2.bölüm

38 0 0
                                    

"Nev, Neeev kızım hadi artık bırak  şu kitabı açım aç. Abim gelecek birazdan çıkmazsak çökecek üzerimize." Kafamı kaldırmadan "abine de sana da la bi bırakın  anasını satayım, yemiycem yemek falan hala eksik testlerim var anlasana."

Yanımda getirdiğim sandviçi çıkarıp  koydum sıraya, "aha bunu yiyeceğim eğer beni cidden seviyorsan gelirken su ve meyve suyu al yeter. Yok illa çok mutlu ol diyorsan bide çikolatalı gofret de al" dedim sırıtarak.
Oflaya puflaya kapıya  yöneldi  sonra hızla dönüp  yanağımı öptü "sana zaafım var yengem olsana" dedi. Parmağımla ağzımı işaret ederek kusma işareti yaptım abisine tapabilirdi ama ben asla o hödükle! Ayyyy düşünemedim ya.

"Kızım kriterlerimde zenginlik yok yoksa her şeye  rağmen abini düşünebilirdim ama benim parayla işim  yok hadi naşşş şimdi abini ve düşlerini al git" dedim.

Tuana en sevdiğim  arkadaşımdı lise ye başladığım hafta tuvalette tanışmıştık. Bir grup yosma ile takılıyordu ve kızlar beni bir haftadır kafaya takmıştı.
O gün beni gördüklerinde her zaman ki itici hallerine bürünmüş bana lakap takma yarışına girmişlerdi. Sebebi malum kızıl dalgalı saçlarım, çilli yüzüm, ruh ve hava durumuna göre bazen bal bazen yeşile dönen ela gözlerimdi bir de hepsinden de öte ben onların  moda anlayışına asla uymuyordum.

Onlar dizlerinden bir karış yukarda etekleri, yasak olmasına  rağmen abartılı makyajlarıyla bile benim okul kapısından içeri girdiğimde çektiğim ilginin onda birini çekememişti. 1.75 boyum salaş  tarzım  deri bilekliklerim ve simsayah sürmeli gözlerimle  hem farklı  hem güzeldim.
Mütevazilere hayranım  ama ben onlardan değilim maalesef  devlet  bursluluk sınavıyla 5. Sınıfta  Galatasaray Lisesini kazanmış 3 yılımı yatılı okulda geçirmiştim hem de daha 11 yaşında  ailemden ayrılarak özgürleşmiş,  bireyleşmiş, zekâmı kanıtlamış, rüştümü ispatlamıştım. Bu saatten sonra gün görmemiş bebelerle isim olmaz. Şimdi ise neden mi yeniden memleketimdeydim Sakarya Anadolu lisesine gidiyorum çünkü artık annem benden korkuyor.

Evet evet annem benden korkuyor.
Gösterişli fiziğim ve güzelliğimle gözünü korkutuyorum. Herkesin bana zarar vereceğini yada İstanbul'da başıma gelebileceklerin korkusu sarmıştı çünkü  ben 8. Sınıfta arkadaşlarımla turist avına  çıkmaya hafta sonları  yaşımdan  büyük  görünmenin avantajıyla istediğim mekanlara sızmaya başlamıştım.  Sorun şu  ki bana kancayı  takan eski dost yeni düşman  Elanur beni satmıştı.

Tuana ile tuvalette tanıştım içlerinde en masum o görünüyordu, gülümsedim sanki yanındakiler yokmuş gibi elimi uzatıp  saçlarına dokundum, simsiyah ipek gibi saçları vardı adım Nevbahar saçlarına bayıldım orjinal mi dedim.

Sevindiği gülen  gözlerinden belliydi, o ağzını  açıp evet derken daha yanında ki arkadaşı Nevin "senin gibi yapay mı sandın" dedi. Şu kızı ibret için yolardım da neyse.

Kafamı çevirmeden "sutyenine  pamuk tıkan kız konuştu" dedim.

Tuana' ya başımla selam vererek çıktım.
Beş dakika sonra kafede elinde iki fincan kahve ile yanıma geldi "oturabilir miyim?" dedi.      "Tabi ki" dedim gülümseyerek "az şekerli" dedi, türk kahvesini masaya koyarken "nerden bildin" dedim.

"Bir haftadır tam önümde sipariş verdin olsun o kadar dedi" oda gülümseyerek göz kırptı.

Kahveleri içip öğleden sonra ki dersler hakkında konuştuk. Derken zil çaldı kahve fincanlarımızı ters çevirdiğimizi o an fark ettim, bende ki bi tür  hastalık  fincan kapatıldıysa bakmak zorundaydım 15 saniye bile yeterdi.

Hemen elime aldığım  fincanını  göstererek "dilek tut" dedim.

Sevinerek gözlerini kapattı  ve "tuttum" dedi, hemen fincanı  kaldırdım ve ailenizde işler  yolunda değil,  burada büyük  bir mal için kavga eden iki kardeş görüyorum onlar kavga ederken malları  başkası alacak. Abin veya erkek kuzenin var sanırım  genç bir adam var seni çok bunaltmış öyle ki nefes alamıyorsun, sevgisi ve sahipleniciliği ile aşırıya kaçmış, kimden hoşlansan olay çıkıyor.

Yastık KorkusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin