GERÇEKLER

2.2K 139 52
                                    

Yataktan kalktı ve etrafına bakındı. Azer hala uyuyordu. Bütün hafta boyunca çok yorulmuştu. Onu uyandırmaya kıyamadı ve sessizce banyoya girdi. Kısa bir duşun ardından kendine gelmeye başlamıştı. Bugün yapacak çok işi vardı. Kadir'in katillerini bulacaktı. Ağlayarak, sızlanarak hiçbir yere varılmazdı. Karaca bunu öğrenmişti.

Üzerini giyindikten sonra hala uyuyan kocasına baktı. Uyurken daha sakin gözüküyordu. Bu aralar zayıflamaya başlamıştı. Akşam ona sevdiği şeylerden hazırlamaya karar verdi ve yanağına öpücük kondurup, odadan çıktı. Bir an önce Kadir'in kaldığı binaya gitmeliydi. Bahsettiği dosya hala oradaysa alacaktı. Kanıtlar onun içinde demişti Kadir. Eğer dosyayı bulabilirse Azere gösterebilirdi. Ayrıca Sedef ve Barışı da takip etmesine de gerek kalmazdı.

Tek başına hepsini nasıl yapacağını düşünürken merdivenlerden inen Yılmazı gördü. Bahçedeki olaydan beri onunla konuşamamışlardı. "Günaydın." diyip selam verdi Yılmaz.

"Günaydın Yılmaz. Nereye?"

"İşim var birazcık. Asıl sen nereye böyle hazırlanmışsın?"

"Kadir'in kaldığı binaya gitmem gerek."

"Ne işin var orada? Karaca orası adamların kaldığı yer."

"Biliyorum. Kadir'in kalan eşyalarını almam gerekiyor. Çöpe atılsın istemiyorum. Beni götürür müsün?"

"Olur gel hadi."

Arabaya bindiler ve yola koyuldular. Yarım saat sonra Karaca, Azere not bırakmadığını hatırladı. Kimse uyanmadığı için evden kimseye de nereye gittiğini söylememişti. Azer onu bulamazsa delirirdi. Aptal kafam, diye alnına vurdu ve telefonunu çıkardı. Azer'den bir sürü arama vardı. Yine başlıyoruz, diye mırıldandı. Yılmaz göz ucuyla onu izliyordu. Boğazını temizledi ve Azeri aradı. İlk çalışta açmıştı.

"Karaca! Nerdesin?! Evde yoksun! Her yeri aradım! Yoksa beni terk mi ettin?!"

"Saçmalama Azer ya! Ne terk etmesi? Seni asla terk etmem salak. Yılmaz'ın yanındayım. Biraz hava almak için dışarı çıktım. Gelirim öğlene doğru merak etme."

"Karaca saat daha dokuz buçuk! Ne havasıymış bu? Ben aldırırım sana. Niye haber vermeden çıkıyorsun?"

"Sana not bırakmayı unuttum sevgilim kusura bakma. Yılmaz yanımda merak etme."

"Bıçağını da aldın mı?

"Aldım."

"Telefonun daima açık olacak duydun mu?"

"Azer... Darlama beni."

"Nasıl korktum biliyor musun? Çok dikkatli ol tamam mı? Bir şey olursa veya birinden şüphelenirsen hemen ara beni!"

"Tamam sevgilim. Bende seni seviyorum. Öptüm."

Bir şey demesine fırsat vermeden telefonu kapattı. Azerin kendi kendine söylendiğini görür gibi oldu. Telefona bakıp gülümsedi. Onu delirtmek hoşuna gidiyordu.

"Ne dedi abim?"

"Dikkatli ol diyor."

"Haklı. Korkuyor sana bir şey olacak diye."

"Biliyorum Yılmaz. Neyse boşver onu. Benim için bir iyilik yapar mısın?"

"Nasıl bir iyilik?"

"Sedef ve Barışın peşine adam takmanı istiyorum. Azerin haberi olmayacak ama..."

"Delirdin mi? Kardeşimi mi takip ettiricem?!"

"Evet Yılmaz evet. O gün çok ciddiydim. O ikisinin Kadir'in ölümü ile ilgisi var. Bana güvenmiyor musun?"

PerestişWhere stories live. Discover now