26

1.6K 150 257
                                    

Hogwarts'tan ayrılmak daha önce Ashley'e hiç bu kadar zor gelmemiști. Mezun oluyordu. Koskocaman yedi yılına elveda diyordu. Ve burası onun eviydi. Nasıl ayrılmaya dayanacaktı ki? Remus ile oturmuş konușuyorlardı. O da tıpkı Ashley gibi hüzünle etrafı inceliyordu. Son kez beynini kazımak istercesine her yere bakıyordu. Ashley içten içe onun streslerinin ve korkularının olduğunu biliyordu. Ama onun için güzel planları vardı. Şimdilik bunu Remus bilmiyordu ama öğrenecekti.

"Yani hissedebiliyorum gözleri onun üzerinde. Sadece ona bakıyor, haliyle sadece onu duyuyor. Onu izliyor. İçinden onun ne kadar mükemmel olduğunu geçiriyor. Hâlâ onca yıl sonra ona kavuşabildiği için şaşkın. Ama ona bir bakıyor.. O anlamlı bakışı hiç bir ressam çizemez. Aşkla bir gülüyor.. Hiç bir şair bu gülüşe bir șiir yazamaz yeterli gelmez. Bazen utanıyor. Gözlerini yere dikiyor, elini ensesine atıyor. Sonra haylaz bir çocuk gibi gözleriyle alttan alttan bakıyor. O zamanlar farkında değil ama çok tatlı oluyor. Remus beni dinliyor musun? "

" Evet ve James gelip Lily'i öptü. Sende ağlayarak kaçtın bunu yeterince anlattın. "

" İyi de ben ondan bahsetmemiștim ki. "

" Evet ben de onu diyorum. İleride James'in çocuğu olursa senden bahsetmem biliyorum eğer o James'e çekerse bunun yükünü üstlenir demiştin değil mi? Merak etme Ashley söz verdim ne olursa olsun bir şey demeyeceğim. "

" Remus! Sen iyi misin? "

Remus irkilerek kendine geldi.

" Üzgünüm bu aralar biraz düşünceliyim de.. "

" Sirius'a nasıl açılacağın konusunda mı?"

Diye güldü Ashley. Uzun zamandır gülmüyordu o yüzden yanaklarının hemen ağrıdığını hissetti. Sahi ya gülmek ne ara bu kadar yabancılașmıști ki ona?

"Evet evet sorma o gece filmi James ile izledim ve hıçkıra hıçkıra ağla- bekle ne?"

Ashley, Remus'un iş bulamayacağı kaygısı yüzünden kara kara düşündüğünü biliyordu. Ve ailesinden hiç bir şekilde yardım dahi istemiyordu. Ashley, Remus'un nasıl kurt adam olduğunu James'in anlattığı kadar biliyordu.

Remus irkilerek kendine geldi. Kafasını iki yana salladı. Ashley'e dönüp gergince

"Baksana Ashley bugün mezun oluyoruz o yüzden hadi artık James dışında bir şeyler konuşalım ne dersin?"

Bunu der demez Peter ve Sirius geldi. Sirius, Ashley ve Remus'un arasına oturdu ve pek de nazik olmayan bir hareketle Ashley'i oturduğu yerde ittirdi. Sonra tek elini Remus'un omzuna attı.

" Benim arkadaşım Remus. Canım arkadaşım Remus. Sen en çok benim arkadaşımsın değil mi Remus. Sen sadece benim arkadaşımsın. Sadece beni seviyorsun değil mi? Ashley de kimmiş bilmiyorsun. Çünkü ben varım. O yokken de ben vardım Remus. Unutma Remus. Ben daha önemliyim Remus. "

Ashley göz devirdi. Arkadaşları ile konuşmasına izin vermeyen Sirius Black, küçücük bir çocuktan farklı değildi. Remus da bıkkın bir ses tonu ile

" Patiayak eğer biraz daha konuşursan seni çok yanlış anlayacağım."

Sirius, eli ile ağzına görünmez bir fermuar çekti. Remus'un omzundaki elini yavaşça geri çekip biraz Ashley'in olduğu tarafa kaydı Remus'a rahatsızlık verdiği için. Ashley bir an için Sirius'u tatlı buldu. Ama Sirius resmen onu düşman olarak bellemiști. Yine de yufka yürekliliği yüzünden olsa gerek oturduğu yerden Remus'a çaktırmadan Sirius'un elini sıkıp bıraktı. Sirius'un ona baktığı hissetti. Ona geri bakmadı. Remus ise tuvalete gidip geleceğini söyleyerek kalktı. Sirius, Remus'un gitmesi ile beraber Peter ile quidditch konuşmaya başladı. Ama Ashley onun gözündeki kırgınlık kırıntılarını çok net görebiliyordu. Remus geldiğinde Ashley ne ara kalktığını bilmediği Sirius'un yanına ilerledi ve ona sırtını dönüp Remus'a veda etti. Son gününün kısa bir süresinde bile olsa arkadaşları ile baş başa kalmalıydı. Hem birazdan James de gelirdi. Yanında Lily ile. Peter ile de mesafeli bir şekilde sarılıp veda ettikten sonra Sirius'a veda etmesinin gerekmediğine karar kıldı. Ama Sirius ondan beklenmeyecek bir hareketle Ashley'e elini uzattı. Ashley uzattığı eli tutup sıktı. Mesafeli bir şekilde sarılırken Sirius oldukça kısık bir sesle

"teşekkür ederim."

Diye mırıldandı. Ashley gülümseyip

"Bana borçlusun Black."

"Seninle yeterince arkadaşlarımı paylaştım zaten Sandra. Daha da bir şey bekleme."

Yine eski hallerine döndüklerini anlayan Ashley belli belirsiz bir tebessüm etti. Aşağı inip Tina'yı aramaya başladı. Onu bulduğunda hüzünle etrafı inceliyordu. Ashley'in de Tina'dan pek bir farkı yoktu. Sadece onun ailesi onu zorla evlendirmiyorlardı. Çünkü artık yoklardı. Ashley onu rahatlatmak adına sarıldı. Bugün duygusal olduğundan pek bir sevgi yumağıydı. Biraz laflarken çapulcular geldi. Ashley saniyelik de olsa James ile göz göze geldi. İlk beş dakika Tina'yı dinleyemedi. Önüne döndükten bir kaç dakika sonra adım sesleri geldi. Ashley baktığında James'i gördü. Dağınık saçları en azından karmaşık görünmüyordu. Taradığı belli oluyordu. Gözlüklerini camları silinmiș ela gözlerini güzelce ortaya çıkarmıştı. Gülümsediği için gamzeleri ortaya çıkmıştı. Gözleri biraz hüzünle baksa da yine mutluluk ve haylazlık pırıltılarını içinde barındırıyordu.

"Veda yok mu Ashley?"

"Eğer yine Lily'i kıskanırmak için benimle sarılmayacaksan var."

Ashley'in cevabına ikside güldü. James altıncı sınıfın ilk tatiline girmeden önce yine bu soruyu sormuştu. Ashley ne yapacağını bilememiș ve elini uzatmıştı. James onu kendine çekmiş ve sarılmıştı. Geri çekildiklerinde Ashley, Lily'in geçtiğini gördüğünde yıkılmıștı. O anları düşünmemeye çalışıp James'e baktı. Yanındaki çapulcular çoktan Tina ile yoğun bir konuşmaya daldılar. Ashley, James'e tekrar döndüğünde ona doğru bir adım attı. Birazcık kendisini sorguluyordu. Nasıl olsa onun Lily'si vardı. Bu düşüncelerle boğușurken birden iki kolun kendine sıkıca dolanmasıyla kalakaldı. James parfümünü değiştirmişti. Daha erkeksi bir kokusu vardı. Ashley de yavaşça kollarını James'in sırtına yerleştirdi. James bir an için Ashley'i daha da sıkı sardı. Neredeyse vücutları bir bütün olduktan sonra da kollarını gevşetip geri bıraktı. Ashley ona son kez sarıldığının bilincinde olduğu için biraz buruktu.

"Eğer bir daha buluşamazsak diye söylüyorum. Kendine dikkat et James. Güçlü ol. Kimseden korkma. Göster onlara gryffindorun gücünü. Kendine dikkat et. Mutlu yaşa. Huzuru ara. Sevdiklerinle iletişimi hiç koparma. Eğer uzak kalırsan onların seni sevdiğini bil. Geçen sene beni derin bir yanlızlıktan kurtardın. Bunun için sana çok minnettarım. Bana verdiğin her güzel an için teşekkür ederim. Benim için önemini tahmin dahi edemezsin. İyi bir arkadaşsın. İyi bir kardeşsin. Eminim iyi bir eş de olursun. "

Ashley, James'in gözlerinin en azından bir saniye dolduğuna yemin edebilirdi. James gözlerini kapatıp gülerek başını iki yana salladı.

"Bu bir veda değil Ash biz iletişimimizi hiç koparmayacağız. Seni asla unutmayacağım."

Yalandı. Bir daha asla görüșemeyeceklerdi. Ashley zaten içten içe bunu biliyordu. James ise küçük çocuklar gibi itiraz ediyordu. Yine de Ashley, James'i son görüşünde sağlıklı ve mutlu görebildiği için kendini şanslı hissetti. Bunun bir ödül olduğunu düşündü. Tekrar ona sarılıp iki yanağından da öptü. Bu onu ilk öptüğü andı. O hissi hafızasının her bir yerine kazımak istedi. Kazımak ve asla unutmamak. Sonunda ayrılabildiklerinde çapulcular gitti ve Ashley ile Tina baş başa kaldı. Tina destek verircesine Ashley'in elini  sıktığında Ashley gözünden akan yaşlara rağmen gülümsüyordu. Yaşları silip Tina ile yürümeye başladılar. Artık hogwarts öğrencileri değillerdi. Birer yetişkin olmușlardı. Kayıklara Tina ile bindiler. Yan kayıklarında James, Sirius, Lily ve Remus vardı. Peter hüzünle son bir kez daha okula bakıp Ashley'lerin yanına oturdu. Kayıklar hareket etmeye başladı. Çok geçmeden James ayağa kalktı.

"Lily-Çiçeğim seni uzun zamandır çok ama çok seviyorum. Her zaman dikkatimi çekmișsindir. Gerek güzelliğin, gerek aklın, gerek olaylara bakış açın. O güzel yüreğinde beni de taşıdığını bildiğim her an için sana minnettarım. O güzel gülümsemenin nedeni olduğum her an için yaşıyorum. Bu güzel birlikteliğimizi resmiyete döküp evlenmek ve minik Potter'lar yapmaya ne dersin?"

Lily şaşkınca James'e baktı. Sonra kafasını olumlu anlamda salladı. James mutlulukla zıpladı. Bu iyi bir fikir değildi elbette çünkü suya düştü. Lily şaşkın halinden sıyrılamadan gülmeye başladı. Sirius mutlulukla gülümsüyordu. Remus halinden memnun görünüyordu. Ashley mi? Onu sormayın. O çok kötü ama Peter ile aynı sandalda olduğu için ağlayamıyor.

Ay YüzlüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin