23

1.5K 162 286
                                    

Yeni okul dönemi başladığında Ashley oldukça hüzünlüydü. Bu son yılıydı ve seneye bu okula gelmeyecekti bile. Hogwarts'a giden her öğrenci hogwarts benim evim diyerek sahiplenirdi. Ashley de öyle düşünüyordu. Ta ki James'i sevene kadar. Gece kalkıp su içtiğinde bile aklına gelebilecek kadar çok seviyordu James'i. Okul yılının ilk dolunay gecesi geldiğinde çapulcular çıktıktan sonra ortak salonda oturup beklemeye başladı. Saatlerce yanan ateşi izledi. Remus'u düşündü, en çok da James'i. Ona zarar gelmesini hiç mi hiç istemiyordu. Sonunda ayağa kalkıp dikkatlice ortak salondan çıktı. Zamanı gelmişti. Koşar adımlar ile bahçeye indiğinde yakalanmadığı için seviniyordu. Şamarcı söğüte yaklaşıp büyü yaptı. Ağaç durur durmaz koşarak ağacın içine atladı. İçeriye girer girmez hemen Remus'a doğru ilerledi. Remus bayılmak üzereydi belki de. Ashley'i görünce gözleri şokla açıldı. Pek yara almışa benzemiyordu. Ufak tefek sıyrıkları vardı elbette. Bir tanesi büyük sayılabilecek bir yarası da tabii. Hemen Remus'a doğru koştuğunda, Remus zorla konuştuğu belli olan bir ses tonuyla

"Ama sen.. nasıl?"

Diyebildi. Ashley gülümseyip

"Uzun zamandır biliyordum."

Ardından hızla basit büyüler ile kanamasını durdurdu. Her dolunayda Remus genelde bayılırdı. Ayık olsa bile Ashley basit bir oblivate büyüsü yapardı. Bu sefer yapmak istemedi. Remus onun büyük sırrını biliyordu. O da Remus'un sırrını bildiğini göstermekten çekinmemeliydi o halde. Remus hâlâ şoktan çıkamamış olacak ki koskocaman olmuş gözleri ile Ashley'e bakıyordu. Ashley hızla onun kanamalarını durdurduktan sonra sargı bezleri ile yaralarını sardı.

"Çok acıyor mu?"

"Yani biraz."

Ashley, dikkatlice sardıktan sonra koşarak James'in yanına gitti. Sağ kolu komple kan içindeydi. Ashley'i kan tutmazdı ama James'i o halde görünce ne yapacağını bilemedi. Birden kendine geldi. Hemen James'i büyü ile kaldırdı. Kolundaki kanı büyü ile durdurdu. Çok kan kaybettiğini düşünüyordu. Sonra göğüsünde de derin bir kesik olduğunu gördü. Elleri titrerken neredeyse asasını düşürecekti. Bir anda sıkıca asasını kavradı. Ellerini sıkmaktan avucunun içi bembeyaz olmuştu. Hızla büyüyü mırıldandığında James'in yüzünün neredeyse bembeyaz olduğunu gördü. Asası elinden yavaşça düştüğünde nereden çıktığını bilmediği Peter hızla James'i kavradı. Düşmesini engellemiş oldu böylece. Peter zorlukla da olsa James'i kaldırıp götürdüğünde Ashley onu revire götürdüğünü anladı. Sirius'a doğru ruhsuzca yöneldiğinde onunda tıpkı Remus gibi orta derecede büyük yaralar almıştı. Sanki bir robot gibi kanayan yaralarını durdurup sargı bezi ile sardığında șoktan olsa gerek bir kaç dakika boyunca başka hiç bir şey yapamadı. Sonra birden kendisine gelip Remus'u asası ile havaya kaldırıp hastane kanadına götürdü. Belki de Dumbledore'nun diğer öğretmenlere ve hademe Filch'e okulda bir kurt adam olduğunu ve dolunay geceleri nöbet tutmamalarını söylemiștir diye düşündü Ashley. Çünkü şaşırtıcı bir şekilde kimse yoluna çıkmamıştı. Madam gelip hemen Remus'u bir sedyeye yatırdığında Peter geri gitti. Çok geçmeden Sirius ile geri geldiğinde, Ashley neden Peter'ın pek yara almadığını düşündü.

Patronusu fare olan birinden ne beklenirdi ki zaten?

Diye düşünüp kafaya takmadı. James aralarından belki de en ağır yaralanan olduğu için Madam onun çevresini perdeler ile kapatmıştı. Ashley duvarın kenarına oturdu. James'in yaralı hallerini hatırlayıp ağlamaya başladı. Ses fazla çıkmasın diye sessizlik büyüsü yaptı. Sabaha kadar orada oturdu. Madam da her dolunay gelmesine alışmıştı. Bir şey demiyordu. Bazen eğer Ashley'in çok ağladığını götürse ona bir fincan çay veriyordu o kadar. Peter, Sirius'un baș ucunda uyuyakalmıștı. Ashley onu Sirius'un hayatını çökertmek için başında dikilen bir yaratığa benzetti bir an için. Doğru olacağını bilmeden ağlamasına kaldığı yerden devam etti. O kadar çok ağlamıştı ki bitkin düşüp oracıkta uyuya kaldı. Uyandığında aklına gelen ilk şey James oldu. Gece çekilen perdelerin açılmış olduğunu görünce nasıl ayağa kalktığını anlamadan hızla James'in yanına koştu. Ses çıkardığını biliyordu ama bunu umursayacak halde değildi. James'in solgun yüzünü gördüğünde titrek bir nefes vererek James'in yattığı yatağın oradaki koltuğa oturdu. Elleri ile James'in ellerini kavradığında ne kadar da soğuk olduklarını hissetti. Onu uyandırmak istemiyordu o yüzden sessizce ve çaresizce James'i izledi. Saçlarını okşamak istedi. Ama yapmadı her zaman olduğu gibi. Uyanan Remus'un ona seslendiğini duyduğunda istemese de yavaşça geri çekilip Remus'un yanına ilerledi.

"Geçmiş olsun Remus kendini nasıl hissediyorsun?"

"Biraz bitkin ve fazlasıyla aç.. Ashley sen nasıl öğrendin acaba?"

"Üçüncü sınıfta. James'i izlemeye yeni başlamıştım ve her dolunay dördünüzün birden kaybolması dikkatimi çekti. Sonra bir akşam sizi takip ettim öğrendim o günden beri senin dönüşümün bittikten sonra yanınıza gelip sizi hastane kanadına götürüyorum ve ilk yardım falan yapıyorum gerekirse."

"Peki hiç öğrenmedim mi önceden?"

"Genelde baygın oluyorsun uyanık olduğun zamanlarda da zihnini siliyordum. Bunun için üzgünüm Remus ama sen benim ondan hoşlandığımı bilmiyordun ve o zamanlar arkadaş değildik."

"Önemli değil... Bak Ashley eğer benimle arkadaş olmak istemezsen seni oldukça iyi anlarım. Ama senden tek bir ricam olacak o da.. "

" Kimseye söylemem evet biliyorum. Biliyor musun Remus hep seksi bir kurt adam ile arkadaş olmak istemişimdir. Seksi kısmı her ne kadar düşündürücü olsa da.. "

Bunu dediğinde her ikisi de gülmüştü. Remus rahatladığını hissediyordu ama arkadaşlarına verdiği hasarlar yüzünden de oldukça vicdan azabı çekiyordu. Ashley'in cümlesi ise James'in mırıldanması ile yarım kaldı. Ashley onun mırıldanmasını duyması ile adeta uçarak James'in yanına vardı.

"İyi misin çok ağrın var mı?"

James başını hayır anlamında sallayabildi güçsüzce. Ardından

"su."

Dedi duyulması güç bir sesle. Ashley titreyen elleri ile ona su içirdi. İçirdikten sonra da James'in ağzı yine aralandı.

"Lily."

Dedi. Onun da temel ihtiyaçları her insan gibi barınma, yiyecek, içeceklerden oluşuyordu elbette tek farkı içinde Lily'in de bulunmasıydı. Ashley düşen yüzünü saklamak için saçlarını önüne attı. Ashley her zaman James için oradaydı ama James her zaman Lily'i seçiyordu. Ashley gözünden bir damla akan yaşla hemen kendisine gelip James'e hitaben

"Saat daha erken onu uykusundan etmeyelim."

James başını salladı. Zorlukla konuşabildiğini belli etmek istercesine çatallaștığı ses tonu ile

"onun uykusuz kalmasını istemem. Bugün iksir dersi var ve o iksirsde hep iyi olmak ister. Dikkati dağılmasın."

Ardından çok yorgun hissediyor olacak ki gözlerini kapatıp geri yattı. Ashley yumruk yaptığı elini ağzına götürüp sessizce ağlamaya başladı. James, Lily'i o kadar çok seviyordu ki sırf bunun için bile ağlayabilirdi. Ashley'i sevmediği için değil, bir insanın başka bir insanı bu kadar güzel sevdiği için. Yavaş adımlarla Remus'un yanına ilerledi. Oturduğunda Remus hüzünlü bakışlar ile Ashley'e baktı kısa bir süre. Sonra destek olmak için elini tutup sıktı. Ashley yaklaşık olarak iki saat o pozisyonda ağlayıp arada da Remus'a, James'in yine Lily'i bu kadar güzel sevdiği anları anlatıp daha da çok ağladı. Gariptir ki ne Sirius ne de Peter onun ağlamasına uyanmadı. Remus ise onca yıl karşısında adeta acı çeken kızı görmediği için şaşkın.

Ay YüzlüWhere stories live. Discover now