27

5.8K 462 367
                                    

REKORA KOŞUN YILANLARIM. OY VE YORUMLARINIZI YAZIN.

Başına bir saniye sonra bile ne geleceğini bilmemek hayatın belirsizliğiyle en çok mücadele edilen andı. Hiçbir şey kesin olmamasına rağmen hayatın her anını biliyormuş gibi planlar yapmak insanların en büyük zayıflığıydı.

Bianca'nın o gün için planları oldukça basitti, Bakanlığın düzenlediği yemeğe katılacaktı, birkaç bilgi edinmeye çalışacaktı ve eve dönecekti. Sıradan bir gün olacaktı onun için. En azından o öyle düşünüyordu.

"Kırmızı pek senin rengin sayılmaz değil mi?" Tom'un sesini duyunca irkildi. Oğlan kapı pervazına yaslanmış, onu izliyordu.

Akşam karanlığı havayı kaplamış, Bianca için hazırlanma vakti gelmişti. Üzerindeki elbiseye baktı tekrardan. Gayet güzel, bordo bir elbiseydi. Kalın askılı, üst gövdesi dantelli olan elbisesi uzundu ve satendi.

"Niyeymiş o Bay Riddle?"

"Yeşil sana daha uygun." Kız dudak büzdü. "Bence gayet güzel bir renk, üstelik bana çok yakıştı." Saçlarını at kuyruğu yapıp yakışıklı büyücüye döndü. "Güzelliğimi ortaya çıkardı."

Tom gülüp kızın elini tuttu ve öptü. "Güzelliğini ortaya çıkarmak için renge ihtiyacın yok."

Bianca'nın gözleri parladı. Tom en çok gözleri parladığında kızın güzelliğinin arttığını düşünüyordu. Ve ne zaman kendisine baksa o maviler parladığı için Bianca her zaman çok ama çok güzeldi.

"Gitmem gerek." dedi gülümseyerek.

"Bana değerli bilgiler getir sevgili sağ kolum." Kız sırıtarak dudaklarına tutkulu ama kısa bir öpücük bıraktı. "Sizi gururlandıracağım lordum."

Şömine yoluyla Bakanlığın düzenlediği yemeğin yapıldığı mekana girdiğinde içerideki hoş ve yumuşak müzik kulaklarını kutsadı.

"Bianca." Joseph Lestrange yanına gelip kolunu ona uzattı. "Seni gördüğüme sevindim." Bianca koluna girdi ve birlikte masaya ilerlediler. "Tanıdıkların olduğu masaya oturalım."

"Bölümlere göre oturmamız gerekmiyor mu?"

"Bu bir akşam eğlencesi! Tabii ki gerekmiyor." Masaya oturduklarında Bianca tanıdıklardan Evan'ı, Abraxas'ı, William ve Adurey'i görmüştü. Onları görmek o kadar iyi gelmişti, ailesine kavuşmuş gibiydi onlara baktığında.

"Kırmızı mı?" dedi Audrey yüzünü ekşiterek. "Sen Slytherin'sin kendine gel."

"Renklere bu kadar anlam yüklemeyelim lütfen. Yakışması önemli." Önündeki içkiden bir yudum aldı, hala aç olduğu için alkol almak pek mantıklı bir fikir olmayabilirdi.

Aileyle olmak gerçekten hoşuna gitmişti. Hogwarts'ı hatırlatıyordu ona. Mezun olmalarının üstünden nasıl iki buçuk yıl geçmişti hala anlayamıyordu.

"Slytherin'e!" diye bağırdı Evan ve kadehlerini tokuşturdular. Şamatalı sesleri duyan masalar dönüp baktılar, özellikle kimsenin sevmediği bir evin adı anıldığından merakla bakmışlardı.

"Bayan Black, merhaba." Bianca patronunu görünce gülümsedi hafifçe. "Merhaba efendim."

"Azminizin ve işlerinizin ünü diğer bürolara kadar ulaştı." Güzel cadı alayla gülümsedi. "Slytherin etkisi efendim."

Patronunun yüzünde hoşnutsuz bir bakış oluştu ancak Bianca umursamadı, eviyle inanılmaz gurur duyuyordu ve son nefesine kadar duymaya devam edecekti.

"Dans edelim mi?" Abraxas ve Audrey kalktılar, Bianca onları gülümseyerek izledi. "Düğünleri ne zaman?"

"Annem gelecek ay yapmak istiyor."

𝐊𝐀𝐑𝐀𝐍𝐋𝐈𝐊 𝐌𝐄𝐋𝐄𝐙「ᴛᴏᴍ ᴍ. ʀɪᴅᴅʟᴇ」Where stories live. Discover now