1.9

237 32 18
                                    

Medya: Yazmaktan yoruldum nxkdncjdn

Sınır geçildi. Aslında başka sınır koymayacaktım ve koymuyorum. (Bu cümleyi sorgulamayın kdkdksk)

-Keyifli Okumalar-

Son bir şey daha var.

Bundan sonraki bölüm final. Kısa hikaye adı üstünde. Kendinizi hazırlasanız iyi edersiniz canlar.

Corona'dan uzak kalın.

***

Yazarın ağzından

"Finn?" Millie, omzuna dokunduğu çocuğu Finn sanmıştı, ama değildi. Çocuk arkasını dönüp ona bakarken Millie'nin suratındaki hayal kırıklığı ifadesi kaçınılmazdı. Çocuk kulaklığını çıkarıp ona baktı. "Bir şey mi dedin, Brown?"

Millie, çocuğun ona soyisimi ile seslenmesine şaşırmıştı. Onu nereden tanıyordu? Millie bir oyuncuydu. Dizilerde ve filmlerde oynamıştı. Onu tanıması mümkündü. Herhangi birinin onu tanıması mümkündü. "Hayır, demedim."

"İyi," diye mırıldanıp gitmeye yelteniyorken bir an durup ona döndü. "Adım Jamie. Tekrar karşılaşırsak aklında bulunsun."

"İyi de..."

"Kendine iyi bak, Brown."

Çocuk en umursamaz tavrını takınıp uzaklaşırken Millie'nin aklında sayısızca soru vardı. Onu bu durumdan alı koyan kamelyada oturmuş, bir grup serseri gencin sesiydi. "Ne oldu, bize katılmak ister misin?"

Millie onlara umursamazca bakıp omuz silkti. "Hayır." Tam gidecekken tekrardan konuştular. "Hadi ama, uzaktan korkunç görünebiliriz ama bizler birer meleğiz," diye söylendi içlerinden biri. Millie daha fazla kendini tutamıyordu. Artık canına tak etmişti. Bu parkı eskiden çok severdi. Ama şimdi içinde ölü arkadaşının anısı ve bir grup serseriden fazlası yoktu.

Millie, hışımla onlara döndü ve yerden büyük bir taş alıp onlara fırlattı. Hızla ilerlerken arkasından söylendiklerini duyabiliyordu. "Melekler taşlanmaz, seni yaramaz!"

***

Millie, eve geldiğinden beri ağzını açmıyordu. Tek düşündüğü Jamie'ydi. Finn'e o kadar çok benziyordu ki!

"Nasılsın, tatlım?" Annesinin sesiyle düşüncelerinden ayrıldı ve yemeğini yemeye devam etti. "İyiyim, sağ ol." Yemek masasındaki herkes endişeli bir şekilde Millie'ye bakıyordu. Millie en sonunda dayanamayıp çatalını sertçe bıraktı ve bakışlarını hepsinin üstünde teker teker gezdirirken konuştu. "Sorun, ne? Bir şey söyleyecekseniz lafı dolandırmadan sö-"

"Polisler ifadeni almak için gelecekler." diye lafa atladı Ava. Millie ona anlamazca bakarken bakışları annesini buldu. "Bu da ne demek anne?"

"Tatlım... Çok fazla olay oldu ve polisler artık daha fazla bekleyemez. Kaybolduğun günle ilgili ifade vermen gerekiyor. Vermek istemediğini onlara söyle-"

"İfade veririm"

"Hı?" Şimdi lafa karışan ablası Page olmuştu. "Hı, mı? İfade veririm işte. Olur biter." Lafı üzerine odasına çıktı ve kendini kaçınılmaz sona hazırladı.

Odasında olmasına rağmen aşağıdan gelen sesleri duyuyordu. Bir süre tartışıldıktan sonra her şey tatlıya bağlandı ve gerginliğin yerini yumuşak bir sohbet havası aldı.

Millie ailesini takmamaya çalışırken bir yandan da Sadie'yi nasıl ifşa edeceğini düşünüyordu. Artık kaybedeceği bir şeyi kalmamıştı. Finn için susmuştu ama bugün her şeyi anlamıştı. Onun için susmasına gerek yoktu. Finn kendi isteğiyle gitmişti ve bir daha da isteyene kadar geri gelmeyecekti. Sadie ne yaparsa yapsın, Finn istemediği sürece bunların hepsi boştu. Sinirle ofladı ve aynadan kendine baktı. Ortalama bir görünüşü vardı. Saçını topuz yaptıktan sonra üzerine daha salaş bir şeyler giydi. Odasında biraz oyalandıktan sonra kapısının çalmasıyla yattığı yerden doğruldu ve ses tonunu sakin bir şekilde ayarlayarak konuştu. "Girin."

İçeri üniformalı iki kişi girdi. Biri bayan, diğeri ise adamdı. Millie derin bir nefes alıp sorgulamaya başlamalarını işaret etti. Bir sürü soru sorduktan sonra Millie, Sadie'yi ifşa etmekten vaz geçti. Çünkü polisler onu o kadar karamsar hissettiriyordu ki Millie söyleyeceği her şeyden korkmaya başlamıştı. Sorgulamanın en sonunda kadın konuştu. "Bize söylemek istediğin bir şey var mı, Bobby? Herhangi bir şey bile Milken'i kurtarmaya yetebilir." Yanındakı adamın ona gönderdiği uyarıcı bakışları takmadan devam etti. "Sandra Milken. Benim kız kardeşim. O da bir anda kayboldu ve... Belki de seninle ilgili bir bağlantısı vardır. Bu sorgulama tek seninle ilgili değil, Bobby. Bunu anlaman gerek."

Millie kadının söylediklerini kafasında tarttıktan sonra başını olumsuz anlamda salladı. "Söyleyeceğim başka bir şey yok. Çok üzgünüm."

Adam onaylarken kadın ona üzgün bir bakış attı. "Bizden bir şey saklıyorsun, Bobby. Bunu şimdi söylemezsen ardında bıraktığın izler hiçbir işe yaramaz. Aynı Sandra gibi." Kadın ve adam odadan ayrıldı ama Millie'nin içi içini yiyordu. Ya yanlış bir şey yapıyorsa?

***

Bölümü nasıl buldunuz? Açıkçası kitap final olacak diye üzülmüyorum değil ❌. Aslında çok üzülüyorum... Kısa hikaye bölümünde olmasaydı Finn ve Millie'nin başına gelecek çok değişik bir kurgu elimde. Ama elden ne gelir?

Kitabın hemen bitmesini istiyor musunuz? Yoksa devam edip daha değişik kurgulara yelken açmalılar mı? Fikirleriniz çok değerli. Ne olur fikrinizi belirtin. Kurgu devam etmeli mi yoksa bu kadarı yeterli mi?

Come On - FİLLİE // (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now