<21> iş

46 5 6
                                    

Dağılmış çarşafımı ve yorganımı düzeltikten sonra havasız kalmış odamın penceresini açtım.
Kimseyi uyandırmak istemediğim için yavaşca kapıyı açtım.
Oturma odasında ve mutfakta kimse olmadığına göre herkes uyuyordu,gerçi sabahın 6:15 inde uyanmak için alarm kuran tek bendim.
Elimi yüzümü yıkayıp mıtfağa geçtim.
Buzdolabından 2 tane yumarta aldım.
Tavaya yağı döküp ocağı açtım.
Yumurta olunca tabağı koydum.
Kestiğim salatalık ve domatesleri tabağın yanına döktüm.
Dolabı açıp meyve suyu ve zeytin çıkardım.
Bardağımı ve zeytinleri alıp sandalyeme oturdum.

Kahvaltımı bitirince bulaşıkları makineye koydum ve ellerimi yıkadım.
Dolabımdan tayt ve beyaz ince bir tişört alıp giydim.
Saçlarımı toplayıp şarja takılı olan telefonumu ve kulaklığımı aldım.
Playlist'imden bir şarkı açıp evden çıktım. Bahçedeki bisikleti yola çıkardım ve bindim.
Bu gün bisiklet sürecektim.
Sahile geldiğimde çok şükür diyerek bisiklet yoluna geçtim.
Sürerken etrafa bakınıyordum,özelliklede denizin dalgalarını görmek çok hoşuma gidiyordu.
Yolun sonuna geldiğimide sahilden çıktım.
Park etmiş arabaların arasından geçerek ara sokaklara girdim.
Burnuma enfes poğaça kokuları gelince yavaşladım hemen çaprazımda bir pastane vardı.
Kulaklıklarımı çıkardım ve Bisikleti kenara koyup içeri girdim.
Muhteşem bir şekilde dizayn edilmişti.
Çok hoş ve tatlı duruyordu bu görüntüsünün yanında cool bir havası da vardı.

Büyülenmiş gözlerle içeriyi süzerken bir kadın sesiyle kendime geldim.
"Hoşgeldiniz hanımefendi buyrun şöyle geçin"
Kadının gösterdiği yere geçip oturdum.
Muhtemelen 20 22 yaşlarında bir kadındı. Oldukça güzel bir fiziği vardı.

Daha sonra önüme bir menü getirdi ve menüye bakınmaya başladım.
Her ne kadar kahvaltı yapmış olsamda ikinci bir kahvaltıya hayır demezdim ayrıca bisiklet sürerkende biraz acıkmıştım.
"Ben 1 tane zeytinli poğaça ve limonata istiyorum"
Kadın elindeki not defterine siparişi yazıp gitti.
Etrafa bakınırken cama yapıştırılmış bir kağıt gördüm.
Bir eleman arıyorlardı görünüşe göre bulamamışlardı.
Ama ben hergün buraya gelmekten mutluluk duyardım.
Ayrıcada biraz vakit geçerdi hem yarı zamanlı bir çalışan istiyorlardı.
Yani öğlene kadar burada çalışır sonrada çıkıp gezerdim.

Kadın siparişlerimi masaya koyarken
"Eleman alınmadıysa ben çalışabilirmiyim?" Dedim.
Kadın gülümseyerek
"Hayır daha alınmadı. İş içinse Elçin Hanıma sorarım."
"Tamam teşekkürler"

Asla zeytin olmayan zeytinli poğaçalara alışkındım ama bu onların tam aksineydi.
Keyifle yemeği yedikten sonra aynı kadın tekrar geldi.
Masadaki boş tabak ve bardağı alırken
"Elçin Hanıma sordum uygun görürse alır."
Boş tabak ve bardağı mutfak benzeri bir yere bırakıp
"Benimle gel" dedi.
Heyecanla onu takip ettim ve eğer alınırsam bu benim ilk işim olacaktı.

Eliyle gösterdiği yere baktım.
"Burası Elçin Hanım'ın odası. Umarım alınırsın" dedikten sonra gitti,bende kapıyı tıklayıp içeri girdim.
Kızıl saçları ela gözleri ve hafif çilleri vardı.
Eliyle gösterdiği yere oturdum.

Odadan çıkınca ilk işime girmiş bulunmaktaydım.
Saat 6:30 da pastane açılıyormuş ve bende 7 de gelecekmişim. Öğlen 12:30 da çıkabilirmişim.

Hesabı ödeyip bisikletime geri bindim.
Saat 7:15 olmuştu.
Denizin boş olacağını düşünüp eve gittim.
Bikinimi giyip üstüne şort ve crop giydim.
Evden çıkıp denize gittim.
Eşyalarımı şezlonga bırakıp yavaşca denize girdim.

Biraz yüzdükten sonra sudan çıktım kurulanıp şezlonga uzandım masadaki kitabımı alıp okumaya başladım.

Kitap okumaya ara verince tekrar suya girdim. 15 dk sonta çıkıp kurulandım. Şortumu ve crop ımı giyip eşyalarımı toplayıp eve döndüm.
Eve gittiğimde saat 8:09 du.
Ablam ve Yasemin uyanmıştı.
"Selam"-berçem
"Hoşgeldin"-banu
"Hoşbuldum"-berçem
Odama geçip Bugs Bunny'li pijamalarımı giydim.
Telefonumu tekrar şarja takıp sessize aldım. Yatağa uzandım ve gözlerimi kapattım.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Uyandığımda saat 10:30'du. Yavaşca kalkıp kapıyı açtım. Kızlar oturmuş UNO oynuyorlardı.
Onları takmadan lavaboya gittim.
Yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladım.
Hafiften başım dönüyordu ve midem bulanıyordu.
"Misem bulanma lütfen bak be güzel şeyler gönderdim sana hadi lütfen. Bak bulanma ağrıyorsan ağrı ama bulanma lütfen" diye sızlandım çünkü midemin bulanma hissinden nefret ediyordum.
"Kusacaksan kus ne uğraştıyon beni ya" söylene söylene lavabodan çıktım.
Mutfağa gidip bir bardak su ve ilaç aldım ilacı içince elindeki bardakla kızların yanına gittim.

"N'abersiniz?"-berçem
"Biziyiyiz sen nasılsın?"-berra
"Bende iyiyim. Bu gün bisiklet sürmeye çıktım ya,bi tane ara sokağa girdim. Çok güzel poğaça kokusu alınca pastaneden içeri girdim. Çook güzel dizayn edilmişti.
Siparişimi beklerken cama astıkları eleman ilanını gördüm. Benimde pastane çok hoşuma gitmişti başvurdum. Kısacası yarın başlıyacağım."
"Ne gerek vardı?"-Bersu
"Canım istedi girdim Allah Allah!"
"İyi be naparsan yap."-bersu
"Birde yarım gün. Yani 12:30 da çıkabilirmişim."
"He iyi bari"-Berra
"İyi madem sen bilirsin"-Banu
"İlk maaşının yarısını verirsin artık" -bersu
"Yuh bersu"
"Şaka yaptım be"

<><><><><><><><><><><><><><><><><>

Rehbere girdim ve Oğuz'u aradım.

"N'aber?"
"İyi sen?"
"İyi bende. Napıyosun?"
"Bizimkilerle havuzdayız sen?"
"kızlarla evdeyiz"
"Sizde gelsenize"
"Sorarım bizimkilere"
"iyi tamam haber verirsin"
"Tamam veririm"
"Bay bay öptüm"
"Öptüm"

"Kızlar Oğuz'lar havuzdaymış sizde gelicekmisiniz diyo?"
"Gidelim mi?"-Banu
"Bana fark etmez"-Yasemin
"Banada"-Berra
"Gidelim bence"-Işıl

Havuza gittiğimizde Oğuzları gördüm.
Yanlarına gittik.
Biraz yüzdükten sonra
"Taş kağıt makas yapalım kaybedini kazanan havuza atsın"-oşuz
"Olur"-berçem
"Taş kağıt makas"

Ben kağıt yapmıştım o da taş

"3 olan kazanır"

Bu sefer ben makas yapmıştım o taş yapmıştı

En sonundaysa o taş ben makas yaptığım için ben kaybetmiştim.
Yani suya atılan kişi ben olmuştum.
Suya çarptığımda yüzün acıdığını hissetmiştim çünkü garip bir şekilde düşmüştüm.
Sudan çıkıp şezlonga gittim biraz güneşlenicektim.
Güneş kremini sürerken Sanem'i gördüm.
En gölge olan yerdeki şezlonga oturmuş Oğuz'u izliyordu. Yanında da 2 tane kız vardı.
Acaba Oğuz onun burada olduğunu biliyormuydu?

Telefon çalınca kafamı çevirdim.
"Gene mi bu gerizekalı?"

"Ne var Allah'ın belası!?"
"Engelimi kaldır"
"Niye?"
"Çünkü sana konum atacağım ve buluşacağız"
"Buluşmak isteyen kim?"
"BEN"
"Gelirsem yazmayı ve aramayı kesecekmisin?"
"Belki"

telefonu kapatıp whatsapp a girdip engelini kaldırdım.
Konum attı ve saati söyledi.
Kimdi bu manyak yaa.

꧁꧂꧁꧂꧁꧂꧁꧂꧁꧂

Attığı konum bu cafe'yi gösteriyordu.
Onu beklerken kendime bir tane kahve söyledim.
Kahvem gelmişti ama hâla ortada birisi yoktu.
Telefonumu açıp ona mesaj attım.

Berçem: neredesin?
Korkak: geliyorum bkle

Mesajlardan çıkıp fotoğraflarıma bakmayı başladım.
Nilantem parkında çok güzel resimlerimiz vardı.
Cafe'nin kapısı açıldığında kafaöı telefondan kaldırdım. Yarılamış olduğum kahvemden bir yudum alıp beklemeye başladım.
Kız belkide başka bir masaya oturacak olabilirdi ama onun olmasını diliyordum.
Karşımdaki sandalyeye oturdu.

YAZ AŞKI {𝑡𝑎𝑚𝑎𝑚𝑙𝑎𝑛𝑑𝚤}Where stories live. Discover now