadım. İçim yanıyor kadınım.  Bu yaşananlar beni kahrediyor. Melek, okulu bıraktı benimle beraber evin bütün yükünü göğüsledi. Onun bunu yapması beni kahrediyordu zaten.
Okuyup iyi bir meslek sahibi olamamasına üzülürken, şimdi başına gelenler beni daha çok üzüyor.
Meleğin ailesi için hayatını feda etmesini hazmedemiyorum Zuhal.
Bu beni kahrediyor."

"Ünal, canım benim, öncelikle sen beni çok mutlu ettin.
Evine bağlı bir eş. Çocuklarına aşık bir baba oldun hep. Bizim için elinden ne geliyorsa yaptın.
Evet sıkıntılar yaşadık. Hala da yaşıyoruz. Ama bu seni yıldırmasın.
Bu dünya imtihan dünyası.
Tabi ki inişler çıkışlar olacak.
Tabi ki sıkıntılar yaşayacağız.
Ama hepsi geçecek.  Hep geçti sen biliyorsun. Biz bu günlere kadar geldik Ünal. Tüm zorlukları aşarak bu günlere geldik. Melek, için de üzülme.
Belki gerçekten mutluluğu Ilgaz da bulacak. Biz bunu bilemeyiz hayatım.
O çocuğun gözlerinde saf sevgiyi gördüm ben.Ilgaz, kızımızı gerçekten çok seviyor. Benim hislerim kuvvetlidir biliyorsun.
Taylan'ın kızımızı mutlu edemeyeceğini biliyordum.
Ama Ilgaz, Taylan, gibi değil.
O çocuk kızımızı mutlu edecek göreceksin."

Meyra, bu gece arkadaşında ders çalışmak için gitmişti.
Lise son sınıftı kız ve üniversite sınavları yaklaşıyordu.
Bu yüzden gece gündüz hiç durmadan  ders çalışıyordu.
Ailesinin zor zamanlar geçirdiğini gören kız. Okulu bırakıp çalışmayı bile düşünmüştü günler önce.
Ablası ve babasının sert bir şekilde karşı çıkmasıyla bu fikrinden vaz geçmek zorunda kalmıştı.
Bu yüzden derslerine daha çok asılıyordu.
Durmadan sınava hazırlanıyordu.

Cüneyt, babasının Ilgaz'a söylediklerini daha yeni öğrenmişti. Onlar yüzünden Ilgaz'ın acı çektiğini duymak Cüneyt'i  çok kızdırmıştı.
Amcasıyla yaptığı telefon konuşmasından öğrenmişti herşeyi.
Babasına ve ağabeyi Kerem'e çok sinirlenen genç adam onlarla şiddetli bir tartışma yaşamıştı.
Ilgaz'ın ölümünü istediğini söyleyen ağabeyi nin üzerine yürüyen Cüneyt, babasının attığı tokat sonucunda kapıyı çarpıp çıkmıştı evden.
Kendini amaçsız bir şekilde sokaklara atmıştı. Cüneyt, babasını bir türlü anlamıyordu. Bir insan bu kadar kötü olabilir miydi? Öz yeğenine yaptıkları Cüneyt'i çıldırtıyordu.
Yol boyunca nereye gittiğini bile bilmeden yürüdü. Sonra da bir açık hava parkına geldi.
Kenarda boş bir banka gidip oturdu.
Öfkeden elleri bile titriyordu genç adamın. Bir süre oturup sakinleşmeye çalışsa  iyi olacaltı. Oturduğu bankta başını arkaya yaslayıp gözlerini kapadı.  Bir süre o şekilde bekledikten sonra gözlerini tekrar açarak etrafı seyretmeye başladı.
Herkes kendi halinde yaşıyordu.
Her masada ayrı bir hayat, ayrı bir dünya vardı.
Biraz ilerde üç tane kız masanın üzerine kitaplarını yaymış ders çalışıyorlardı.
Parkın az ışık gören daha sessiz yerine oturmuşlardı. Bir tanesi kitabını daha iyi görebilmek için telefonunun ışığını kullanıyordu.
Diğer kızlar ise ellerinde telefonlarıyla pek ders çalışır gibi duymuyorlardı. Cüneyt, farkında olmadan başını bile kaldırmadan ders çalışan kazı incelerken buldu kendini.
Lise öğrencisi olduğu her halinden belli olan kızın yüzünü çok merak etmişti. Gecenin bu geç saatin de neden burada ders çalışıyorlardı acaba? Büyük ihtimalle yakın da ki evlerde oturuyorlardı.
Meyra, arkadaşının evinde ders çalışırken gelen misafirler yüzünden arkadaşlarıyla beraber eve çok yakın olan bu parka gelmek zorunda kalmışlardı.
Gelen misafirlerin küçük çocukları kızlara rahat vermemişti bir türlü.
Onlarda buraya gelip en sakin köşeye oturmuşlardı.
Oturdukları masa biraz az ışık görüyordu. Meyra,daha iyi görebilmek için telefonunun ışığını açmıştı. Meyra, arkadaşlarıyla kendi hallerinde takılırken üç tane adam geldi yanlarına.
Kızlardan izin bile almadan rahat tavırlarla masaya oturdular.
Yanlarına oturan adamları gören Meyra, hemen ayağa kalktı.
"Siz ne yaptığınızı zannediyorsunuz? Lütfen gidermisiniz, yalnız kalmak istiyoruz" dedi adamlara.
Yaşı yirmi beşin üstünde olduğu her halinden belli olan adam Meyra'ya yaklaşıp,
"Neden huylandın piliç, sadece oturacağız"dedi.
"Gidin başka yere oturun. Görüyorsunuz ders çalışıyoruz"
"Senin gibi kızları iyi tanırım ben" dedi bir diğeri.
"Ailelerine ders çalışacaklarını söyleyip alemlere akarlar"

CANIMI BİLE VERİRİM TAMAMLADI. #Wattsy2019Where stories live. Discover now