MASKELİ 6.KISIM

428 74 36
                                    


Odada ağır bir kan kokusu yoktu. Yine de Azuma gördükleriyle refleks olarak hızla geri adım atmaya başlamıştı, arkasındaki kapının çoktan kapandığını görmeyip kafasını sert metala çarptı. Çıkan "pat" sesiyle Ange ona doğru döndü.

Azuma kafasının zonklamasıyla elini çarptığı bölgeye götürdü. Kanıyordu. Ange yumuşak ve hızlı bir hareketle elini oraya koydu, Azuma geri çekilmeye çalışmıştı ancak Ange oraya çoktan dokunmuştu ve kan durmuştu, ardından çok yüksek olmayan bir sesle konuştu. Sesinde yine o nazik ton vardı. "Sakin ol, sana bir şey yapmayacağım."

Azuma'nın aklından Ange'in ona bir şey yapacağı geçmemişti, yapmak istese çoktan yapardı diye düşünüyordu. Yine de cevaplamadı ve Ange devam etti. "Daha yakına gel." Böylece masanın üzerinde yatan adama doğru gitti. Azuma onu takip etmeden önce oldukça fazla tereddüt etmişti.

Yakınlarına yaklaştığında adamın genç bir yüze sahip olduğunu gördü. Siyah saçları kısaydı ve eliyle karnını tutuyordu. Onların yaklaştığını duymasıyla gözleri hafifçe açılmıştı ancak yüzünde hiçbir korku belirtisi yoktu. Ange ona doğru konuştu. "Düştüğün hale bak."

Adamın yüzü asıldı. Acı içinde gibi gözükmüyordu ve hiçbir şey demeden, ellerinin üzerinde olduğu bağırsaklarının tekrar karnının içerisine sokup olduğu yerde doğruldu. Azuma şaşkınlıkla olanları izlemekten başka bir şey yapamıyordu.

Adam çekik gözlere sahipti, bu yüzüne yakışıyordu, değişik bir güzelliği vardı. Yirmili yaşlarında olmalıydı. Gözlerini iyice açıp Ange'e baktı. Konuşmadan önce masadan inmiş ve yan yana dizilmiş olan dolaplara doğru yürümeye başlamıştı. "Ne istiyorsun?"

"Birini getirdim."

Adamın boyu uzun sayılmazdı, Azuma kadardı. İnce bir vücuda sahipti, Azuma onun gösterdiğinden daha yaşlı olabileceğini tahmin etti. Adam cevap vermeden dolaplardan birini açtı ve içerisinden koyu renkli örtü gibi bir şey çıkardı. Ardından yürürken tekrar dışarı fırlamış olan bağırsaklarını yeniden içeri sokup elindeki örtüyü sıkıca beline sardı. Böylece ince figürü daha da çok ortaya çıkmıştı.

Sonrasında Ange'i kale almadan Azuma'ya doğru yaklaştı. Azuma karşısındaki yüzü görmesiyle kendine gelebilmişti. Bu insanlar da neyin nesi?

Adam konuştuğunda sesi bıkkın çıkmıştı, tekrar masanın üzerine dönmek isteyen bir hali vardı. "Kolunu uzat."

Azuma denileni yapmadan önce Ange'e baktı. Gülümsüyordu. Adam ise onun kıyafetini kolundan sıyırdıktan sonra derisine tırnağıyla bir kesik oluşturdu. Tırnakları uzun ve keskindi, hemen ardından akan kanı işaret parmağıyla aldı ve ağzına götürdü. Kanın diline değmesiyle umursamaz tavrı kaybolmuştu, gözleri daha da çok açılmıştı. Şaşkınlığını yenebildikten sonra arkasında kalmış olan Ange'e dönerek sordu. "Onu nereden buldun?"

Ange cevaplamadı, sadece gülümsedi. Adam da sorunun cevabını gerçekten çok merak etmiyor olduğundan onu daha fazla üstelemedi. Ange konuştu. "Tenebrae'ye gideceğiz."

Adam, karşısındakinin sözlerinin anlamını biliyordu. Onu cevaplarken sesinde hiçbir tereddüt belirtisi yoktu. "Bu halde gidemezsiniz..."

Ange onun cümlesini bitirmesine izin vermeden yanıtladı. "Biliyorum. O yüzden buraya geldik."

Adam bu sefer cevaplamadan önce tereddüt etmişti. Kenardan sessizce izleyen Azuma dediklerine anlam veremese de kendisi hakkında konuştuklarını biliyordu. Konuşmalardan bir şey çıkarma umuduyla ağzını açmadı. "Sana yardım etmeyeceğim."

HALF & HALF - Yarı Melek [BL]Where stories live. Discover now