"Jimin işin yoksa buluşalım mı?" Jennie içindeki sıkıntıyı bir türlü giderememişti. Ve bu konuyla alakalı konuşmak istediğinden Jimin'i aramıştı.
"Birkaç dakikaya işim biter. Neredesin alayım seni?"
"Bizim evin az ilerisinde bir park varya." dedi. Jimin anladığına yönelik bir şeyler mırıldandığında "Oradan alırsın beni. Ha bu arada buluşacağımızdan kimsenin haberi olmasın." dedi ve Jimin'in cevabını beklemeden aramayı bitirdi.
Odasından çıkıp kızların yanına balkona çıktı.
"Kahve yapayım mı unnie?" diye sordu Lisa Jennie'yi görünce.
"Yok ya birazdan çıkacağım evden. Küçük bir işim var." Chaeyoung'un yanındaki sandalyeye oturdu.
"Sen iyi misin Jen? Son zamanlarda iyi görmüyorum seni." Jisoo biraz çekinerek sormuştu. Jennie gülümsemeye çalıştı. Bu tarz bir şeyi onlara anlatamazdı. Hem gördüğü şeyi yanlış anlamış olma ihtimali de yüksekti.
"Bir şeyim yok. Bu düşüncelere bereden kapılıyorsunuz anlamış değilim."
"Peki sen öyle diyorsan unnie." dedi Lisa. "Kahve istemediğinden emin misin?" diye ekledi.
"Yok ya çıkayım ben. Görüşürüz akşam." Kızların yanaklarından teker teker öpüp evden çıktı.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
"Onun Taehyung olduğundan eminsin yani." Jimin ve Jennie küçük bir kafeye gelmişlerdi.
"O gün karşısındaki kızla kavga ettiler. Sonra Taehyung kızı kendine çekip öptü işte." Gözleri dolmuştu. "Sonra kız onu itip gitti. O da arkasından koşup yalvardı. Gece onu çağırmamın nedeni gerçekten böyle bir olay oldu mu merak ettiğimden." Garson gelip siparişleri masaya bırakıp gittikten sonra devam etti. "Eğer böyle bir olay olmuşsa Taehyung gerçekten üzgün olacaktı. Ve Jin oppa size geldiğim gün kavga edip etmediğimizi sordu. Nedenini sorduğumda eve aşırı sarhoş bir şekilde geldiğini söyledi. Başta yapmamıştır diye düşünmüştüm. Yada yanlış görmüşüm diye. Ama bütün her şeyi birleştirdiğimde kendimi kandırmaktan başka bir şey yapmadığımı fark ettim."
"Kızı göremedin mi peki?" diye sordu Jimin içeceğini içerken.
"Hayır. Maalesef. O kadar bol giyinmişti ki ama. Sanki magazincilerden kaçıyormuş gibi." o da içeceğini içmeye başladı.
"Ağzını aramamı ister misin? Ya da bu konu hakkında bir şeyler yapmamı."
Jennie dediğini düşündü ama sonunda onu bu işin içine katmamak istediğini düşündü. "Bir şey yapmana gerek yok Jimin."
"Peki sen bilirsin. Ama bir şeyler yapmamı istersen sadece bir telefon uzağında olacağım." dedi ve kocaman gülümsedi.
"Teşekkür ederim Jimin. İyiki varsın."
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
"Taehyung ve Jennie'nin arasında kötü bir şey mi var? Jennie sana bir şeyler anlattı mı sevgilim?" dedi Jin. Bugün Jisoo'yla yüz yüze görüşememişlerdi. Ve birbirlerini çok özlediklerinden bir saatten beridir telefonla konuşuyorlardı.
"Bir şeyi olmadığını söylüyor sürekli. Belki de ikisi de başka bir şey için üzgündür. Olamaz mı sence?"
"Geçen bizdeyken de ayrı yerlere oturmuşlardı."
"Tekrar konuşurum gelirse. Senin işin bitmeyecek mi?" Jisoo Seokjin'i çok özlemişti.
"Aslında şu birkaç hafta bir şey olmayacaktı ama birkaç kişi istifasını vermiş onlarla uğraşıyorum sabahtan beridir. İstersen şirkete gel. Hem işlerimi hızlandırırım hemde senin o güzel yüzünü görürüm."
"Tamam o zaman hazırlanıp geliyorum hemen." Jisoo heyecanlanmıştı. "Görüşürüz aşkım."
"Çabuk gel."
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
"Chaeyoung'la aranız nasıl?"
"Bende bilmiyorum Jennie. Bazen çok iyi davranıyor, bazen sanki beni sevmiyormuş gibi hissediyorum. Bazen beni kıskanırken gözü dönüyor. Anlamış değilim. Birbirimizle sınandığımız bir zamandan geçiyoruz." dedi sadece. Aklının karışık olduğu her halinden belliydi. Jennie bu konuyu çok kurcalamaması gerektiğini düşünüp daha fazla sormadı.
"Sence biz dışardan nasıl bir çift gibi gözüküyoruz?" Sessizliği bozan kişi Jimin olmuştu.
"Sizi tanımayan biri olsam bunlar birbirleriyle zorla çıkıyorlar derdim. Ama siz farklı kilimlere sahip olduğunuzdan sevme tarzlarınızın farklı olduğunu düşünüyorum." dedi Jimin'e baktığında daldığını gördü. "Üzgünüm bu konu hakkında bir şey söylememeliydim."
"Önemli değil." dedi gülümsemeye çalışarak.
"Bence seni seviyor. Çünkü senden çok bahsediyor. Mesela yemek yiyoruz 'Jimin bunu çok sever' diyor. Film izliyoruz 'Jimin olsa bu sahneye çok gülerdi' diyor. Yani hiç ağzından düşürmüyor seni. Hem ne demişler insanın fikri neyse zikri de o olurmuş."
Jimin duyduğu şeyle az da olsa rahatlamış hissediyordu. "Bence çok düşünüyorum böyle şeyleri. Onu tekrar kaybetmekten korkuyorum sadece. Anlıyorsun değil mi?"
"Tabiki anlıyorum. Hem seni sevmese ayağına kadar gelip özür dilemezdi değil mi?
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
"Beni o herifle aldattığına değdi mi?" Oğlan kızın onu aldattığını duyunca resmen delirmişti. "Altına da yatmışsındır." dedi ve alayla güldü.
"Başta ona karşı bir şeyler hissediyorum sanmıştım güzel bir yüzü olduğundan. Ama farkettim ki ben senden başkasıyla olamam." dedi ağlayarak. "Hem öyle bir şey olmadı. Öpüşmenin ilerisine gitmedik."
"Beni çok kırdın sevgilim. Ben sana nasıl güveneceğim söylesene?" sesi titremişti oğlanın.
"Yemin ederim bir daha böyle bir şey olmayacak. Ben sensiz yapamam beni sensiz bırakma." ağlaması daha da şiddetlenmişti. Oğlan dayanamayarak sevgilisinin gözyaşlarını silip sarılmıştı.
"Lütfen bana bunu bir daha yaşatma. Çünkü bende sensiz yapamam." dedi ve sevgilisinin dudaklarından öpmeye başladı.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Normalde bir günde iki bölüm atmazdım ama yarın çok işim var. Bu yüzden yarınki bölümü de attım.
Sorularınızın cevaplarını yavaş yavaş alacaksınız. Ve bu bölümde Jennie'nin ne gördüğünü öğrendik. Ve bu öğrendiğiniz şeyle aklımızdaki iki soru işareti silinmiş oldu.
Bu bölümde öyle büyük bir ipucu bırakmadığımdan sonuna kısa bir ipucu metni bıraktım.
Keyifli okumalar.
(Bu arada önceki bölümün sonuna şu anki ilişki şemasını koydum. İleriki bölümlerde yine aklınız çok karışırsa o anki ilişki şemasını da koyarım.)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Chanel Girl || BTS x BP
Fanfiction"Bana verdiğin tek bir söz vardı. Hatırlıyorsun değil mi? İşte sen bana verdiğin o küçücük bir sözü bile tutmadın." (Not: Instagram, düzyazı ve texting karışık.)