Bölüm 37

7.2K 259 21
                                    

Multi: Emre Aydın ft. model - Bir Pazar Kahvaltısı

Akşam eve geldiğim de abimin sinirli bakışlarıyla karşı karşıyaydım. Şu an da ise beni sorguya çekiyordu. Karşımda oturuyordu ve bana sürekli sorular yöneltiyordu. Berkant ise yanında o piç sırıtmalarından birini sunuyordu bana. "Söyle sabah neredeydin?" 40 defa sorduğu soruya gözlerimi devirdim. "Yahu, dedim ya! Sude'deydim. Akşam çok geç bitti parti. Göndermedi beni. Saat geç olduğu için beni düşündü yani kız. Telefonum da sessizdeydi. Duymamışım aradığını. Merak etme evde bir tek Sude vardı." Dedim bıkkın bir şekilde. Arkama yaslandım. "O Ateş denen itle görüşmedin umarım?" Dedi abim tek kaşını kaldırarak. Berkant'a baktığımda yüzünde ki sırıtma daha da genişlemişti. Çayını höpürtede höpürtede içiyordu. "Hayır abi ya. Birbirimize söz verdik. Uzun zaman görüşmeyecektik." Hayır Zeynep, bu kadar yalan söylememelisin! "Emin misin balım? Bak o adamla kesinlike görüşmeyeceksin. O çok tehlikeli birisi. Sana zarar veriyor."

Gözlerimi devirdim. Ateş öyle biri değildi ve bana da değer veriyordu. "Abicim bak ben 25 yaşındayım. Kendi kararlarımı kendim verebilirim. Ayrıca Ateş öyle birisi değil ve bana gerçekten de değer veriyor." Bu sefer o gözlerini devirdi. Sözlerimi devam ettim, "Ayrıca Ateş beni dövmüyor, bana sövmüyor. Yani anlayacağın kimse kendisine zarar veren bir insanın değer verdiğini hissetmez. Yani senin anlayacağın babam bana değer vermiyordu. Ama Ateş bana o değeri veriyor." Dedim ve kollarımı kendime sardım. "Babamla, Ateş'i kıyaslayamazsın." Sözünü kestim, "Niye? Babam beni dövmüyor muydu? Kaç kere kurtardın beni onun elinden, kaç kere beni öldürene kadar dövdü, abi? Hatırlamıyor musun? Lisedeyken bir kere yemeği az yaptığım için beni, kemiklerim kırılana kadar dövmedi mi? Ben 3 gün kalkamadım yerimden. 3 gün okula gidemedim utancımdan. Ağzım yüzüm morluk içindeydi. Hatırlamıyor musun abi?"

Gözlerimin dolduğunu hissediyordum. Hayır, geri gidin yaşlar! Dolmamalı gözlerim. Abim hiçbir şey demeden kalkıp gitti. O gidince kendimi ağlarken buldum. Berkant yanıma geldi ve kollarını bana sardı. "Ah be bacım! Ne çektin sende ya?!" Dedi. Gülümser gibi oldum. Bu çocuk beni her türlü güldürmeyi başarıyordu. Başımı Berkant'ın göğsüne yasladım. "E ne yaptınız enişteyle?" Dedi Berkant. "Sanane Berkant!" Diye cırladım. Yüzünü buruşturdu ve kafama vurdu, "Cırlama lan!" Güldüm. "Harbi ne yaptınız?" Yanaklarım kızardı. "Sana anlatamayacağım şeyler." Güldü. "Anladım. Seni yatağa attı dimi?" Kafasına vurdum. "Sus lan! Bak aramızda ona göre!" Dedim işaret parmağımı ona sallarken. Eliyle ağzına fermuar çeker gibi yaptı. "Tamam, söylemem kimseye bacım. Yalnız bir şartım var." Tek kaşım havalandı. "Lan sıpa, sen ne zaman şart sunar oldun?!" Dedim. Güldü, "O çikolatalardan bana da vereceksin. Yoksa bu fermuar açılır ona göre." Dedi. Gözlerimi devirdim. "İyi tamam. Ben yatmaya gidiyom. İyi geceler minnakım." Yanağını öptüm. "İyi geceler bacım." Dedi.

*

Sabah Berkant'ın sesiyle uyandım, "HAYDİ GEL İÇELİM! DERDİNİ ALDA GEL! HAYDİ GEL İÇELİM! BU EVRENDE BİR TOZSUN! TARİH SENİ UNUTSUN! HAYDİ GEL İÇELİİİM!" Yüzümü buruşturdum. Allah'ım sen beni neyle sınıyorsun? Berkant o iğrenç sesiyle şarkıya devam etti, "HAYDİ GEL İÇELİM! NESCAFE EXPRESS- ay aman DERDİNİ ALDA GEL!" Birde düzgün söyleyebilse...

Homurdanarak kalktım yataktan. Gözlerimi ovuşturarak içeri gittim, "Ne bu tantana kardeşim?!" Karşıma baktığımda gözlerimi birkaç kere kırpıştırmak zorunda kalmıştım. Ateş tam karşımdaydı şu anda. Kanlı canlı Ateş'ti bu. Hemde benim Ateş'im.

Yeni bölümü nasıl buldunuz?

Karanlığımdaki Işık (Tamamlandı)Where stories live. Discover now