Camlar Düştü Yerlere Elim Kan İçinde Yanıma Gel Yanıma Anne

585 24 1
                                    

Abimi gördüğümde sertçe yutkundum. Cellatım karşımdaydı sanki. Bana attığı o bakışlar dizlerimi titretiyordu. "Sen ne dedin?" Yüzüme inen birinci tokat.

"Sen kaç yaşındasın?" İkinci tokat. Vücudum kaldırmadı. Yere düştüm. Gözümden yaşlar süzülürken bana bakan anneme bakıp gülümsedim. Affetmeyecektim. Dudağım sızlamasına rağmen ona gülümsememe sebep olmasına, böyle dayak yememe izin vermesini affetmeyecektim.

Karnıma, yüzüme ve sırtıma yediğim kaçıncı darbeydi saymamıştım. Bilincim gider gibi olduğunda cellatım ve yaralarımın daha çok kanamasına sebep olan iki kişinin odadan çıkışını izledim.

Sevmek günah mıydı? Kötü bir şey miydi? Sevgi kanatan bir şeydi. Bisikletimi sevmiştim, dizlerimi ve avuçlarımı kanatmıştı. Babamı sevmiştim, beni bırakmıştı. Şimdi Karan'ı sevmiştim, onu sevmem ise hem ruhumu hem bedenimi acıtmıştı.

Benim yerim burası değildi. Gitmek için valiz topladığım yer hiç değildi. Artık Karan'ın yanı bile değildi. Ben bu dünyada sahipsizdim, ait olduğum bir yer yoktu. Yine de burada daha fazla kalamazdım.

Valizimi topladığım gibi sessiz evden koşarak çıktım. Dakikalar sonra babamın yanına gitmek için memlekete uçak bileti alırken buldum kendimi. Herkes bana bakarken garipsemiyordum. Yüzümü temizlememiştim. Dudağım ve kaşımdan sızan kan yüzümde kurumuştu. Silmeyecektim, temizlemeyecektim.

Benim yaralarıma kör olan, gözlerimden öldüğümü anlamayan insanlar için yaralarımı gizlemeyecektim. Nasıl olsa gizlesem de açık tutsam da sarmıyorlar, umursamıyorlardı. Umursayınca da tuz basıyorlardı. İnsanlar çok acımasızdı.

Acılarıma sırt döneceğimi sanıp uçağa bindim ve ne kadar erteleyebilirsem o kadar ertelemeye çalıştım acılarımı.

Mutluluk MahallesiWhere stories live. Discover now