Zaman

742 70 183
                                    

Aradan üç gün geçmişti. Ailesiyle birlikte gerekli hukuki ve cezai işlemleri başlatan Hermione iki gün boyunca okula gelmemiş ve arkadaşlarıyla da iletişim kurmak istememişti. Kendini internet ve telefondan da soyutlamış deli gibi ders çalışıp uyumuştu sadece. Bir de ailesiyle birlikte ona yardımcı olacak bir psikolog seçmişlerdi.

Üçüncü gün geldiği zaman okula gitmesinin daha iyi olacağına karar verdi genç kız. Işlenen dersler, ödevler, sınavlar kafasını dağıtmaya yardımcı olabilirdi. Tek istediği buydu; hiçbir şey düşünmemek. Her şeyi unutmak.

Annesi ile birlikte gelmişti okula. Tek laf etmeden. Normalde konuşkan biri olan Hermione bu kadar kısa sürede değişmesinden korkuyordu. Kesinlikle hiç iyi değildi. Ve iyileşmek için elinden gelen her şeyi yapmaya hazır olsa da bu o kadar kolay değildi. Çünkü hiçbir şey yapmak istemiyordu. Kimseyle konuşmak da istemiyordu. Sadece uyumak, yemek yemek ve ders çalışmak istiyordu.

Arabadan indiği anda etrafındaki kimseye dikkat etmeden sadece önüne odaklanarak sınıfına doğru yürümeye başladı. Koridorda onu görüp selam veren Theo'yu da görmezden geldi. Böyle davranmak istemiyordu kimseye ama yapamıyordu. Konuşmak bu kadar zor olmamalıydı. Sosyalleşmek bu kadar sancılı olmamalıydı. Bir insan izole olmayı bu kadar istememeliydi.

Sınıfa girdiği zaman oluşan sessizlik onu iyice germişti. Herkese iyi olduğunu belirtmek istese de hiçbirine bir kez olsun bakmadan sırasına geçip oturdu. Montunu da çıkarıp sandalyesine aştıktan sonra bugün olacağını bildiği yazılı sınava çalışmak için hazırladığı notları çıkardı. Ne kadar okuduğunu bilmediği bu kağıtları tekrardan okumaya başladı. O kadar çalışmıştı ki şuan bu konuları dersin öğretmeninden bile iyi bildiğinden emindi.

Draco, sınıfa yanında Blaise ile girdiğinde Hermione'yi görünce olduğu yerde kalakaldı. Ne demesi gerektiğini bilmiyordu. Kızı defalarca kez aramıştı ama telefonu hep kapalıydı. O da bu yüzden annesini aramıştı. Her ne kadar kadın onun içini rahatlatmak için Hermione'nin iyi olduğunu söylese de olmadığını bal gibi biliyordu Draco.

En iyisinin annesi Narcissa'nın ona önerdiği gibi her şey normalmiş gibi davranmak olduğunu düşündü. Annesi haklıydı. Her ne kadar kıza onun yanında olduğunu ve hissettiklerini aktarmak istese de kızın tekrardan yaşadığı korkuyu hatırlamasına gerek yoktu. Her şeyin normal olduğunu hissetmeliydi. Çünkü o Hermione idi ve hep öyle olacaktı. O değişmemişti  sonuçta. Ona her zamanki gibi yaklaşmalıydı. Tabi ki daha temkinli olmak şartıyla. Ama ona her an kırılıp incinecek bir bebek gibi yaklaşmak da doğru gelmiyordu. Sadece normal olmalıydı kendince.

The Sound Of Love | DRAMIONE AUWhere stories live. Discover now