Gİ 41

79 3 2
                                    

(Atlas'ın ağzından)

"ASİİİ, TOPRAAAK,BARLAAAS NERDESİNİİİZ!!??"
boş bir otoyolda kardeşlerime bağırarak yürüyordum hatta koşuyordum ama onları bulamıyordum neredeydiler?Boş yolda etraftakileri daha net görebilmek için gözlerimi kıstım ve ilerlemeye devam ettim ortalıkta hiç iz ya da ses yoktu ta ki kulaklarımı yırtacak düzeyde bir fren sesi ardından da kaza sesi duyana kadar içimi bir huzursuzluk kapladı ve o tarafa doğru koşmaya başladım onlara birşey olma ihtimali beni bitiriyordu ilerledim ilerledim ve karşımda ki görüntü netleşti b-bu Asinin arabasıydı yerde kanlar içinde yatan da Toprak onun biraz gerisinde de Barlas hemen yanlarına doğru olabildiğince hızlı koşmaya başladım ilk Toprağın yanına gittim nabzını kontrol ettim atmıyordu gözlerim dolmuştu ve ben önümü bile göremiyordum "Toprak uyan nolur" zar zor ayağa kalktım bu seferde Barlas'a koştum onunda nabzı atmıyordu "Barlaas uyan uyaan" hiç hareket yoktu onu da sarsmaya devam ederken arabanın sürücü koltuğunda olan Asi ilişti gözüme Barlası bırakıp onun yanına gittim o da ölmüştü ama ben bunu kabul etmiyordum "ASİİ KANKA UYAN UYANSANAAA" yok uyanmıyordu "Beni neden bıraktınız ha neden?"
"Sence neden Atlas Soylu?" arkamdaki tanıdık ses ile ona döndüm "Mehmet Kutlu" "Aynen öyle ha bu arada arkadaşların için üzgünüm ya da dur değilim arabanın ayarlarıyla oynamak beni çok tatmin etti" "Neden yaptın HA NEDEN?!" "Neden olacak bana bulaşmamalıydınız ve şimdi sen de onların yanına gideceksin merak etme" dedi ve belindeki silahı bana doğrulttu sonrasında ise bir ateş sesi duyuldu ve bedenimde ki büyük acı en azından kardeşlerimin yanına gidiyordum "Atlas iyi misin" kafamı kaldırdım ve beni endişeyle izleyen üçlüyü gördüm gözlerim dolmaya başladı "Si-siz y-yaşıyorsunuz" Asi gelip bana sıkıca sarıldı "Tabiki yaşıyoruz" bu söz biraz da olsa içimi rahatlatmıştı ardından beni saran kollar arttı ve ben kendimi çok daha güvende hissettim dudaklarım aralandı ve şu sözler çıktı ağzımdan "Sizi çok seviyorum birbirimizi hiç bırakmayalım olur mu?" sonrada beni saran kollar daha da sıkılaştı ben cevabımı almıştım biz hiç ayrılmayacaktık.

***

"Asi biraz konuşalım mı" dedim ve arka bahçeye ilerlemeye başladım Asi de arkamdan geliyordu bahçenin ortasına geldiğimizde durdum ve yüzümü Asiye çevirdim "Neler yaptım sana?" Asi'nin kaşları çatıldı ve derin bir nefes aldı "Ne demek istiyorsun?"

"Ne demek istediğimi anladın Asi ne yaptım sana?" "Birşey yapmadın ben erken fark ettim kriz geçirdiğini banyodan aldığım şırıngayı geçirdim boynuna direk birşey yapamadın"
"Eğer şırıngayı almamış olsaydın şuan her şey çok farklı olurdu en iyisi sizin yanınızda hep bir şırınga bulunsun"

"Tamam bulunduruz da ben birşey merak ediyorum" "Ne ediyorsun" "Rüyanda ya da kabusunda ne görüyordun?" gözlerimi Asi den kaçırıp gökyüzüne diktim ve derin bir nefes aldım ben konuşmayınca o konuşmasına devam etti "Atlas seni de çok sıkıştırmak istemiyorum ama söylersen rahatlarsın be güzelim" gözlerimi gökyüzünden çekmeden sorusuna sakince cevap verdim "Ölüyorduk.......hepimiz" Asi bir kaç dakika duyduklarını hazmetmeye çalıştı "N-nasıl yani" "Şöyle ki boş bir otoyolda sizi arıyordum sonra bir kaza oldu.... oraya doğru koştum gözüme ilk Toprak ilişti yerde kanlar içinde yatıyordu yanına gidip nabzını kontrol ettim atmıyordu.....sonra Barlası gördüm biraz savrulmuştu onun yanına gittim o da ölmüştü sende arabanın içindeydin ve sende.............ö-ölmüştün" dolan gözlerimi Asiye indirdim onunda gözleri dolmuştu sonra arkasında ki iki beden çekti dikkatimi Barlas ve Toprak da duymuştu anlattıklarımı onların da gözleri dolmuştu tabi üçünde de gözlerimi gezdirdim derin güçlü bir nefes aldım ve akmak üzere olan göz yaşlarımı geri gönderdim "Tamam hepsi bir kabustu şimdi üçünüzde o gözyaşlarınızı silin ve beraber yatalım" Asi dediklerimle arkasına döndü,Barlasla Toprağı öyle görünce gözlerinden bir yaş firar etti elimi uzattım ve o yaşı hemen sildim "Ne dedim lan ben kıvırcık" bana baktı ve yalancı bir gülüş yerleştirdi dudaklarına anlamıştım ama bozuntuya vermedim ve önden yürüyüp eve girdim yoksa kendimi daha fazla tutamazdım.

***

"Kanka uyudun mu?" kapıdan gelen sesle mayışmış şekilde oraya döndüm "Yok Toprak gel" kapının önünden ayrıldı ve yavaşça yanıma gelip eliyle yatağı işaret etti "Yanında yatayım mı?" yandan bir gülümseme sundum "Sen bana gelir miydin ya" "Aşk olsun o nasıl laf" "Gayet güzel laf hep Asiye gidiyorsun sende" "Allah Allah şu bücüre bak sen, sende hep Barlas'a gidiyorsun" "Napim kanka sen Asiyle oluyon bende Barlas'ın yanına gidiyom o da geri çevirmiyor sağolsun canım kankam" "Gaykıl kız" dedi sahte sinirle bende gülerek dediğini yaptım ve yatabilmesi için yer açtım kolunu kafamın altına uzattı "Gel bakıyım sevem seni şöyle" gülerek omzuna yattım sonra aklıma gelen şeyle sıkıntıyla nefes verdim "Noldu Atlasıma" "Benden korkuyor musun?" "Niye senden korkayım ki" "Size zarar veriyorum sonuçta" kollarımdan tuttu ve ikimizide oturur pozisyona getirdi "Ne saçmalıyorsun Atlas" "Sana daha zarar vermedim ama Asiye verdim korkuyor olabilirsin" "Ben senden asla korkmam" "Biliyorum ama eğer bir gün benden korkarsan kriz geçirdiğimde söyle ki kendimi durdurabileyim" "Tamam eğer birgün olursa öyle birşey derim ama sen bunların hiçbirini isteyerek yapmıyorsun" "Evet ama" "Aması yok, Barlas da sana zarar verdi ama sen ondan korkmadın değil mi neden çünkü bizim kardeşimiz bize isteyerek zarar vermez" "İyiki varsın Toprak" "Sende benim güzel kalplim" dedi beni kendine çekip göğüsüne yatırdı ve saçlarımı okşamaya başladı bende kendimi uykunun kollarına bıraktım.

***

Sabah üzerimde hissettiğim ağırlıkla gözlerimi açtım Toprak Sağ ayağını ve kolunu üzerime atmış yatıyordu onun bu haline gülmemek için dudaklarımı ısırdım ve sessizce yanından kalkıp banyoya ilerledim elimi yüzümü yıkayıp kendime gelmeye çalıştım sonra da aynı sessizlikle dolaba gittim siyah tayt, siyah uzun sweatshirt alıp üzerimi değiştirdim ve odadan çıktım.Mutfağa ilerlemeye başladım bir kahve içsem fena olmazdı mutfağa geldiğimde kolayca bir kahve yaptım ve kupayı elime alarak büyük balkona çıktım saat daha çok erkendi kuşlar ötmeye başlamamıştı bile derin nefesler alırken kahvemi yudumluyordum rahatlamaya ihtiyacım vardı ama nasıl?

"Atlas?" arkamdan gelen sesle irkilerek arkamı döndüm "Efendim Barlas"

"Napıyorsun burda bu saatte" "Erken uyandım da biraz nefesleneyim diye çıktım balkona"

"Anladım gel şu morluğa bakalım" "Hangi morluk kanka?" "Benim...yaptığım" "Barlas o iyileşti kanka merak etme sen" "Atlas yürü" "Am-" "Aması yok hadi be kızım" bıkkınlıkla bir nefes verdim ve arkasından ilerlemeye başladım salona geldiğimizde beni koltuğa oturttu ve arkama geçip sırtımı açtı bir süre öylece bekledi "Bu kadar sert ittiğimi düşünmemiştim" "Sorun değil" "Canın çok acımış olmalı ama sen beni üzmemek için belli etmedin bile" "Acımıyo ki" "Özür dilerim" "Barlas isteyerek yapmadın ben seni biliyorum o yüzden özür dileme sakın" elini yanda duran kreme uzattı ve kremi alıp eline sıktı sonra da sırtıma sürmeye başladı.İşimiz yaklaşık 10 dakika sürdü sonra Barlas da kendine bir kahve aldı ve tekrar balkona çıktık ikimzde iyi değildik bu krizler bizi yoruyordu hemde kardeşlerimize zarar verme olasılığı, Barlas derin bir nefes alarak içimden geçirdiklerimi dile getirdi "Umarım onlara zarar vermeyiz" "Umarım"...

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jun 11, 2021 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

GEÇMİŞİN İZLERİWhere stories live. Discover now