Gİ 38

22 2 0
                                    

(Asi' nin ağzından)

Aşşada otururken atlas bi anda aşşa indi. Hızlıca yanıma gelip bana bi yumruk attı. Nolmuştu ? Ama gözlerine baktığımda onun atlas olmadığını anladım. Gözleri benim kardeşim atlas olarak bakmıyordu. Ona ben şuan vuramazdım. Çünkü belliydi isteyerek yapmadığı. Ben geri çekilip uzaklaştım. Barlas ve toprak Atlası tutarken atlas bi anda direnmeyi kesti etrafa bi kaç saniye boş gözlerle baktı. Sonra bi anda bayıldı. Barlas hemen belinden tutarken toprak da kollarından tutmuştu. Toprak kucağına alıp yukarı odasına çıkartıp yatağa yatırdı. Barlas o arada hakan amcayla konuşuyordu. Hemen atlasın telefonunu alıp parmak izimle açtım. Evet hepimizin telefonunda birbirimizin parmak izi var. O adamın birşey yaptığına emindin WhatsApp a girip bilinmeyen numaradan gelenleri okumaya başladım

Bilinmeyen numara
Ah Atlas beni yakalayamazsınız anlamadınız değil mi.

Kurşun
Seni yakalıcaz hiç merak etme.

Bilinmeyen numara
Oysaki ben sadece uzaklarda uçan bir kırlangıçım.

Kurşun
Ne alaka

Bilinmeyen numara
Yakında anlarsın

Kırlangıç?? Bu bi şeyi tetiklemiş olmalı. Toprağın yanına gidip

"kanka atlasın telefonunda mehmete olan konuşmayı okudum kırlangıç onu tetiklemiş olmalı barlasla aynı vidyoyu izlediğine göre barkasda aynı tepkiyi vericektir. Bakmamız lazım" dedim

Toprak "hadi barlasla konuşalım" dedi barlasın yanıma gidip

"kanka atlasın mehmetele olan konuşmasını okudum orda bir kelime onu tetiklemiş olmalı aynı vidyoyu izlediğinize göre seni de tetiklicektir seni bağlayıp bi densek mi?"

Barlas "kanka deneyelim de bağlamasak olmaz mı?"

"kanka yani atlasın gücü seninkinden az oz halde dudağım patladı senin attığın yumrukta ölürüm" dedim şakayla

Barlas gülerek kafa salladı. Hakan amca gelirken yanında bir doktor da getirmişti. Atlasa bir serum bağladı bizde kalktığında kendine zarar vermesin diye ellerini yatağa kelepçekedik. Aşşağı işkence odasına gelip barlası sandalyeye bağladık arkada da 2 tane koruma duruyordu her ihtimale karşı. Doktor barlasın şafaklarına ameliyattan çıktıktan sonra kalbi dinlemek için kullanılan o yuvarlak şeylerden yapıştırdı. Karşına geçtim bana gülümsüyordu. Sonra atlasın telefonu açıp okudum dikkatimi çeken tek şey kırlangıçtı. Sesli bir şekilde

"kırlangıç!!" dedim barlas ilk önce hiç bir tepki göstermedi. Bi 10 saniye sonunda yüzü değişmeye başladı kendini zorluyordu bi şeye. Neye zorladığını bilmemiz gerekti. Tekrar sesli bir şekilde

"kırlangıç!!" dedim. Bu sefer gördüm. Gözü kararıyordu. Gözünün beyaz yerleri kendini sıkmaktan kızarırken sayıklamaya başladı

"kan, kan istiyorum, kırlangıç, öldür, öldür onu, kırlangıç, kan" sonra bi anda kahkahalar atmaya başladı. Bi yandan da bağırıyordu.

"KAN, KAN İSTİYORUM, KIRLANGIÇ, ÖLDÜR, ÖDÜR ONU, KIRLANGIÇ, KAN" boynundaki damarlar belli oluyordu. Doktor

"sadece kurlangıca mı yoksa başka şeylere de tepki gösteriyor mu bakmamız lazım" dedi ama sanırım çok geçti. Barlas ni anda durdu. Etrafa baktı sonra bayıldı. Doktor kafasındaki yapışkanları alıp bilgisayarın başına geçti. Biz barlası yukarı atlasın odasına çıkarttık ve atlasın yanıma yatırdık. Eğer uyanır da yeniden aynı şeyi yapmaya kalkarlarsa toprakla ikimiz anca tutardık. Doktor odanın kapısını çalıp içeri girdi bilgisayar ile birlikte.

Bilgisayarı masaya koyup bişeyler açtı. Yanıma gidip izlemeye ve bize ne diceğini beklemeye başladık. Doktor

"beyni kırlangıç kelimesine tepki gösterdi. Kırlangıç akla kırmızı, kanı, şiddeti getiren bir kuştur. Büyük ihtimalle aklıma kan, şiddet vs getiren şeylere de bu şekilde tepki gösterecektir." dedi

Hakan amca "peki yok mu bir tedavisi falan?"

Doktor "yani sadece aklından silmesi gerekiyor çok uzum sürede silineceğini düşünmüyorum. Siz onlarla konuşun ılımlı şiddetten uzak . Hatta bi böyle bir haftalığına telefonlar kapalı sadece dördünüz bütün haftanızı bir dağ evinde geçirseniz fena olmaz. Ben her ihtimale karşı yeniden böyle olurlarsa diye buraya sakinleştirici bırakıyorum. Bu şekilde olduğu zaman ensesinden iğneyi saplayıp içindekini enjekte etmeniz yeterli. " dedi. Bende aklıma takılan o soruyu sormak için bir adım öne çıktım.

" neden bir zman sonrasında bayılıyorlar? " dedim doktor

" burdaki beyin dalgaların bakın. Çok yüksek. Beyin bir süre sonra zarar görmemek için bilinci kapatıyor. Eğer kapatmaz ize zarar görebilir."

Toprak "ne gibi bir zarar doktor bey?"

" geçici ve kalıcı hafıza kaybı, körlük sağırlık felçlik gibi sorunlar çıkartabilir. Eğer kendileri 5 dk içinde bayılmazsa siz bayıltın. Yoksa beyin zarar görür" dedi hepimiz kafamızı salladık. Doktor barlasa da serum bağlayıp çıktı. Atlas yavaş yavaş uyanmaya başladı. Elini kaldıracaktı ki ellerinin kelepçeli olduğunu gördü bize sorar gibi bakınca bizde çaresizdik bakışı attık

Atlas "iyyim hadi açın şunu" dedi sakin bi sesle toprak bana baktı bende elimla açmasını söyledim. Toprak yanına gidip elini çözdü. Atkas yanıma gelip kafasını eğerek

"özür dilerim. Vicudum benin konturolümden çıkmıştı"

"biliyorum atlas bana zarar vermek istemeyeceğini. Kaldır kafanı" dedim. Kafasını kaldırıp yüzüne baktı sonra gözleri dudaklarıma indi. Gözlerini kapattı bi süre. Sorna sol gözünden bir yaş düşür sağ gözündeki damla onu takip etti. Göz yaşları sıralanırken elimle gözyaşlarını sildim ve kendime çektim. Sıkı sıkı sarıldım. Mehmet aramıza en son giren kişi atlas olduğu için onunla uğraşıyordu. Bizim onu dışlicağımızı, bu yumruk tan atlası sorumlu tutacağımı sonucunda da barlas ve toprak benim tarafıma geçicek bizde yolumuza 3 kişi devam edicez sanıyor. Ama yanılıyor. Bunun cezasını çekicek. Benim kardeşlerimi üzmenin cezasını çekicek. Ben bunları düşünürken atlasla hala sarılıyordum. Ağlaması kesilmiş iç çekişlere dönmüştü. Barlas yavaş yavaş gözlerini açmaya başlıyınca atlas benden ayrıldı. Barlas da atlas gibi elini kaldırmaya çalıştı ama kelepçeliydi. Kelepçeye bakıp kafasını yastıpa bıraktı. Sonra bize bakıp

"gerçekten mi?" dedi ve bileğini hızlıca kendine dopru çekti. Kelepçenin zinciri kopmuştu. Toprak yanına giderek

"kanka sakin ol tamam mı?" diyip duruyordu. Barlas toprağa " mal mısın" bakışı atıp koluyla kenara çekti ve

"olum bi git ya sinirli değilim ki sakin oluyum salak" dedi toprak kafasını kaşıyıp güldü.

Hep beraber oturma odasına geçip oturmaya başladık. Barkas

"napıcaz biz atlasla ayrı eve mi yerleşsek?"

"salak salak konuşma barkas. 1 hafta insanlardan ve telefondan uzak durucaz. Rahat edebilmemiz için dağ evine geçicez. 1 hafta boyunca siz asla telefon almicaksınız elinize biz de sadece doktor ve hakan amcayla ilteişime geçicez." dedi toprak bende yani der gibi kafamı salladım. Barlas ve toprak valizlerinş hazırlamak için yukarı çıktılar bizde atlasla mutfakta yarın sabahı çıkarıcak kafar sandviç yapıp piknik sepetine koyduk.

Atlasla yukarı çıkıp valiz hazırlamaya başladık. Gardıroplarımız birleşikti. Ayrı da vardı ama biz çoğunlukla burdan giyiniyorduk. Atlas mavi valizini açıp içine swetlerini koymaya başladı. Konuşmuyor du. Belliydi kendini suçlu hissettiği

"eğer aynı böyle suskunlukla devma edersen sana işkence uygularım atlas" dedim. Yapardım biliyordu. Gülüp kafasını salladı sonra bir tane sweti kaldırıp bana gösterdi

"valizime sığmadı bu senin valizibe koyar mısın?" dedi masum masum. Elime alıp sırıtarak valize koydum. Atlasla aşşağıya indiğimizde barlas ve toprak hazırlanmış kapının önünde bizi bekliyordu. Valizleri alıp arabaya yerleştirdik. Arabayı barlas sürecekti umarım direksiyon başında kriz gelmezdi. Eğer gelirse işte o zman biterdik...

GEÇMİŞİN İZLERİWhere stories live. Discover now