yirmi üç | düz yazı

616 69 24
                                    

dahyun aynada kendine baktı, bu bol paça ince kot pantolonlar ona yakışıyordu. nayeon ile konuşmasının üstünden neredeyse yarım saat geçmişti. şimdiye kadar onun hazırlanmış, hatta jeongyeon'u bile evinden almış olması gerekiyordu. ikisinin şu an birlikte olduğunu varsayarak makyaj yapmaya karar verdi. koyu tonlarda makyaj kullanmayı çok sevmezdi, bu yüzden sadece açık pembe tonlarında bir dudak parlatıcısı sürdü.

kapatıcı, allık ve saçıyla uğraşırken çoktan on beş dakika daha geçmişti. çalan telefonuyla son kez kendine baktı ve hazır olduğuna karar vererek aramayı cevapladı.

"efendim nayeon unnie?"

nayeon'un sesi aceleci geliyordu, jeongyeon yine hazırlanma işini uzun tutmuş olmalıydı.

"hazır mısın dahyun? biz çıktık, tzuyu de çıkmış."

bir yandan telefonla konuşup bir yandan da çantasını toparlayan dahyun işini bitirince cevap verdi.

"evet unnie, şimdi çıktım."

ayakkabılarını giydikten sonra pantolonun paçalarını bir kez kıvırdı ve çantasını sırtına taktı. otobüs durağına doğru yürürken kulaklıklarını taktı ve favori oynatma listesini seçti. birkaç dakikalık otobüs bekleyişinin, yaklaşık üç tane şarkı bitmişti, ardından gelen kurtarıcısıyla dahyun ohladı ve hızla otobüse bindi.

geçen dakikaların ardından oynatma listesi bitmiş fakat hâlâ buluşma yerine gelemişti. saate baktığında dörde on kaldığını görerek dudaklarını ısırdı, oraya saatinde varmayı umuyordu.

nayeon ve jeongyeon'dan gelen nerede kaldın içerikli mesajlara 'birkaç dakikaya oradayım' diyr cevap verdi ve otobüsün gereken durağa varmasını bekledi.

nihayet gereken durağa vardığında adeta koşarak buluşacakları kafeye ilerledi. nefes nefese kafenin kapısını açtığında tam karşısında unnieleri ve tzuyu'yi gördü. olduğu yerden yüzlerini tam göremese de karşılarında da iki kız olduğunu seçebiliyordu.

saçlarını düzelterek masaya yöneldi ve gülümseyerek herkese selam verdi.

"merhaba, ben kim dahyun."

nayeon'un karşısında oturan ve kediye benzeyen kız gülümseyerek cevap verdi ona.

"sana da merhaba, ben de kim jennie."

adının jennie olduğunu öğrendiği kızın yanındaki güzel kız ona elini uzattı.

"ben de kim jisoo."

herkes tanıştığında aklına eksik oldukları gelen jeongyeon söze atladı.

"sizin bir arkadaşınız daha olacaktı galiba?"

jennie tam 'onun kursu daha bitmedi' diye cevap verecekken arkadan bir ses geldi.

"geldik."

dahyun duyduğu güzel sesle başını kaldırdı ve nutku tutuldu. bu rosé'ydi! yani rosé unniesinin arkadaşının arkadaşı mıydı? peki rosé'nin yanındaki kahküllü kız kimdi?

"merhaba dahyun."

herkesin şaşkın bakışları üzerindeyken dahyun oturduğu sandalyeden kalktı ve hızla karşısındaki kızın ince beline sarıldı. belinde hissettiği ellerle gülümsedi ve sadece karşısındakinin duyabileceği bir sesle fısıldadı.

"rosé, çok kötüsün."

aldığı cevap belindeki kolların sıkılaşmasıydı. sonsuza kadar öyle kalabilirdi, tabi yanlarında iki tane bela olmasaydı.

"TZUYU!"

"LİSA?"

alın size dahsé moment:

evet karılarının kıyafetlerini giyiyorlar 😚

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

evet karılarının kıyafetlerini giyiyorlar 😚

wrong chaeyoung, dahsé ✓Where stories live. Discover now