5|🐚

686 58 6
                                    

Medya; Sevde

Etrafıma bakındım. Herkes kendi halinde takılıyordu. Hiçbir tuhaflık sezememiştim. Gelen mesaj sesiyle telefonumu çıkardım.

Hırsız; Arka bahçede ki kulubenin orada. Kutunun içinde.

Hemen koşarak arka bahçeye çıktım. Kulube fazla dar değildi. Hemen içine girdim.

İçine girmemle kapı kapandı ve benim çığlığımla minik bir gülme sesi işittim.

"S-sen kimsin?" diye fısıldadım. Ama kim olduğunu çoktan anlamıştım. Etrafı saran karanfil kokusundan sonra bir çakmak sesi.

Çakmağın yaydığı minik ışıktan o nur yüzünü gördüm. Sigarasının ucunu tutuşturdu. İçine nefesi çekti ve üfledi.

Geri adımlayıp kapıya vurmaya başladım. Fakat sonra vazgeçtim.

"Senin ne işin var?"

"Gizli numara kaybettiğim bir şeyin burada olduğunu söyledi." anlamayarak kaşlarımı çattım.

"Nasıl yani?"

"Kaybettiğim bir eşyamı bulmuş. Burada bir kutunun içinde olduğunu söyledi. Sen girmeden önce aradım ama bulamadım." kafa salladım yavaşça

"Kapıyı kırsan?" dedim yavaşça.

"Cık." kaşlarımı daha fazla olabilirmiş gibi çattım.

"Neden?"

"Canım istemiyor." alaycı bir gülüş attım.

"Senin canına tüküreyim." diye mırıldandım. Dudakları kıvrıldı. Hernekadar boynuna dolanmak istesem de kendimi geri tuttum.

"Anonimin kız mı?" diye sordum.

"Seninkinin erkek olduğunu mu çıkarmalıyım?" kafamı salladım yavaşça. Kulubenin altından çıkan ışık çok aydınlatmasa da bir kaç bir şey seçebiliyorduk.

"Denedim." anlamayarak yüzüne baktım.

"Kapıyı diyorum denedim. Ama şurada ki kapıyı." dedi diğer kapıyı gösterirken.

"Eminim bu da açılmaz." kafa salladım.

Sesizliği bozan ikimizinde telefonu oldu.

Hırsız; Kutu koltuğun altında. Cesaretin varsa açarsın.

Cesaretten kastettiğini anlamıştım. Benim ona ait bir eşyam vardı. Ve bunu görünce benim unutamadığımı anlayacaktı.

"Ne gelmiş?" diye sordu. Omuz silktim.

"Umut'tan. Sana?"

"Sevde'den." Sevde'de benim Umut'um gibiydi. Yakın arkadaşıydı yani.

Bir süre daha öyle bekledik. Ama sıkılmaya başlamıştım.

"Sana da ondan geldi değil mi?" diye sordu. Kafa salladım.

"Eğer özel bir eşyan değilse..."

"Değil. Açabiliriz." dedim yavaşça.

Koltuğa ilerledi ve koltuğu kaldırdı. Altından büyük iki kutu çıktı.

İkisi de birbirine kurdela ile bağlanmıştı. Ortalarında ise zarfa konulmuş bir kart. Yavaşça zarfı aldım. Ucundaki kelebeği kaldırdım ve kenara koydum. Zarfın kapağını açtım ve içindeki kağıtı çıkardım.

"İkisinden biri senin. Diğeri onun." başka hiçbir şey yazmamıştı.

"Söylemese anlamayacaktık sanki." diye mırıldandı.

"Ben bu kutuyu alıyorum." dedi önündekini alırken. Kafa sallayıp önümdeki ni aldım. Yavaşça ayağa kalktık ve odanın köşelerine geçtik.

Kutuyu havaya kaldırdığımda burnuma dolan karanfil kokusu ile gülümsediğimde aklıma gelen fikirle bağırdım.

"Dur! Bu senin." dememle sıçramıştı.

"Nereden anladın?"

"Anladım işte al." deyip uzattım. Tereddüt etmeden aldı. Kendiminkini açtım.

İşte hırka burdaydı. Hemen kutuyu kapadım. Görmesini istemiyordum.

"Tamam bu benimki." dedim sesizce. Kafa salladı. Ardından kapılardan gelen kilit sesi ile kapılara baktık.

Ben benim girdiğim kapıyı açarken o diğerini açmıştı. Son kez yüzüne bakıp koşarak orayı terk ettim.

---

Selam. Bir sonraki bölüm kurguya tekrar baştan alıp Çağrı'nın ağzından anlatacağım. Umarım bu bölümü sevmişsinizdir. Oy verip arkadaşlarınızla paylaşmayı unutmayın.

Motive oldukça bölüm atıyorum.

Sizi seviyorum. Muah💛

Hırka | TextingWhere stories live. Discover now