Bölüm 15

19.1K 513 130
                                    

Hikayenin akışı umarım iyi gidiyordur. Yani en azından benim için hikaye çok güzel gidiyor. Ama sizin beğenmeniz de benim için çok önemli. Yazım/Mantık hataları gibi şeyler görürseniz bölümlerde mutlaka yorumlarda belirtmenizi isterim. Herneyse iyi okumalar💛...

"Sen nereden biliyorsun bunları yapmayı?" Dedim tezgahta otururken. "Yarı aşçı sayılırım." Dedi ve göz kırptı.

Şaşkınlıkla baktım ona. "Aşçı mı? Hem mafya, hem aşçı mısın?" Dedim. "Aynı zamanda bir savcı." Ağzım açık kalmıştı.

"Ben de öğretmenim. Sıradan bir öğretmen." Dedim şaşkınlıkla. Güldü. Bende güldüm. Yeni tanışıyor gibiydik sanki.

"Neden hukuk okudun ya da gastronomi?" Dedim başımı yana eğerek. "Bir mafyanın hukuk kurallarını bilmesi gerek." Göz kırptı.

"Bu yüzden hiç tutuklanmıyorsun. Kanunda ki açıkları bularak. Peki ya gastronomi?" "Sandığımdanda zekisin-" lafını böldüm bir an da, "Sen, beni çok salak bir şey zannediyordun herhalde." Dedim alınmış gibi.

Dudağımı öptü, "Zeki olduğunu biliyordum. Herneyse. Neden gastronomi, bilmiyorum." Dedi.

"Annem de aşçıymış. Abim öyle söyledi en azından." Dedim ve başım yere eğildi kendiliğinden.

Tezgahtan indim yavaşça. Televizyonun yanına gidip şarkı açtım. Sesini açıp Ateş'in yanına gittim.

Ses çok yüksekti ve televizyon ve mutfak arasında çok fazla bir şey olmadığı için ses çok rahat duyuluyordu.

"Nedir bu?" Dedi Ateş bana bakarak. "Ağlamam zaman aldı" Dedim. Nereden aklıma gelmişti bilmiyorum. "Nereden aklına geldi bu şarkı?"

"Bilmem. Bir keresinde evde annemin eski bir müzik çalarını bulmuştum. İçinde bu şarkı vardı. Abim yemek yaparken dinlediğini, ona iyi geldiğini söylemişti." Dedim.

"Peki." Yaptığı işe devam etti. Sessizce şarkıyı mırıldandım. "Sana da iyi gelir belki." Dedim. Gözlerime baktı. "Bana bir tek sen iyi gelebilirsin."

"Senin içinde ki boşluğu benim tamamladığımı düşünmüyorum. İçindeki boşluk hâlâ var ve kimse tarafından doldurulmamış." Gözlerini devirdi.

"Alakası yok güzelim. Benim tek istediğim sensin. Sadece içimdeki boşluğu sen doldurabilirsin. Birde çocuklarımız." Dedi havuç doğrarken.

"Çocuklarımız? Oww, yavaş Ateş Sayar. Hızınız 102. Hızına yetişemiyorum." Dedim şaşkın ve hafif yüksek çıkan sesimle.

Güldü. Ama ben gülüşünde kaybolmuştum. Ben öldüm burada, siz devam edin!

"Niye istemez misin?" "Bunları konuşmak için henüz erken. Neyse ne, boşver. Sen de çok yavaş aşçıymışsın. Hâlâ bir yemeği yapamadın. Yaralı kolla senden önce bitirirdim ben." Hafifçe omzuna vurdum.

"Öyle mi? Omuzun yaralı olmasaydı yemekten sonra görürdün sen yavaşı."

*

Ateş'in yaptığı köri soslu tavuk ve benim yaptığım makarnayı yiyorduk. "Beğendin mi?" Dedi Ateş. "Artık yemekleri sen yapabilirsin." Dedim ve yemeye devam ettim.

Yemekten sonra etrafı toplayıp yukarı çıktım. Kendimi yatağa attım. Sadece biraz dinlenmek istiyordum.

Bu gün o kadar çok yorulmuştum ki hemen uyuya dalmıştım. 

Gece 3 suları uyandım. Yanıma baktım. Ama Ateş yoktu. Hatta yatağın Ateş'e ait olan kısmı neredeyse bozulmamıştı.

Aşağı indim. Kimse yoktu ve ışıklar kapalıydı. Işığı açtım. Sonrada masanın üstünden telefonu alıp Ateş'i aradım.

Kendisine ulaşılamıyordu. Tekrar aradım bir umut. Birkaç dakika sonra açtı.

"Efendim güzelim?" Sesi yankılanıyordu. "Neredesin?" Dedim endişeli çıkan sesimle.

"Bir işim çıktı. Uyumaya devam et sen güzelim. Birkaç saate gelirim ben. Sabah yanındayım ama, merak etme." Sesi şimdi daha net geliyordu.

"Seni bekleyeceğim." Dedim ve kapattım telefonu. Mutfaktan bir bardak su aldım.

Sonrasında hava almak için kapıyı açtığımda aynı anda 10'dan daha fazla adam bana bakmaya başladı.

"Siz kimsiniz? Neden evin önünde dikiliyorsunuz?" Dedim biraz geri çekilerek.

"Ateş Bey sizin güvenli tutmamızı istedi." Dedi içlerinden biri. Derin bir nefes aldım.

"Ateş Bey'inizin nerede olduğunu biliyor musunuz?" Kimseden ses çıkmadı. "Anlaşılan biliyorsunuz. Bekleyin üstümü değiştirip geliyorum. Beni onun yanına götüreceksiniz." Dedim ve koşar adım yukarı çıktım.

Siyah kotumu ve üzerime Ateş'in hırkalarından birini aldım. Bağlı saçlarımı açıp hızla aşağı indim.

"Hadi gidiyoruz." Dedim ve bir adım atmışken korumalardan biri elini önümde tutup durmamı sağladı.

"Ateş Bey evde kalmanızı söylemişti." Gözlerimi devirdim. "Ateş'in yanına gideceğiz. Başka bir yere değil. O yüzden biriniz şimdi beni onun yanına götürecek." Dedim sert çıkan sesimle.

"İlk önce Ateş Bey'e haber vermeliyim." Gözlerimi tekrar devirdim. "Anlaşıldı, o zaman ben hallederim."

Elimi adamın ceketinin cebine atıp araba anahtarını aldım. Koşarak arabaya ilerleyip bindim ve kapıyı kilitledim.

Araba kullanmayı bilmiyordum. Ama abimden ve Ateş'ten gördüğüm kadarıyla neyin ne olduğunu biliyordum.

Gaza basıp gitmeye başladım. Elimde bir tek barın adresi vardı. Yarım saat kadar sonra otobana çıkmıştım.

Biraz ilerledim. Cadde gibi bir yerdeydim. Açık olan bir dükkanın önünde durdum.

"Pardon!" Dedim camı açarak. Adam arabaya doğru yaklaştı. "Buyrun?" " **** Barı'na nereden gidildiğini biliyor musunuz?"

Adam yolu tarif etti. Teşekkür edip yoluma devam ettim. 15 dakika sonra barın önündeydim.

Arabadan inip bara doğru ilerledim. Saat gecenin 4'üne gelmesine rağmen bar kalabalıktı. Yüksek müzik eşliğinde dans edenlerde, bir köşede sarhoş olanlarda vardı.

Barın üst katına çıktım. Ateş, beni getirdiğinde daha sessiz diye burada oturmuştuk.

Etrafa baktım, ama Ateş burada değildi. Bir üst kata daha çıkmak için adım attığım da birisi arkamdan bağırdı, "Oraya gidemezsiniz hanımefendi."

Arkama baktım. "Neden?" Dedim. "Ateş Bey rahatsız edilmek istemiyor." Demek Ateş buradaydı. "Haberi var." Dedim ve basamakları çıkmaya başladım.

Upuzun bir koridor karşıladı beni merdivenlerin sonunda. Koridorda sadece 2 oda vardı.

Birincisini açtım. Ama tuvaletti. İkinci kapıyı açtım. İçerisi çalışma odası ve yatak odası karışımı gibiydi.

Odanın içinde bir kapı daha vardı. Kapıyı açtım ve yine(!) beni merdivenler karşıladı.

Aşağı doğru inen merdivenlerden yavaşça indim. Son basamağı da atlattıktan sonra karşıma baktım. "Ateş."

Yazarınız sonunda uzun bir bölüm yazdı! Çok öpüldünüz bebeqler 💛

Karanlığımdaki Işık (Tamamlandı)Where stories live. Discover now