AKIM 6.KISIM

344 47 43
                                    


Sabah uyandığında başındaki ağırlık geçmemişti. Geçen gece yaptıklarının hepsi tek tek aklına gelirken açmakta zorladığı gözleri hızla açıldı ve yataktan fırlayarak perdeleri açtı. Güneş çoktan doğmuş, tepede dikiliyordu.

Panikle etrafına baktığında odasının çoktan temizlenmiş olduğunu gördü, kendisi de öyleydi. Nasıl her şeyi olduğu gibi bırakıp uykuya öylece dalabilmişti? Soluklanmak için yeniden yatağının üzerine oturdu. Ange çoktan gitmişti.

Birkaç dakika daha öylece durduktan sonra kapısı çaldı. "Azuma?"

Azuma kafasını kaldırıp cevapladı. "Ne oldu?"

Bununla beraber Claudio içeriye girmişti. "Dünden beri uyuyorsun, iyi misin?"

Azuma'yla en son illüzyondan çıkmayı başardıklarında konuşabilmişlerdi. Daha fazlasını söylemek üzere ağzını açtı ancak gözlerini karşısındakinin üzerine kaymasıyla o şekilde kalakalmıştı.

Azuma hâlâ uykulu olduğu için bunu algılaması uzun sürmüştü, hemen kendine baktı ve pantolonunun üstünde olduğunu görmesiyle rahatlıkla bir nefes verdi. Claudio'nun neye baktığına anlam veremezken gömleğinin düğmelerinin açık olduğunu gördü.

Üzerinde Sai ailesinde yaralandığından kalma izler vardı. Aileden ayrılmadan önce karın bölgesinden kötü bir biçimde bıçaklanmış olduğu için yeni olduğu belli olan derin kesik izi hemen göze batıyordu, Claudio onu ilk kez bu şekilde görüyor olmalıydı. Hemen elleriyle gömleğini kapattı ve düğmelemeye başladı. Aynada vücuduna bakmayı sevmediğinden zaman zaman varlıklarını unuttuğu oluyordu.

Claudio onu rahatsız ettiğini düşünerek hemen gözlerini kaçırmıştı, ne olduğunu sormadı, az çok tahmin edebiliyordu. Azuma da hemen ayağa fırlamıştı. "İyiyim, yorulmuşum sadece."

Claudio bunu duymasıyla biraz da olsa rahatladı ve Azuma üzerini düzeltmeyi bitirdiğinde yeniden ona döndü. Sesi nazikti. "İstediğin zaman bana her şeyi anlatabileceğini biliyorsun değil mi?"

Azuma bunu duymasıyla durakladı. Daha önce etrafında ona böyle sözler söyleyen birisi olmamıştı, bu yüzden ne yapması gerektiğini bilememişti. Claudio'ya değer veriyordu ancak sözleriyle beraber içini korku da kaplamıştı, onu kaybetme korkusu.

İş Cael'e gelince böyle bir korku beslemiyordu çünkü Cael kendi başının çaresine bakabilecek kadar güçlüydü. Bu, Claudio'nun güçsüz olduğu anlamına gelmiyordu ancak onun nasıl iki kez yaralandığını kendi gözleriyle görmüştü. Hem de kendisi yüzünden... Ne yapmalı olduğunu bilmediğinden kafasını salladı. Ardından bunun yeterli olmadığını düşünerek ilerleyip ona sarılmıştı.

Bunu beklemediği için Claudio şaşırsa da hemen onun arkasını sıvazladı. Azuma çok geçmeden ondan ayrılmıştı. Onun gibi biri yanında olduğu için kendini şanslı hissediyordu, yine de her şeyi; aklından geçenleri, Ange ile yaptıklarını, kendini tutamadığını ve bu yüzden de Cael'e karşı nasıl bir tavır sergilemesi gerektiğini bilmemesinin onu öldürdüğünü anlatsa o bile muhtemelen Azuma'yı yargılardı. Ayrıca böyle bir şeyi anlatabilmesinin imkânı yoktu. Bu yüzden yalnızca gülümsedi. Ne olursa olsun birilerinin onu düşünmesi onu mutlu etmişti. Claudio onun gülümsemesine daha sıcak bir gülümsemeyle karşılık verdi, ardından da aralarında uzayan garip sessizliği bitirmek adına devam etti. "Ha, bir de stoklarımız tükendiği için yiyecek bulmaya gruplar halinde gitmemizin mantıklı olduğunu düşündük. Ben ve Destin, senle de Ange... Tabii sana bir problem yoksa? Destin, Ange'i pek sevmiyor."

HALF & HALF - Yarı Melek [BL]Where stories live. Discover now